Okumada, dostluk aniden başlangıçtaki saflığına kavuşur. Kitaplarda sahte sevimlilik yoktur. Geceyi bu dostlarla geçiriyorsak, bu, gerçekten istediğimiz içindir. En azından kitaplar söz konusu olduğunda dostlarımızı genellikle üzülerek terk ederiz. Ve onları bir kere terk ettiğimizde, “Bizim hakkımızda ne düşündüler?”, “Densizlik etmedik ya?”, “Bizden hoşlandılar mı?” türünden dostluğu bozan bu düşüncelerden hiçbiri olmadığı gibi, başka biri yüzünden unutulmuş olma korkusu da yoktur. Bütün bu dostluk endişeleri, okuma denen bu katışıksız ve dingin dostluğun eşiğinde son nefeslerini verir. Saygı da gereksizdir; Molière’in söylediğine tam tuhaf bulduğumuz ölçüde güleriz; bizi sıktığında, sıkılmış görülmekten korkmayız ve onunla birlikte olmaktan gına geldiğinde ne dehası ne de ünü onu aniden yerine koymaktan bizi alıkoyamaz. Bu katışıksız dostluğun atmosferi, sözden daha katışıksız olan sessizliktir. Çünkü başkaları için konuşuruz ama kendimiz için susarız.
Her yanım kül içinde, ağrıdan saçlarımı yola yola, yüzüm tırmık tırmık, ama bakışlarım delici keskin, tüm insanlık karşısında dururum, utanclari özetleyerek, yarattığım etkiyi gözden kaçırmadan ve "Sonuncunun sonuncusuydum ben," diyerek. O zaman sözlerimde "ben"den "biz"e geçerim hissedilmez bir şekilde. "İşte biz buyuz"a vardığım zaman, oyun oynanmıştır, ne mal ol duklarını söyleyebilirim onlara. Ben de onlar gibiyim, kuşkusuz, aynı kumaştanız hepimiz. Yine de benim bu nu bilmek gibi bir üstünlüğüm var, bu da bana konuşma hakkı veriyor. Avantajı görüyorsunuz kuşkusuz. Kendimi ne kadar suçlarsam, o kadar sizi yargılama hakkına sahi bim. Daha iyisi, sizi kendinizi yargılamaya kışkırtırım, bu da beni öylesine ferahlatır. Ah! Azizim, bizler tuhaf, sefil yaratıklarızdır ve azıcık yaşamlarımıza geri dönsek, bizi şaşırtacak ve kendimizi rezil edecek, çileden çıkara cak fırsatlar eksik olmaz. Deneyin. Sizin itirafınızı büyük bir dostluk duygusuyla dinleyeceğim, emin olun.
Reklam
Kendimi ne kadar suçlardan, o kadar sizi yargılama hakkına sahibim. Daha iyisi, sizi kendinizi yargılamaya fışkırtırım. bu da beni öylesine ferahlatır. Ah! Azizim, bizler tuhaf, sefil yaratıklarızdır ve azıcık yaşamlarımıza geri dönsek, bizi şaşırtacak ve kendimizi rezil edecek, çileden çıkaracak fırsatlar eksik olmaz. Deneyin. Sizin itirafınızı büyük bir dostluk duygusuyla dinleyeceğim, emin olun.
Anladığımıza göre, daha 1915 yılında Dyagilev’in “Rus Mevsimleri” çalışmasından etkilenmiş ve o tarihten sonra Paris’ te yaşamaya başlamıştı Gonçarova. Gene yüzyıl başlarının tanınmış ressamlarından olan kocası Larionov, resim sanatında ışıncılık kuramının öncüsüydü... Heyecan verici başka bir olay da Puşkin’in karısı Natalya Nikolayevna Gonçarova
Don Quijote'nin harika söylevi
''Eskilerin altın çağ dedikleri ne mutlu bir çağmış, ne mutlu yüzyıllarmış. İçinde bulunduğumuz demir çağda bu kadar değerli olan altın, o talihli çağda kolaylıkla bulunabildiği için değil; o çağda yaşayanlar senin ve benim kelimelerini bilmedikleri için. O kutsal çağda her şey ortaktı; günlük besinini elde etmek için, kimsenin, tatlı, olgun
Okumada, dostluk aniden başlangıçtaki saflığına kavuşur. Kitaplarda sahte sevimlilik yoktur. Geceyi bu dostlarla geçiriyorsak, bu, gerçekten istediğimiz içindir. En azından kitaplar söz konusu olduğunda dostlarımızı genellikle üzülerek terk ederiz. Ve onları bir kere terk ettiğimizde, “Bizim hakkımızda ne düşündüler?”, “Densizlik etmedik ya?”, “Bizden hoşlandılar mı?” türünden dostluğu bozan bu düşüncelerden hiçbiri olmadığı gibi, başka biri yüzünden unutulmuş olma korkusu da yoktur. Bütün bu dostluk endişeleri, okuma denen bu katışıksız ve dingin dostluğun eşiğinde son nefeslerini verir. Saygı da gereksizdir; Molière’in söylediğine tam tuhaf bulduğumuz ölçüde güleriz; bizi sıktığında, sıkılmış görülmekten korkmayız ve onunla birlikte olmaktan gına geldiğinde ne dehası ne de ünü onu aniden yerine koymaktan bizi alıkoyamaz. Bu katışıksız dostluğun atmosferi, sözden daha katışıksız olan sessizliktir. Çünkü başkaları için konuşuruz ama kendimiz için susarız. Bu yüzden, sessizlik, konuşmadan farklı olarak, eksiklerimizin, yapmacık davranışlarımızın izini taşımaz.
Reklam
65 öğeden 51 ile 60 arasındakiler gösteriliyor.