517 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Ah Martin! Senin için ne yazsam biliyorum az kalacak. Ama sana da bir kaç kelam etmezsem olmayacak. Martin Eden belki de Jack London'un en çok bilinen eseri. Çünkü kitap yazarın yarı otobiyografik romanı. Yani bu kitap Jack London'un kitap olmuş, onun kişiliğine bürünmüş hali. Yazar Martin Eden ile birlikte bizi kitap okuyan insanlarla tanıştırdı ve bize dedi ki; hayat ancak böyle insanlarla bir araya gelirsen yaşanmaya değer. Ve yine dedi ki; biliyorum içinde seni huzursuz eden birçok şey var. Biz ne yaptık o huzursuzluk geçsin diye Martin'i okuduk. Ama içimizdeki huzursuzluk azalmak yerine daha da büyüdü. Çünkü biz Martin Eden'e çok üzüldük. Onunla beraber aşık olduğu Ruth için aşk acısı çektik. Onunla beraber hayattan elimizi eteğimizi çekip Ruth'un zengin olan ailesine layık olmak için günlerce eve kapanıp yazı yazdık. Yazdıkça yazasımız geldi. Bu yazdıklarını dergilere yayınevlerine gönderdik. Peki onlar ne yaptı? Hepsini bize geri gönderdi. Yazılar elimize olumsuz sonuç alarak geçince Martin'in Ruth ile arasında koca bir köprü oluştu. Bu köprünün sonunda ne oldu? Bana göre Martin kendini buldu. Yaşamda neyi aradıysa ona sahip oldu. Aslında Martin için sahip olmak önemli değildi.O elde etmek için çabalanan süreçte çekilen acılar, arayışlar önemliydi. Martin bir denizciydi ve aradığını denizde buldu. Öyle işte... Size bu hikayeyi ben böyle yorumlamak istedim. Benim kalemim Martin'e böyle kelam etmek istedi. Bu benim Martin'le aramda olan mesele...
Martin Eden
Martin EdenJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202393bin okunma
Kalemi elime alıp yeniden bir şeyler yazmaya çabaladım. Geçmiş, şimdi ve dünya üzerine çeşitli düşüncelere dalmaktan bıkmıştım artık. Bir tek şey istiyordum yalnız. Kitabımı rahatça bitirmemi hiçbir şey engellemesin istiyordum. Ama beyaz sayfalara bakar bakmaz durakladım. Kağıtların görünüşü duraklatmıştı beni. Kalemim elimde, bu göz kamaştırıcı kağıdı seyretmeye koyuldum. Öylesine sert ve uzağı görücü; öylesine burada bulunan bir şeydi ki! Şimdi'den başka bir şey yoktu onda. Üzerine biraz önce yazdığım sözcükler kurumamıştı daha, ama artık benim olmaktan çıkmıştılar. "En korkunç söylentilerin yayılmasını sağlamak için her şey yapılmıştı ... " Bu cümleyi ben düşünmüştüm; başlangıçta. benden bir parça gibiydi. Oysa şimdi, kağıdın üzerinde yer almıştı: bana karşı duruyordu. Artık tanımıyordum onu. Onu yeniden düşünmek bile elimden gelmiyordu. Orada karşımdaydı; kaynağını gösteren bir belirtiyi aramam boşunaydı. Bir başkası yazmış olabilirdi onu. Ama ben, evet ben onu yazmış olduğumdan emin değildim. Harfler artık parıldamıyordu; kurumuştu. Bu da kaybolmuştu. Geçici parlayışlarından bir şey kalmamıştı geriye.
Reklam
- Sen ne olacaksın büyüyünce? - Ben mi? dedi. Gözlerini gözlerime kaldırdı. İkimiz de mavi mavi baktık. - Ben, dedi, boyacı olacağım. - Ne boyacısı? - Kundura boyacısı. - Neden kundura boyacısı? - Ya ne olayım?
140 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
Kitap koni itibariyle yazarın bir diğer eseri olan mutluluk kitabını andırsa da burada dikkat çekilen önemli bir koni var: mülteci problemi. Biz bunu kitabın başında anlayamıyoruz ve öyle güzel anlayamiyoruz ki meselenin basit(!)bir aile travması olduğunu zannediyoruz. Kitap bizi bu şekliyle içine çekiyor zaten, okuma kolayligi ve dil akiciligindan hiç bahsetmeyeyim. Karakterler bizden biri, doğal. Bu kitabı okumak için sizlere 10 sebep daha sayabilirim fakat ne benim kalemim yeter ne de sınırlı sayidaki 150 karakter...
Balıkçı ve Oğlu
Balıkçı ve OğluZülfü Livaneli · İnkılap Kitabevi · 202127,2bin okunma
VE YÜREĞİM DÜŞTÜ KAR BEYAZI SAYFALARA... Geceye İnat dayanamadı kalemim, Kelimelerim çıkmak istercesine bağırır hatıralar hapishanesinden O kadar boğulmuşlardır ki; yaşanmışlıklardan, artık satırlara kanatlanıp konmak isterler Çünkü onlar özgürlükleri ak düşmüş satırlar da bilirler, Ve onları ne zaman bir okuyan olursa o zaman can bulup cümle oluştururlar kendi aralarında belki de dertlere derman olmaya gelmişlerdir kim bilir? Hatırladın mı sen ve ben tıpkı bu kelimeler gibi yalnızdık bir zamanlar kimimiz tek heceli kimimiz ise tek geceli... Sonra ne mi oldu? Bizi satırlarda özgür kılmak isteyenler çıktı karşımıza ve birer cümle yaptı bizi Satırlarda kanatlanıp duruyoruz şimdilerde Belki de okunuyoruzdur ince ince, kimisi üzerimizden geçiyordur, Gitmeler olmasın diye kimisi altımızı çiziyordur birimiz kaçarsa üzerine basıp düşelim diye... Sonra da düşen kişiyi ayakta duran kişi tutsun diye... Gidemedin değil mi? Evet sanırım burası fazlaca dokunaklı oldu ama dersen ki “ benim vicdanım taş, üzerine basıpta Geçerim” O da senin ADAMSIZLIĞINA Kalmış bir şey O vakit tüm sayfalar kapanır ve tüm kelimeler cümleleri söndürür Tıpkı senin beni öldürdüğün gibi Gizem Canver Geçmişin Karanlık İzi adlı kitap
- Annen var mı senin? - Var tabiî. - Ne iş yapar? - Çamaşıra gidiyor. - Sen ne olacaksın büyüyünce? - Ben mi? dedi. Gözlerini gözüme kaldırdı. İkimiz de birbirimize baktık. -Ben, dedi, boyacı olacağım.
Reklam
470 öğeden 441 ile 450 arasındakiler gösteriliyor.