Hayat hiç bugünkü kadar geçici olmamıştı. İnsana süreklilik ve kalıcılık vadeden hiçbir şey yok. Varlık yoksunluğu içinde sinirler de boşanıyor. Hiperaktif ve hızlanmış bir yaşam, ölümün kendini hissettirdiği o boşluğu doldurma çabasından başka nedir ki.
Ben yaşamı içimde titrerken ,dilimde,ayak tabanlarımda ,arzularımda veya acı çekişimde hissediyorum.Ben ruhumun yüzlerce şekilde hareket edebilen ,arayan bir şey olmasını istiyorum.Ben kendimi rahipler ,gezginler ,kadın aşçılar,katiller ,çocuklar ,hayvanlar ve daha bir sürü şey olarak,kuşlar ,ağaçlar olarak düşlemek istiyorum.Bu benim için gerekli,yaşamam için gerekli ve eğer bir gün bu olasılıkları kaybedersem ve dedikleri gibi gerçeğe mahkum olursam ölmeyi yeğ tutarım.
"Seni sırf sen olduğun için seviyorum ben. Güzelliğini, tazeliğini, asaletini veya gönlündeki zenginliği kaybetsen yahut bunları senden söküp alsalar bile ben yine seni seviyor olacağım. Seni sevme sebebim sen olduğun içindir. Benim bu diyardaki cennetimsin, hatta cennetlik hayatımsın. Yatmadan evvelki son şeyim, uyandığım zaman ki ilk şeyimsin. Seni görme umuduyla açtığımı bil her sabah gözlerimi. Uyanıkken yanağınla, dudağınla eda ve işvenle mızraba dokunurum; uykudayken zamanım hayalinle geçer. Sen varken dünyamda başka birine yer kalmaz. Yerin gözümün içi, gözümü yumduğumda gönlümün köşesidir."
Sayfa 34 - Kapı Yayınları 916/ İskender Pala Bütün Eserleri - 103
Esselam
"Yıllardır Kudüs'te yaşıyormuş gibi, sabah-akşam başı önünde tövbe ederek geçtiği Hıtta Kapısı'ndan binlerce kez geçmiş gibi, Aksa'nın taşlarını sayısız kere arşınlamış gibi ve her sabah namazı mescide gitmek için sokağa çıktığında Kudüs ayazı içini ürpertirken, az sonra belirecek günün ışıklarıyla her Filistinli Müslüman'ın yeniden filizlenen umutları kadar buraya ait hissediyordu kendini."
Bu alıntıya kalbimi bırakıyorum. Daha 6 gün önce bu hisler zihnimden geçiyordu...
Kitap roman tarzında Aslı'nın Mescidi Aksa ziyaretini anlatıyor. Ayetlerle verilen dersleri, biz unutkan insanlara hatırlatması bakımından ziyadesiyle sevdim. 262 sayfa olması az net öz olması bir insanın kendi özüne dönmesini anlatmasıyla lise dahil herkese tavsiye ederim.
***Aslı'nın hikayesi bu kitapta bitmiyor, serinin ikinci kitabı
Emanet
İyi niyetler, İhlâslı ameller
10.08.23 07.22
Oysa Uzun İhsan Efendi, dünyanın şahidi olmanın gerçek bir ibadet olduğunu sık sık söylerdi. Her insan şu ya da bu şekilde dünyayı okumalıydı. Kuran'ın kendisi peygamberin dünyayı nasıl okuduğuna örnekti ve onun ardından giden herkes, dünyayı onun gibi okuyup şehadetlerini yazmalı ve bunları başkalarına aktarmalıydı. Dünyaya şahit olmanın yoluysa maceranın kendisinden başka bir şey değildi. Yaşanılanlar, görülenler ve öğrenilenler ne kadar acı olursa olsun, macera insanoğlu için büyük bir nimetti. Çünkü dünyadaki en büyük mutluluk, bu dünyanın şahidi olmaktı.
Bir kadın annelik gibi ciddi bir karar almadan önce çocuğun ve anneliğin aslında ne olduğunu, her kadını zorlayacak bu ağır sorumluluğa gerçekten hazır olup olmadığını iyice ölçüp tartsaydı, bugün dünya çok başka bir yer olabilirdi.
Orhan Seyfi Orhon, Beş Hececi'lerin ağabeyi.
Kendimi bildim bileli şiir okumayı, şiir ile haşır neşir olmayı çok sevdim. Hele okuduğum şiir de hece ölçüsü ile yazılmış, arı bir Türkçe kullanılmış, lirizmin coşkusu ile bezenmiş ise... Ve Orhan Seyfi, bunu noksansız yapıyor, yapıyor diyorum zira dizeler hala diri hala canlı.
Kitap toplamda
Kısacası onunla ömür boyu ayrı kalmak zorunda olduğumuzu kendi kendime durmadan yinelemeliyim. Ama soluk aldığım, düşünüp hissettiğim sürece onu sevmemek de elimde değil.