Ben, yalnızca, alanında bilinç ve doyuma giden yolu arayan dürtü türevleri ile çatışma halinde değildir. Aynı derecede enerjik ve etkin biçimde, bu dürtü itkilerine bağlı duygulanımlara da karşı koyar. Dürtü istemlerini geri çevirirken ilk işi bu duygulanımlarla uzlaşmak olacaktır. Cinsel arzularla birlikte sevgi, özlem, kıskançlık, küçük düşme, acı ve yas, saldırgan arzuların yanındaysa nefret, kızgınlık ve öfke, ait oldukları dürtü istemi bastırıldıktan sonra benin çeşitli dizginleme çabalarıyla karşılaşır; yani dönüşüme zorlanır. Analiz çerçevesinde ya da dışmda, duygulanım dönüşümlerinin söz konusu olduğu her noktada, ben bir etkinlik göstermiş demektir ve böylece ben eylemlerini inceleme olanağı ortaya çıkar. Dürtüsel bir istekle bağlantılı bir duygulanımın yazgısı, düşünsel temsilcisinin yazgısının tıpatıp eşi değildir. Diğer yandan benin elindeki savunma olanakları açık ki sınırlıdır. Bireyin beni, yaşamının belli dönemlerinde, kendi yapısına uygun olarak bastırma, yer değiştirme, karşıtına çevirme gibi değişik savunma mekanizmalarını tercih edebilir ve bunları gerek dürtüye karşı olan savaşımda, gerekse duygulanımın ortaya çıkmasına karşı olan savunmasında kullanabilir.