Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Şeytan: Dostum, iş yalnız zekâda değil. Yaratılıştan iyi kalpli, neşeliyim. Ben her zaman çalıp oynamak isterim. Zaman dışı, anlamını asla anlayamadığım bir emirle payıma “inkârcılık” düştü; oysa iyi kalpliyim, inkârcılığa hiç eğilimim yok. “Hayır, git, inkâr et; inkârsız eleştiri olmaz!” “Eleştiri bölümü” olmayan dergi, dergi değil ki. Eleştiri olmadı mı, yalnız övgü olur. Fakat hayatta sadece övgü yetmez. Onların şüphe potasından geçmesi, olgunlaşması ve buna benzer şeyler gerekli. Hoş ben bunlara karışmam ya, yaratan ben değilim, sorumluluğu da bana düşmez. Gene de kabak benim başıma patladı; eleştiri dalına verildik; yazı yazmamı emrettiler, hayata girdik böylece. Tabii biz bu komedyanın farkındayız. Ben apaçık bir şekilde ortadan çekilmek isteğimi söylüyorum. Hayır, diyorlar, sen olmayınca hiçbir şey olamaz. Yeryüzünde her şey sütliman olunca hareket kalmaz. Sensiz hiçbir olay meydana gelemez, oysa olaylara ihtiyaç vardır. İşte böylece, dişimi sıkarak olaylar uğruna çalışıyor, emir altında akıl dışı işler yapıyorum. İnsanlar, inkâr edilemez zekâlarına rağmen bu komedyayı ciddiye alıyorlar. Kötülük bunda zaten. Tabii acı çekiyorlar... Ama hiç olmazsa yaşıyor, gerçek, düşsel olmayan bir hayat yaşıyorlar, çünkü hayat aslında acı demektir. Acısı olmasa zevki de olmazdı; her şey sonu gelmez bir övgü ayinine dönerdi: kutsal, ama sıkıcı...
"Bir kötülük gören kişi onu eli ile değiştirsin. Buna gücü yetmez, ise dili ile değiştirsin. Bunu da yapamazsa kalbi ile o kötülüğe karşı tavır koysun (onu hoş görmesin) ki bu da iman eden kişinin asgari yapması gereken şeydir. Nesâî, Îmân
Sayfa 413
Reklam
Boynuma değen çeliğin soğukluğunu hissedince ürpererek sarsıldım ve boğazımdan boğuk bir feryat çıktı. Adamın eli titremeye başladı. “Affedersiniz bayım! Canınızı mı acıttım?” dedi. Doğrusu bu cellatlar da pek hoş adamlar.
Çizgi film yapıyoruz. Hiçbir olumsuzluk içermemesine rağmen en küçük sahneler üzerinde bile saatlerce düşünüyoruz. Psikologlardan görüş alıyoruz. Bazen paranoyak olduğumuzu bile düşünüyorum artık. Geçen bir arkadaşımız "çocuğun top oynarken düşmesini kaldırsak mı? Çocuklar etkilenir mi?" dedi. Diğer yandan aylardır Gazze'de çocuklar öldürülüyor. Daha bu gece çadırları bombalamışlar. Dünyanın en savunmasız insanları, gözümüzün önünde katlediliyor. Tüm dünya film izler gibi izliyor. Hoş, film olsaydı 10.000 kez "böyle sahne mi olur çocukların psikolojisi bozulur" diyerek kıyameti koparmışlardı. Yaşananlar film değil, gerçek olduğu için susuyorlar. Gün gelecek, günümüz dünyasının büyük bir FİYASKO olduğunu konuşacağız. Çocuk psikolojisine, çocuklara ve insanlığa dair cilt cilt kitap yazan akademisyenler, kürsü sahibi bilim insanları, büyük entelektüeller, aşırı hassas sanatçılar, hukukçular neden hâlâ suskunsunuz? Neden gıkınızı bile çıkaramıyorsunuz? Sizler insanlık tarihinin en büyük fiyaskosusunuz. Hiç merak etmeyin, tarih sizin de hikâyenizi yazacak.
