Nusayrilik
Kadının Dini Konumu: Kadınları hor, değersiz ve düşük yaratıklar olarak gören Nusayriler, onların şeytanların günahlarından yaratıldığına ve ruhlarının olmadığına inanırlar. Bu sebeple kadınlara mezhebi bilgilerin ve sırların açıklanması kesin olarak yasaklanmıştır. İnançlarına göre kadınlar şeytanların günahlarından yaratıldıkları için, mümin olamazlar. Ancak bir Nusayrı kadını düzgün bir hayat yaşarsa bir sonraki yaşamında mümin bir erkek olarak dünyaya gelir. İnsan, küfründe ileri gittikçe kadın suretinde bir şeytan olur. Ka- dınların mümin olmaları istenirse ölümünden sonra erkek şekline çevrilirler. Nusayrî inancına göre kadınların hiçbir dinî sorumluluğu ve yükümlülüğü yoktur. Kadınlar ibadetlerden muaf tutulmuşlardır ve temizlenme duası dışında başka dua kadınlara öğretilmez. Hatta ibadetin yapıldığı odaya bile yaklaştırılmazlar, sadece erkeklere hizmet etmelerine müsaade edilir. Nusayrîler, kadınlara yönelik bu inançları sebebiyle günahsız kabul ettikleri Hz. Fatıma'nın adını kullanmaktan kaçınıp bu kelimenin müzekkeri olan "Fâtır” ya da "Fâtım” ismini kullanmayı tercih ederler. Son dönemlerde mezhep içindeki bu katı tutumun esnetildiği görülmektedir.
Sayfa 269
176 syf.
2/10 puan verdi
OKUNMAYA, VAKİT AYIRMAYA DEĞMEZ BİR KİTAP
-İnanılmaz akıcı ve sürükleyici elimden bırakmak istemedim… -Okurken çok keyif aldım… -Nobel ‘e aday gösterilmiş… (daha ne olsun! ) Evet, sevgili 1000 kitap okuyucusu yukarıdaki cümleler senin incelemelerinden derlendi.
Leyla Erbil
Leyla Erbil
ile ilgili genel intiba çok iyi bir kalemi olduğu. Daha önce de okumadığım bir yazar olduğu için bu düşüncelerden
Tuhaf Bir Kadın
Tuhaf Bir KadınLeyla Erbil · İş Bankası Kültür Yayınları · 20211,961 okunma
Reklam
232 syf.
8/10 puan verdi
·
Liked
Yok Olacakken Var Olmak
Yok Olacakken Var Olmak
Yok Olacakken Var Olmak
Müjdat Gezen
Müjdat Gezen
ile söyleşi... "Efendiler!. Hepiniz mebus olabilirsiniz, vekil olabilirsiniz, hatta reisicumhur olabilirsiniz, fakat sanatkâr olamazsınız hayatlarını büyük bir sanata vakfeden bu çocukları sevelim..." Bu, ATATÜRK'ün sanata ve sanatkâra karşı büyük sevgisini gösteren sözlerinden biridir. "Sanatkâr toplum
Yok Olacakken Var Olmak
Yok Olacakken Var OlmakMehmet Çağan · Alfa Yayıncılık · 201019 okunma
Ölüm sadece akıl almaz değil, aynı zamanda dayanılamaz- dır da. Yaşamı hiçleştirendir. Öyleyse yaşam yayı neden ölüm tarafından gerilmiş halde? Yanıt biraz karmaşık ya da bugünki söylemle, diyalektik. Karşısavın diyalektik rolü bu. Bergson tuhaf ama çok da de­rin biçimde, gözün pekala görme organı olduğunu, gözleri­miz olmadan elbette
Sayfa 15 - MonoKL Yay. 1. Baskı: Temmuz 2012Kitabı okuyor
228 syf.
9/10 puan verdi
·
Liked
Işık umut muydu, yoksa işkence mi?
Başalamadan önce bu kitabı tavsiye eden, ödünç veren ve okumama vesile olan
Zeynep
Zeynep
hanımefendiye teşekkürlerimi sunuyorum. Her zamanki gibi kitabın yazarını ve konusunu anlatmak yerine hislerimi yazacağım. Meraklıları için araştırma isteği ve okuma hevesi uyandırmadını umuyorum. Okunmasını kesinlikle tavsiye ettiğim bir kitap
Işığın O Kör Edici Yokluğu
Işığın O Kör Edici Yokluğu
.
Işığın O Kör Edici Yokluğu
Işığın O Kör Edici YokluğuTahar Ben Jelloun · Sia Kitap · 2020399 okunma
O zaman köle özgürdü,ama şimdi "özgür köle"dir. Bu ne anlama geliyor? O zaman ben bir efendinin kırbaç ve kendirinin darbeleri altında tutsak ve esir iken ,"ben şunu istemiyorum","bunu seçiyorum","şunu tercih ediyorum" diyordum, efendi ise izin vermiyordu. Ama şimdi benim seçme özgürlüğüm var,lakin efendinin benim için belirlediği şeyi seçebiliyorum. Yani kendisi benim irademi meydana getiriyor ve ondan sonra da hadi şimdi seç diye beni özgür bırakıyor.
