Gururum ve onurumdan bir dağ kurmuştum, insanlarsa çok çok aşağıda kalmışlardı.
Belki de sen çok çok aşşağıdaydın da onlar çok çok çok yücelerdeydiler ve sen onlara bir türlü ulaşamıyordun.
Çünkü dünyadaki bütün insanlar gibi sen de zaman sana Tanrı ya nasıl yaklaşılacağını öğretir sandın.Ne var ki zaman öğretmez;zaman bize yalnızca yorgunluk ve yaşlanma hissi verir.
Böyledir. Bizde iyiler ölmez. Evliya olup aramızda yaşarlar. Nitekim görüyorsunuz işte. Adam türbenin içine dört sanduka koydu, dört yeşil örtü ile kapladı. Arada bir gelip temizligini yapıyordu. Burada kim yatıyor diye sorulan soruya kimse cevap veremiyordu. Sadece "Evliyalar" deniyordu. Adam türbeye bir demir kapı yaptırdı. Anahtarını aldı. Kapıya şu levhayı astı.
Müslüman! Türbeleri ziyaret edin. Onlar size ölümü, ahreti hatırlatır. Ama asla onlardan yardım ve şefaat istemeyin. Yardım ancak Allah'tan istenir. Lutfen agaç dallarına bez baglamayın. el-Fatiha!
Bu defa İstanbul'u iyice yadırgamıştı.Şehrin nüfusu iyice artmış havası kirlenmiş insanlar mal derdine düşmüştü."Yazık"dedi,"Bu şehir ağır ağır ruhunu kaybediyor."