Mert Arık
Mert Arık
İşte yemişler, çiçekler yapraklar ve dallar! İşte kalbim, çarpıntısı yalnız senin için! O bembeyaz ellerin kalbimi kırmasalar! Bu küçük armağanı dilerim hoş göresin! Ben geldim işte, çiğlerle bezenmiş olarak; Alnımda seher yelinin dondurduğu çiğler. Yorgunluğumu alsam ayak ucunda bırak! Hayal etsem o tatlı demleri birer birer! Bırak unutayım başımı taze göğsünde! Hâlâ aklımda lezzeti son öpüşlerinin. Hayırlı fırtınadan sonra sakin, asude, Uyusam biraz, madem uzanmış dinlenirsin!
Sayfa 273 - Paul VerlaineKitabı okudu
Müzikte ahengin kulağa hoş gelebilmesi için öncesinde ahenksizlik olmalıymış. Bu sebeple müzikte ahenk ve ahenksizliğin bir arada var olması gerekiyormuş. Yaşamımızın da müzik gibi olduğunu söylüyor. Uyumdan önce uyumsuzluk olduğu için hayatlarımızın güzelliğini hissedebiliyormuşuz.
Reklam
"Şimdi şöyle düşün. Uzaylı var ama bizim için cırcırböceği filan neyse biz de onlar için öyleyiz belki. O zaman bizle neden muhatap olsunlar ki? Belgesellik malzemeyiz belki sadece onlar için. Ama insan düşüncesindeki kibre bakar mısın? Alt tarafı, 'Zayıflarım,' diye düşünüp bir beden küçük alan sonra da dar kıyafetler içinde gezen
Sayfa 255 - Sözler: Balık çıkardı beni Halikarnas köyüneKitabı okudu
Heder
Ben bir kitap oldum. Öldükten sonra okusan ne? İnce sıra nakış örmüşüm Söküldükten sonra diksen ne? Papatyalar, güller açarım? Kuruduktan sonra sulasan ne? Nedir bu yaranın ilacı? Güneş midir, ay mı? Yoksa gecedeki karanlık mı? Toprak kokusu siner yaşarken ruhuma. Bugün gitmek ister canım tanrıya. Geçer miyim sırattan? Yoksa bekler miyim seni? Hoş; Adende bile kör olur gözlerin. Bir ben kalırım geride. Bir de hüzün sözlerim. #Zifiri
HANNAYA ŞİİRLER 2
Güzel büyük, kitapların üstünde sereserpe açmış Güzelim çiçeğini aldım Hanna Bin renkli sıcacık dağını aldım Hanna Sana selam ederim Hanna, O güzel çiçeğine, dağına, bulutuna o ışıktan yüreğine Hanna.. Bir de kayın ağaçları varmış sizin oralarda, Anan birisine benim adımı koymuştu geçen yıl, Ben hapiste güzel günleri, sizin ışıklı yüreğinizi
Yapı Kredi Yayınları
hayır yağmur değil yağan, gökyüzü ağlıyor saatlerdir, hıçkırıklarla hem de.. sessiz sadasız bir ağlama değil bu, yıldırımlarla inletiyor şehri.. belki de bize bir şeyler anlatıyor "sessizce ağlamak değil vazifen!" diyor kalk ve yapacağın bir şey varsa en iyi şekilde yap... hoş, kalbiyle buğzetmeyenler bile var da sen bundan fazlasını yap. bunun bir Müslümanlık değil insanlık meselesi olduğunu bildir en başta. sonra kaçıncı boyut Müslümanlık bilmem ama dondurma markanı falan değiştir. Ve vaktinden biraz ayırıp dualarını özelleştir, artır. Allah'ım bunlardan daha fazlasını yapabilmeyi ve hak tarafta durabilmeyi nasib et bizlere...
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.