Abdulhak Hamid, "En iyi şiirlerim yazmadıklarımdır," demiş ya, dogrusu "yazamadıklarım olmalı; öylesine derin ve güçlü duygular, heyecanlar yaşamış ki, salt bu yüzden onları bir türlü şiire getirememiş... Hamid' in, şiiri bir türlü gereğince anlamadığı bundan da belli. Şiirin en iyisi, en güçlü, en yüce duyguları, heyecanları anlatanı değildir ki... Daha da ileri gidebiliriz ve şiir duyguları, heyecanları anlatmaz, şiirin uyandırdığı duygu, heyecan, yaşamdaki duygu değildir, olsa olsa ona benzer, o kadar, diyebiliriz.
İşte bu yüzden de, "Şiirin kaynağı yaşam değildir, gene şiirdir," demişler. Ama "Şiirin kaynağı yaşam mıdır, yoksa gene şiir midir?" sorusu dar tutuldu mu, ortaya iki karşıt anlayış çıkıyor ki, bu iki anlayışın çatışması, verimli bir eylem doğuracağına, bir kısır döngüye gelip dayanmaktadır. Çünkü gerçekte yaşam ile şiir arasında böyle bir karşıtlık yoktur.