Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bu akşam içimde tuhaf bir sıkıntı var, dünyada sanki bir ben kalmışım sanki herkes nerede keder varsa bırakmış, ben nerde bulduysam toplamış almışım…
Bu akşam anladım ki, bir insan diğer bir insana bazan hayata bağlandığından çok daha kuvvetli bağlarla sarılabilirmiş. Gene bu akşam anladım ki, onu kaybettikten sonra, ben dünyada ancak kof bir ceviz tanesi gibi yuvarlanıp sürüklenebilirim.
Sabahattin Ali
Sabahattin Ali
Reklam
Bir gün ay'a gecenin güneş ile birlikte görüldüğünü söylemişler. Ay buna inanmamış, gece her akşam ay'a bakmış, ay'ı beklemiş, gözlerini ezberleyecekmiş gibi ay'ın gözlerine bakmış, şimdi nasıl olur da güneş ile birlikte olur ki? Buna her ne kadar inanmamış olsa da, onun canını çok yakmış, kalbi kırılmış, ne yapacağını bilememiş, gece ile de bir laf etdiyi yok ki, her şeyin aslını ona sorsun. "Madem gece güneş'i istiyor, ben de geceye çıkmam, ona gözlerime öylece bakıp durmasına izin vermem" demiş ay. Böylece bir kaç gün gece ay'ı hep beklemiş, fakat ay çıkmamış. Bu hem ay'ı, hem de gece'yi çok sarsmış. Ama ay kendine söz vermiş, işin aslını öğrenmediği sürece gece'ye çıkmayacakmış.
Ve hiç gitmedi Bir toprak kan gibi adın İçimin nehirlerinden Evet yangın Evet salaş yalvarmanın korkusunda talan Evet kaybetmenin o zehirli buğusu Evet isyan Evet kahrolmuş sayfaların arasında adın Sokaklar dolusu bir adamın yalnızlığı Bu sevda biraz nadan Biraz da hıçkırık tadı Pencere önü menekşelerinde her akşam Dağlar sonra oynadı yerinden Ve hallaçlar attı pamuğu fütursuzca Sen say ki Yerin dibine geçti Geçmeyesi sevdam. Ve ben seni sevdiğim zaman Bu şehre yağmurlar yağdı Yani ben seni sevdiğim zaman Ayrılık kurşun kadar ağır Gülüşün kadar felaketiydi yaşamanın Yine de bir adın kalmalı geriye Bütün kırılmış şeylerin nihayetinde
“İnsan dünyada garip ve yalnızdır. Bu gurbet ve yalnızlık hissini özellikle akşam saatlerinde, (hayatın memata dönüştüğü saatler)sonbaharda (hayatın yokluğa döndüğü mevsim) hisseder. O yalnızlığı ancak ‘Ey kulum ben varım.’diyen Cenab-ı Allah’ın varlığı unutturur. Sadettin Ökten
ŞEYTAN İNSANIN VÜCUDUNDA KANIN DOLAŞTIĞI GİBİ DOLAŞIR
Saadet asrında mübarek bir Ramazan ayı yaşanıyordu. Ramazanın çoğu geçmiş, en bereketli kısmı kalmıştı. Resûlullah (s.a.s.) âdeti olduğu üzere bu ayın son on gününü yine Medine mescidinde itikâfla geçirmekteydi. Akşam olmuş, hava kararmıştı. Derken eşi Safiyye bnt. Huyey mescide onu ziyarete geldi. Biraz oturup konuştular. Zaman ilerleyince validemiz kalkmak istedi. Hanımlarına nezaket ve saygıyı esirgemeyen Allah Resûlü, onu Üsâme bin Zeyd’in mahallesindeki evine doğru uğurlamak için kalktı. Ümmü Seleme’nin odasının yanındaki mescit kapısına geldiklerinde yanlarından iki kişi geçti. Resûlullah’a selam verdikten sonra adımlarını hızlandırdılar. Bunun üzerine Allah Resûlü, “Ağır olun, bu yanımda bulunan (kadın yabancı değil, eşim) Safiyye bnt. Huyey’dir.” dedi. Hz. Peygamber’in Safiyye’nin kimliğini belirtme ihtiyacı hissetmesi onlara ağır geldi ve; “Sübhânallah! Hâşâ biz senin hakkında başka türlü nasıl düşünebiliriz ey Allah’ın Resûlü!” dediler. Bunun üzerine Allah Resûlü onlara, “Şeytan, insanın vücudunda kanın dolaştığı gibi dolaşır. Ben, şeytanın sizin gönüllerinize kötü bir şüphe atmasından endişe ettim.” (Buhârî, Farzu’l-humus, 4) buyurdu.
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.