Beyaz Diş - Jack London
Türkçe inceleme - Azerbaycanca da var(daha aşağıda)
Spoiler içermeyen inceleme:
Yazarın kalemiyle geçen ay "Martin Eden" kitabı sayesinde tanıştım ve çok beğendim. En sevdiğim klasik eserlerden biri oldu o, ayrıca "Beyaz Diş" de. "Beyaz Diş"i Türkçe okudum açıkçası biraz tereddüt ettikten
İletişim yönünden bilgiden uzak davranışlarla sürdürülemeyen, saplantı haline gelen, aşk sanılan ilişkilerin perde arkasında yatanı öğrenmek adına harika tespitlerin olduğu bir eser. Bu manada kitapta iletişim ile ilgili temel fikirler ve öneriler bulabilirsiniz. Çözümcü, üçüncü bir yolu keşfederek, hayatınıza olumlu bir yön verebilirsiniz. Kitapta, aşk hayatınızda İlk günki heyecanı korumak adına yazarın önerilerini de bulabilirsiniz. İkili ilişkilerdeki iletişim yollarını öğrenebilir, bir ilişkiyi uzun vadeli bir kavuşmaya çevirebilmenin formüllerini bulabilirsiniz.
Aşk ve ilişkilerin merkezindeki tüm kavramlar ele alınmış, bilimsel yönlerinden sosyolojik yönlerine kadar ilişkileri ve aşkı şekillendiren tüm olgular profesyonel ve detaylı bir şekilde incelenmiş kitapta. Psikoloji eğitimi almış yazarın, aşka dair sanılarla yüzleşmek adına yazmış olduğu, aşkı ve sanıları konu olan, bu yönüyle de aşka ilişkin anlamların psikolojik analizlerini yaptığı bir inceleme. Bir kavram olarak ele aldığı aşk nedir, ne değildir, sorusuna cevap olarak hazırlamış olduğu, aşka ve saplantılara dair bir kitap. Aşkı ve ilişkileri; sosyolojik, psikolojik ve daha bir çok yönden inceleyerek, çeşitli kaynaklardan alıntılarla da desteklenmiş bir eser. Meraklılarına tavsiye ederim. ️
#AşkSandığımızSaplantılar
^
^
#alıntı
Çözümsüz hiçbir şey yok, sadece çözümü aramaya, niyete ihtiyaç var.
^
^
@ayseltasdemirr @pozitifyayinlari #bloghemsire #psikoloji
İlk olarak bu eser için bir inceleme yapmaya yeterli bir okur olduğumu düşünmediğimi belirtmek isterim o yüzden bunu bir inceleme olarak değil, kitap hakkındaki subjektif yorumlarım olarak dikkate almanızı isterim. Oldukça kıymetli bir eser, tam anlamıyla anlayabilmek için Platon' u ve döneminin şartlarında ki Atina hakkında bilgilere sahip olunması gerektiği kanısındayım.
Kitaplığımın her önünden geçtiğimde gözüme batan, artık seni okumalıyım dediğim bir kitaptı. Okurken çok zorlandığım, çoğu yeri anlayabilmek için tekrar tekrar okuduğumu itiraf etmem gerek.
Sokrates bu eserinde sohbet/tartışma ortamında ideal bir devletin nasıl olması gerektiğini anlatıyor. Platon, eserinde ideal devletin nasıl olacağını belirtmiştir. Bu devlette insanlar üç sınıfa bölünmüştür; Çalışanlar (işçiler, çiftçiler, zanaatkârlar), bekçiler (askerler) ve yöneticiler. Bu üç sınıf arasında geçiş yapmak mümkün değildir. Ona göre devlet bir organizma gibidir, yani her sınıf kendi işini yapmalı, kendi arasında sosyal ilişkiler kurmalıdır. Soktares' e göre disiplin, devlet yönetiminde en etkili kırbaçtır. O'na göre demokrasi sistemi bir saçmalıktır ve özgürlükler, demokrasinin sonunu getirecektir.
Eserde hak vereceğiniz, bu yöntem uygulansaydı daha farklı bir dünyamızı olurdu diyeceğimiz ve şiddetle karşı çıkacağımız bir çok düşünce var. Eğer siyasi toplum ilgi alanınıza giriyorsa keyifle okunabilecek bir kitap. Ama sabır ve özen istiyor. Keyifli okumalar dilerim.
Daha önceden okuduğum bu serinin kitaplarına inceleme yapmadığımı fark ettim. Serinin son kitabı çıkarıyorken inceleme yapmasam olmazdı.
