İlk baxışdan bir-birlərinə aşiq olan Tatyana və İskəndər od və barıt, quşun iki qanadı, gecə ilə gündüz, torpaq və çiçəkdir... Amma sevgi də həyat kimi heç vaxt göründüyü qədər asan olmur. Əslində, onların sevgisi ən çətin sevgidir, çünki Tatyana'nın yeganə böyük bacısı Daşa da gənc oğlana aşiq olub. Onları gözləyən dəhşətli müharibə, qış, aclıq və ölümcül sirlər onların qeyri-mümkün sevgilərinin ağrıları qarşısında heç bir şey olmayacaq.
Bronz AtlıPaullina Simons · Pegasus Yayınları · 20161,244 okunma
Nereden başlayacağımı çok düşündüm, sonra da beni etkileyen kısımlarını önce anlatayım dedim. Yazarın dili fazlasıyla sade ancak bu etkileyici yazmadığı anlamına gelmiyor. Aksine fazlasıyla etkileyici dili vardı, kelimeleri seçişi, kullandığı yerler iyiydi. O savaş döneminde yaşanan açlık, sefalet, komünizmin insanlara çektirdiği çileler, zalim olan Hitler ancak yaptığı yanlış politika yüzünden bir halkı ölüme sürükleyen Stalin... Savaş kısımları o kadar iyiydi ki ne desem az kalır. Zaten romanı beğenmemi sağlayan unsur da buydu.
Gelelim beni romandan soğutan noktalara. Ben Alexander karakterini sevemedim. Daşa olan ilişkisinin bu denli basite indirgenmesi bana anlamsız geldi. Evet Daşa bir hayalet gibi aralarındaydı ama Tatyana bu denli kırılmaz duvarlara sahip olmasaydı, Alexander'ın Daşa ile Tatyananın kardeş olması umurunda olmazdı. Adamdaki genişlik bambaşka bir boyuttu. Tatya'ya aşık olması umurumda bile olmadı. Harici olarak kitabın son sayfaları fazlasıyla duygusaldı. İlk defa Alexander beni bile etkileyen bir hareket yaptı. Tatya'nın o sondaki çırpınışları... Ne desem bilemiyorum. Ara ara sinir krizleri geçirsem de okunabilir bir eser olduğunu düşünüyorum.
Bronz AtlıPaullina Simons · Pegasus Yayınları · 20161,244 okunma
"Ben ölünce, bütün barikatlar yıkıldığında, bütün silahlar ve tanklar imha edildiğinde de eline bir taş verip seni düşman hattına sürerler."
"Ben ölünce ne olur?"
"Sen savunmanın son halkasısın. Sen ölürsen Hitler, Paris'e girdiği gibi Leningrad'a girmiş olur. O günü hatırlıyorsun değil mi?"
"Ama bu haksızlık. Fransızlar savaşmadılar ki..."
"Onlar savaşmadı ama sen savaşacaksın. Her sokak ve her bina için. Kaybettiğindeyse..."
"Sanat kurtulmuş olacak."
"Evet sanat kurtulmuş olacak ve bir başka ressam, ezilmeden önce seni kolun havada, elinde sopayla Alman tankına kafa tutarken resmederek muhteşem bir eser yaratacak. Fonda bronz atı üstünde Büyük Petro olacak. Ve o tablo Ermitaj Müzesine asılacak. Bir sonraki savaş başladığındaysa müze müdürü yine kapı önünde durup götürülen sandıkların başında ağlayacak."
"Madem beni seninle ilgili olarak sorgulayabileceklerini biliyordun, bunu neden yaptın?"
"Birine güvenme ihtiyacı içindeydim."
"Neden bunlarım Daşa'ya anlatıp onu riske atmadın?"
"Çünkü sana güvenmeyi yeğledim."
"Puşkin Bronz Atlı'da nasıl diyordu? Boğmasına razı olmaktansa karanlığın... o ışıltılı cennetin altın ışığını..."
"Bir alacakaranlık ışığı diğeriyle yarışır... yarım saat olsun bahşetmek için geceye."
"Ayrıca komünizmin insanlıkla, daha üstün bir sosyal düzen yaratmakla bir ilgisi yoktur. Bu iş disiplin, sebat ve biraz da duyarsız bir tavır takınmayı gerektirir, yoldaş. Sırf duyarsız değil, aynı zamanda yok edici olmayı..."
“ Tarihi yapanlar imparatorlar veya entelektüeller değil, işlerin daha kolay , daha karlı ve daha güvenilir yollarını arayan milyonlarca tembel, açgözlü ve korkmuş insandır.”
Avcı toplayıcılıktan - çiftçiliğe , köy yaşamından- devlet oluşumuna, Batı ve Doğu’nun binlerce yıllık gelişim düzeyini ( şu ana kadar elde edilen veriler ışığında ve bence