Reklam
İnsanlık ne zaman sona ererse ersin, son insanlar ciddi be­deller ödeyecek. Ya öldürülecekler ya da azalan nüfus ve sosyal altyapının çökmesi sonucunda yaşamları giderek güçleşecek. Diğer koşullar sabitken, bu durum daha geç bir zamanda ger­çekleşirse, bunun bir kazanımı olmaz. Aynı derecede acı çeki­lir. Fakat soyun daha erken tükenmesi halinde telafisi müm­kün bir bedel var -şimdiki nesille son nesil arasındaki zaman­ da yaşayacak olan yeni nesillerin ödeyeceği bedel-. Bu yüzden, soyun daha erken tükenmesi için sunulan gerekçeler güçlüdür. En iyi ihtimalle, sınırlı sayıda insanın dünyaya getirilmesi "Soyun Aşamalı Tükenmesi" kısmındaki tartışmanın da gös­terdiği gibi, soyun aşamalı tükenmesi planının bir parçası ola­rak meşrulaştırılabilir. Böylece, son neslin kaderini paylaşacak insanların sayısı şu andaki milyarlardan çok daha aza indirile­bilir. Fakat insan nüfusunun, hızlı nüfus azalma oranının be­delleri olmadan yeterince hızlı bir şekilde düşürülüp, son in­sanların sayısının aradaki nesillerin göreceği zararı önleyecek kadar az olup olamayacağı sorusuna cevap vermek kolay değil. Cevap ne olursa olsun, birkaç nesil içinde soy tükenmesinin sa­yısız birçok nesil sonra gerçekleşecek soy tükenmesine kıyasla daha tercih edilir olduğunu söyleyebiliriz. Soyun erken tüken­mesi bazı insanlar için daha kötü olabilir fakat genel anlamda daha kötü olduğu sonucuna ulaşamayız.
Sayfa 219 - DoğuBatı YayınlarıKitabı okudu
280 syf.
·
Not rated
·
Read in 1462 days
Kötülük Ama Nasıl?
Dört sene önce bugün bu kitabı okumaya başlamışım. Pek etkilendiğim bir kitap olmamıştı doğrusu. İşin aslı beğenmemiştim bile, zorla bitirmiştim. Bir arkadaşım, kitap okumayı pek de sevmeyen, okumuş ve çok beğenmişti. Oysa hiç benlik değildi. İnsanın nasıl baştan çıkabildiğini ve kendi içindeki kötülüğe nasıl yenik düştüğünü anlatıyor evet ama ben bunu bu şekilde dinlemektense İçimizdeki Şeytan (Sabahattin Ali) ya da Otomatik Portakal kitaplarındaki gibi dinlemeyi tercih ediyorum. Beğenmedim.
Dorian Gray'in Portresi
Dorian Gray'in PortresiOscar Wilde · Can Yayınları · 201873.1k okunma
Raif Efendi'nin bu halleri üzerinde çok düşündüm. Böyle bir adamın -nasıl bir adamın, bunu ben de bilmiyordum, fakat onun göründüğü gibi olmadığına emindim- evet, böyle bir adamın kendisine en yakın insanlardan isteyerek kaçmasına imkân yoktu. Bütün mesele, etrafındakilerin onu tanımamasındaydı ve o da kendini tanıtmak için herhangi bir teşebbüste bulunacak adam değildi. Bundan sonra aradaki buzu çözmeye, bu insanların birbirlerine karşı duydukları müthiş yabancılığı gidermeye imkân yoktu. İnsanlar birbirlerini tanımanın ne kadar güç olduğunu bildikleri için bu zahmetli işe teşebbüs etmektense, körler gibi rastgele dolaşmayı ve ancak çarpıştıkça birbirlerinin mevcudiyetinden haberdar olmayı tercih ediyorlar.
