Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Şu küçücük dünyada herkes incitilmiş, isimsiz, herkes yanlış yerde... biz en iyisi bu fon eşliğinde biraz kitap okuyalım, iyi geliyor inan çok iyi geliyor... Neden? diye düşündüm neden korkuyorum?. tam atlatmışken? gözlerimin içi terliyor sanki. uzun bir süredir yaşamanın dışında kaldım, ev içinde, kalabalıktan uzakta.. o yüzdendir. ya da kitabın etkisidir, ne bileyim bastıran kardır, gördüğüm düştür... bir nedeni olmalı... nedense aklıma hep ölüm geliyor. böyle ne kırık, ne de anlaşılamamış gitmek istemiyorum Vera...
Bir Küresel Ticaret Müstemlekesinde yaşamak
İsrail ve İsrail’e destek olan marka ürünlerine ve firmalara karşı yürütülen protestolar etkili oluyor. İlk sonuçlar alınmaya başlandı. Burada önemli olan bu protestoların sürekliliğini sağlamak... İlgili küresel şirketler bütün ümitlerini bu protestoların ‘geçici bir heves’ olarak yürütüldüğüne, kısa zamanda bu tutumların gevşeyeceğine bağlamış
Reklam
Maydanoz ❤️❤️seni her elime aldığımda bu hikayeyi hep yaşatacaksın bana😔 Mutfak kapısının önünde, yerde, tam çocuğun ayaklarının dibinde, ağzı burnu kan içinde bir anne. Başından omzuna kayan eşarbın üstünde martılar var. Kocasının yumrukları altında bir yandan yalvarıp, diğer yandan kollarıyla kendini korumaya çalışıyor. Çocuğun korku dolu
Işıklı dünyanın karanlık yüzü Türkce
Işıklı dünyanın karanlık yüzü Dünyaya gelende vardı sebebi? Yaşaya bilmedi amaç üretdi. Düşünür ne yapsam daha gerekli? Seçtiğim beni de yapsın önemli. Beni tanısın dünyadakı insan.
Dialog Türkce
Dialog Nasıl net gözlem yapa biliriz? Olanları bir birinden nasıl ayıra biliriz? Doğru,yanlış nasıl kolay anlarız? Nasıl nura ulaşıb yalnışdan arınırız? Derler insan çözülmez kutu bağlı. Açılmaz bu kutunun hiç bir zaman sırları.
FERMAN “Ben ki; Beylerbeyiniz, Karaman Oğlu Mehmet. Milletime duyurun böyle eyledim ferman… Sözünü özü diye bilenler çekmez zahmet. Söylenen anlanınca derde bulunur derman…”
Reklam
Okumayan kaybeder, okuyan zaten kaybetmiştir.
Kurbağalara bakmaktan geliyorum, dedi Yakup Bunu kendine üç kere söyledi Onlar ki kalabalıktılar, kurbağalar O kadar çoktular ki, doğrusu ben şaşırdım Ben, yani Yakup, her türlü çagrılmanın olağan şekli Daha hiç çağrılmadım Biri olsun "Yakup!" diye seslenmedi hiç Yakup! Diye seslenmedi ki, dönüp arkama bakayım Ve içimden durgun ve çürük
İnsanın zaman zaman yaraları ile tuhaf bir ilişkisi oluyor: Bitsin istiyoruz, kabuk bağlıyor mesela fakat kaşımaya devam ediyoruz. Bilerek. Ne tuhaf. Afşar Timuçin, "İyileşen yaraya ikide bir dokunmanın ne anlamı var?" diye bu yüzden sitem eder. Bu eziyeti ne kendimize ne bir başkasına yapmalı sevgili okur. Yaralar yaşandığıyla kalmalı.
Her şey değişir de şu insan yok mu, insan zor değişir. Kendimiz bile güzel olanı bilir, doğru olanı anlar ama yine de değişmeye direniriz. Ne tuhaf. Kızılırmak'ın aynı kitabında geçer: "Bir şey bulmuştum. Yaşamayı kolaylaştıracak, güzelleştirecek bir şeydi. Unuttum sonra. Yine kendim oldum, kaçınılmaz ve imkânsız kendim." Belki bir
Ağzımızdan çıkan sözlerden bir ömür mesulmüşüz gibi bir çağdayız. Ne tuhaf. Hâlbuki insanın fikri de değişir zihni de, aksi hâlde sözlerimizin mahkûmu olmaz mıydık? Mehmet Celal, "Bir gün gelir, uçsuz bucaksız denizlerin hiddetli dalgaları bile çırpına çırpına bir sahilde kırılır, düşer. Zaten hayat böyle değişmese yaşamak neye yarar?"
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.