Esasında bu dünya seyirlik bir yerdi; yoksulu zenginiyle herkes, şu veya bu şekilde, bir resmi geçitteydi. Her biri hayatta kendi numaralarını icra ediyor; sahnede kimi daha kısa, kimi daha uzun kalıyor ama nihayetinde her insan, benzer bir tatminsizlik ve tamamlanmamışlık duygusuyla arka kapıdan usulca çıkıp gidiyordu.
Bedenin bu hayatta direnirken, ruhunun pes etmesi yüz kızartıcıdır.
Reklam
Güçlü olmakla dayanıklı olmak arasında dağlar kadar fark var bence. Güçlü olup meydanlarda savaşanlardan çok bir köşede sinsi sinsi dayananlar hayatta kalıyor, dikkatini çekti mi hiç?
Antik bir diyardan gelen bir seyyaha rastladım, Dedi ki: "Geniş ve gövdesiz taştan iki ayak Duruyor çölde... Yanlarında, kumun üzerinde Yarıya kadar gömülmüş yatıyor paramparça bir çehre Asık suratı, buruşuk dudağı ve alaycı soğuk buyruğu Gösteriyor ihtiraslarının kazındığı, henüz hayatta kalan Heykelinin damgasını vurduğunu o cansız şeylere, Onları iyi taklit eden heykeltıraşın eli ve besleyen yüreğiyle Ve üzerinde kaidenin, şu kelimeler yazılı: Benim adım Ozymandias, Kralların Kralı. Seyret eserlerimi sen ey Mağrur kişi ve kederlen! Geriye başka bir şey kalmaz, çürüyen bu devasa Enkazın etrafında engin ve çorak Uzaklara kadar yükselen ıssız kum tepelerinden."
Ozymandias
Bir de bakmışsın, ondan önce sen bıkmışsın. Düşünmesi acı gelebilir belki ama zeka güzellikten hiç şüphesiz daha kalıcıdır. İşte bu yüzden gereğinden uzun bir eğitim hayatının zahmetlerine katlanmıyor muyuz? Bu vahşi, kıran kırana hayatta kalma mücadelesinde kalıcı bir şeylere sahip olmak ister, bu yüzden de yerimizi koruyabilmeye dair aptalca bir umutla kafamızı binbir türlü zırvayla ve doğruyla doldururuz. Modern çağın ideali iyi eğitimli insandır. İyi eğitim görmüş insanın zihniyse korkunçtur; her şeyin ederinin üzerinde satıldığı canavarlarla dolu, tozlu bir çıfıt çarşısı gibidir.
Hareket saatini bilmediğimiz, ama bileti kesilmiş bir yolcuyuz bu hayatta...
Reklam
gülen in­sana duyduğum haset biraz da bu rıza yüzündedir. ne var oğlum bu kadar gülünecek, ne var yaşadığımız hayatta be­nim görmediğim, neye gülüyorsun diye soruyordum bazen rıza’ya. o da bana “asıl üzülecek ne var oğlum, ne güzel işte dünya” diye cevap veriyordu. onun işaret ettiği güzellik, imkanı yok gözüme ilişmiyordu
164 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 3 days
"HABİL'İN BAŞINA GELMEYENLER" "Eğer iyiliği de kötülüğü de bir kalıba koyarsan onun özünü bozarsın. İyilik iyi demektir, kötülük kötü demektir. Bu kadar basit. Allah insana vicdan vermiştir. İyiyle kötüyü ancak vicdanınla seçersin. Habil ve Kabil'in hikayesini biliriz. İki kardeşin hikayesini. Kıskançlık, ego, intikam,
Habil’in Başına Gelmeyenler
Habil’in Başına GelmeyenlerAtakan Mustafa Doğan · Mavi Gök Yayınları · 202413 okunma
260 syf.
10/10 puan verdi
İçinde tasavvufi derinliği, felsefi arayışları ve yoğun bir lirizmi barındarın İÇİMDEKİ KENAN ÜLKESİ  şiirsel ve özgün anlatımıyla dikkat çekiyor. Yazar kendini keşfetme yolculuğunu anlatırken, aynı zamanda okuyucuya derin düşünce ve ilham veren bir yol haritası sunuyor. Peki içimizdeki çocuğun masumiyeti bu yolda pusulamız olabilir
İçimdeki Kenan Ülkesi
İçimdeki Kenan ÜlkesiYusef Masadow · Karina Yayınevi · 202420 okunma
Aynı kişiyi hayatta iki kez bulamazsınız, aynı kişide bile.. Bu sebeple diyorum ki ; Ölüm gibi ol,,,, Kimsenin hayatında iki kere yaşama....
Reklam
Bedenin bu hayatta direnirken , ruhunun pes etmesi yüz kızartıcıdır.
Hayatta çözüm diye bir şey yoktur. Sadece hareket halinde olan güçler vardır. Bu güçleri uyandırdığımız anda, çözümler kendiliğinden gelecektir. Antoine de Saint-Exupéry
yaşamak zor olmalı keşkelerle gösünde hiç dinmeyen kasvetli bir ağrı bilmez miyim ben de tıpkı senin gibiyim nasıl gelebildik bu noktaya nasıl atlatabiliyoruz ve hâlâ nasıl kalabiliyoruz hayatta.
"Bana bir iyilik yapar mısın tatlım?" "Neymiş o iyilik?" "Bana söz verir misin? Beni sırtımdan bıçaklayana kadar hayatta kalacaksın." "Başından beri amacım bu zaten Prens."
Sayfa 195 - Kai, Paedyn
Ugandalı Maymun Çocuk, Aveyronlu Victor, Kamala ve Amala, Vahşi Peter; bu isimleri hiç duydunuz mu? Doğduğu zaman ya da yaşamının erken dönemlerinde ormana terk edilen ve vahşi yaşamda yalnız başına hayatta kalan çocuklardan bazılarının isimleri bunlar. Bu çocukların ortak özelliklerine baktığımızda hayatlarının en kritik, beyin gelişiminin en hızlı olduğu dönemde ormanda, insanlarla etkileşimden uzak, hayvanlarla yaşadıklarını görüyoruz. Ormana bırakılan, kaçan, aileleri tarafından terk edilen bu çocuklar bulunduklarında ya dört ayak üzerinde giderler ya konuşamazlar (ulurlar) ya çiğ et yerler ya gece uyumazlar (avlanmak için) ya da dilleriyle su içerler. Bu çocuklar, beyin gelişimi için o kritik evreyi (0-6 yaş) kaçırdıklarından dili tam olarak öğrenemezler.
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.