Bu sırada emirber Ali odaya girdi, Paşa'ya hitaben :
- Efendim yarına kömür yok, odun da yok! dedi.
Paşa gülerek :
- Bana ne söylüyorsun; Mazhar Müfit Bey'e müracaat et!
cevabını verdi.
Ali :
- İki gündür söylüyorum, alınmasına emir vermiyor .. , dedi.
Mustafa Kemal Paşa bana hitaben :
- Yahu, niye emir vermiyorsun ? Bak, yarın kömür, odun yokmuş.
Diyerek, Ali'ye döndü :
- Yarın emir verir, haydi sen git, bize birer kahve pişir.
Ali çıktıktan sonra Paşa :
- Anladım, galiba yine para tükendi! dedi.
Ben - Onun gibi bir şey, biraz kömürle bir iki araba odun almak çaresine bakarız.
Kahveler geldi. İçtik.
Ben - Hakikaten bu para meselesi ne olacak ?
Dedim. Paşa da :
- Kapa bu bahsi, şimdi yatacağız. Uykumuz kaçmasın, yarın görüşürüz... dedi.
Ne görüşeceğiz? Paşa muvafakat etmiyor ! Para çaresi, bankalardan ödünç para almak ! Bahusus o zamanki rejiden ve bankalardan biraz ödünç para alınabilir idiyse de, Paşa, bankaları yağma ediyorlar, Celali eşkıyaları diye aleyhimizde propagandalara başlarlar, cümlesini düstur ittihaz ettiğinden, hiçbir taraftan, yani müessesatı maliyeden para alamıyorduk.