Bu serinin beğeneni olduğu kadar beğenmeyi de var. Ben beğendim.
Kesinlikle iyi düşünülüp yazılmış bir seri olduğunu okurken anlamıştım.
Sarai'nin kendine yıllarca işkence ve istismar eden bir uyuşturucunun baronun elinden kaçması filan o kadar iyi anlatılmış ki heyecandan zor okudum
Kaçtıktan sonra Sarai'de yakalanacak korkusu başlıyor. Ancak bu sırada Victor devreye giriyor. En başta bayağı tereddüt etti kızı geri vermek için ama Sarai'nin gözlerindeki çaresizliği görmek onda farklı duygular uyandırınca geri vermedi.
Zaten ilerleyen zamanlarda olan olaylat Victor ve Sarai birbirlerine olan güvenlerini arttırırken, aralarındaki uyuşmazlıklar da zamanla azalmaya başlar.
"Senin işin neymiş peki? Gözünü bile kırpmadan adam öldürmek mi?"
"Evet."
Beni görmezden gelmesi bir tür işkence gibiydi.
"Kimse masum değildir."
Sıra dışı bir aşk hikayesidir "Kürk Mantolu Madonna"
Bu kitap şu ana kadar hayatıma dokunan nadir kitaplardan biri oldu ve kitabın son sayfalarına yaklaştığımda gözyaşlarım mütemadiyen akmaya başladı. Nedenini sizde kitabı okuyunca anlayacaksınız.
Kitap: Raif Efendi'nin yaklaşık 16 sene önce Maria Puder ile aralarında geçen aşkı anlatıyor. Her ne olursa olsun kimsenin dıştan göründüğü gibi olmadığını Rasim'in, Raif Efendi'nin günlüğünü okumasıyla daha iyi anlıyoruz. Raif Efendi etrafındaki kişilere karşı tek bir kişi dışında her zaman pasif biri olarak görünmüştür ama aslında gerçek böyle değildir. Çünkü kimse bir başka kişinin içinde ne fırtınalar koptuğunu asla bilemez ve Raif Efendi bunun en iyi örneği olmuştur. Bu kitabı mutlaka ama mutlaka okumalısınız. Hiçbir şey için geç kalmayın özellikle bu kitap için asla! İlk fırsatta tekrar okumak dileğiyle iyi okumalar.
Öncelikle kitabı büyük bir heyecanla aldım çünkü uzun zamandır bir yoğun bir duygu karmaşasındayım ve çok merak ediyordum kitabı ve yazarı ilk defa bu yazarın kitabını okudum özelikle bu kitapta beni kendine çeken Kitabın adı çok değişik geldi bana bende bir kürt olarak mutlaka okumalıyım dedim ve okumadan da kesinlikle her hangi bir inceleme okumadım hiç huyum değildir başkalarının düşüncelerinin etkisi altında kalmak neyse fazla uzatmadan kitap hakında bi kaç kelam edeceğim
Özelikle Bir Diyarbakırlı olarak bu kitabın da ana karakteri hemşerim olduğunu öğrendim kitapta kesinlikle her türlü sevgi aşk ve bağlılığa saygı duyarım onlar açısından hiç bir sıkıntı yok çok güzel bir kitap ama ve lakin kitapta Diyarbakır ve Kürtler konusunda kesinlikle kullandığı dil ve üslup çok itici geldi bana ötekileştirilme ve doğuyu ve Diyarbakır’ı bilmeyen ler ve hiç oralar hakında bir fikri olmayanlar için gerçekten çok kötü anlatılmış sanki orası bambaşka bir yermiş gibi onun için kimse bir daha böyle bi kitap yazmaması gerek sonuçta bu kitabı okuyanlar gençler ve hayata yeni başlamış insanlar bu gençlerin bilinç altına Doğu ve Güneydoğu insanları hakında ön yargılı olmaları işleniyor
Ve kesinlikle bu kitapta anlatılanlar hiç biri Diyarbakır’la alakası bile yoktur
Kitabın bi kaç yerinde çok saçma bi iki durumlar karşılaştım bunlarda sadece bi tanesini yazmak istiyorum Gülşah ve Şahin birlikte sadece İzmir’de yaşadılar ama kitapta iki yerde kardan bahsediliyor benim bildiğim İzmir’de kar yağmaz
Neyse kitap yaşanmış gerçek bir hikaye diyor ondan pek kurcalam istemiyorum