Güvenmek
Batı'nın medeniyet tasavvurunda “İnsan, insanın kurdudur." cümlesiyle özetledikleri düşünce tarzı, önemli yer tutar. Zihniyet dünyalarına yön veren baskın eğilimlerden birisi ötekini, olası zararlı görmektir. O nedenle Batı'da bireyin bireyle, bireyin devletle sının belirgin çizgilerle ayırılmıştır. Bu yaklaşım, hayatı keskin
Reklam
Ne zaman kendimle baş başa kalsam, Raif Efendi'nin saf yüzü, biraz dünyadan uzak, buna rağmen bir insana tesadüf ettikleri zaman tebessüm etmek isteyen bakışları gözlerimin önünde canlanıyor. Halbuki o hiç de fevkalade bir adam değildi. Hatta pek alelade, hiçbir hususiyeti olmayan, her gün etrafımızda yüzlercesini görüp de bakmadan geçtiğimiz insanlardan biriydi. Hayatının bildiğimiz ve bilmediğimiz taraflarında insana merak verecek bir cihet olmadığı muhakkaktı. Böyle kimseleri gördüğümüz zaman çok kere kendi kendimize sorarız: "Acaba bunlar neden yaşıyorlar? Yaşamakta ne buluyorlar? Hangi mantık, hangi hikmet bunların yeryüzünde dolaşıp nefes almalarını emrediyor?" Fakat bunu düşünürken yalnız o adamların dışlarına bakarız; onların da birer kafaları, bunun içinde, isteseler de istemeseler de işlemeye mahkûm birer dimağları bulunduğunu, bunun neticesi olarak kendilerine göre bir iç âlemleri olacağını hiç aklımıza getirmeyiz. Bu âlemin tezahürlerini dışarı vermediklerine bakıp onların manen yaşamadıklarına hükmedecek yerde, en basit bir beşer tecessüsü ile, bu meçhul âlemi merak etsek, belki hiç ummadığımız şeyler görmemiz, beklemediğimiz zenginliklerle karşılaşmamız mümkün olur. Fakat insanlar nedense daha ziyade ne bulacaklarını tahmin ettikleri şeyleri araştırmayı tercih ediyorlar. Dibinde bir ejderhanın yaşadığı bilinen bir kuyuya inecek bir kahraman bulmak, muhakkak ki, dibinde ne olduğu hiç bilinmeyen bir kuyuya inmek cesaretini gösterecek bir insan bulmaktan daha kolaydır. Benim de Raif Efendi'yi daha yakından tanımam sadece bir tesadüf eseridir.
64 syf.
7/10 puan verdi
·
Read in 3 days
Bir Otobiyografik Eser: Bir Kadın
Merhaba! Bir Kadın Annie Ernaux tarafından kaleme alınmış ve kendi annesinin hayatına değinen bir kitap. Yazardan okuduğum ilk eser. Aslında hem yazarın geçmişine öğrenerek asıl eserlerini daha iyi anlamayı sağlamak hem de diğer yazıları hakkında az çok fikre sahip olmak açısından yazar ile tanışma kitabı olarak doğru bir eser seçtiğimi
Bir Kadın
Bir KadınAnnie Ernaux · Can Yayınları · 20231,599 okunma
160 syf.
8/10 puan verdi
·
Read in 26 hours
Döşeğimde Öldükten Sonra
Savaşın gölgesinde yaşayan, her yerin ölülerle kaplı, insanların kimlik tespiti bile yapılmadan toplu mezarlara gömüldüğü, taziye merasimlerinin anlamının olmadığı, ölüm karşısında herkesin eşit olduğu, daha da vahim olanı ölümün öfkeye yol açmadığı ve hayatta kalanların kıskandığı bir kurtuluş yolu haline geldiği bir ülkede ölmek mi zordur yoksa
Ölmek Zor İş
Ölmek Zor İşHalid Halife · Delidolu Yayınları · 202320 okunma
144 syf.
·
Not rated
·
Read in 10 days
Kitabın ismini pandemi döneminde çok fazla duymuştum.Uzun zamandır da okumayı hedefliyordum,kısmet bu zamanaymış.Neden ismini özellikle pandemi döneminde bu kadar sık duyduğumu da okuduktan sonra anladım. Kitabın akıcılığını çok beğendim ancak asla bana uygun bir içerikte değil.Stoa felsefesi deyince ilk akla gelen isimlerden Marcus Aurelius,kitabı 2.yüzyılda yazmış.Aırelius aynı zamanda Roma imparatorudur.Kitap çoğunlukla şükürcü,kaderci,boyun eğmeyi güzelleyen,köleci bir zihniyetle yazılmış.Eğer değilse de en azından bende öyle bir etki bıraktı.Okurken tasavvufi baharatlar da tattım.Araştırmalarıma göre bu kitap hakkındaki görüşler genel olarak 3’e ayrılıyormuş:1.görüş;kitabın tamamen bir avuç avuntu güzellemesinden ibaret olduğu yönünde.2.görüş; stoa felsefesi ve bu kitap köleliği güzelliyor(sonuçta yazarı da bir komutan olduğu için itaat iklimi oluşturma amaçlı)3.görüş;başımıza her geleni kabullenmeliyiz çünkü doğaya uygun olan budur(Yani stoa felsefesini benimseyenler) Açıkçası ben ilk iki görüşe katılıyorum.Ben kitabı çok severek okudum ancak akıcı olduğu için :)Ama felsefesinden çok uzaktayım.Bu arada bazı bölümlerde evrensel değerlerin önemine vurgular yapılmış,o kısımlara sonuna kadar katılıyorum.Ancak hepsi bu kadar. Meraklılarına tavsiyemdir.Felsefesini benimsemeseniz de mutlaka okunması gereken bir kitap.Tercih edeceklere keyifli okumalar diliyorum
Kendime Düşünceler
Kendime DüşüncelerMarcus Aurelius · İş Bankası Yayınları · 202315.2k okunma
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.