Eski kalıpların cazibesi
John Bowly’nin ne söylediğini (1979) hatırlayın: Bütün insanlar, samimiliğin güvenlik anlamına geldiğini ilkel içgüdüleriyle paylaşırlar. Bu nedenle eğer duygusal olarak olgunlaşmamış ebeveynlerle büyüdüyseniz, bilinç altınızda benmerkezci ve sömürücü insanlara yakınlık hissedebilirsiniz. İstismara dayanan ilişkiler yaşayan birçok kadın danışanı, lisedeyken ‘hoş’ erkeklerin onlara çekici gelmediğini çok iyi hatırlamaktadır. Aslında, onlar anlayışlı erkekleri sıkıcı buluyorlardı çünkü ne yazık ki eğer bir erkeğin davranışı bencil ya da hükmedici değilse, cezbedici olmadığını düşünüyorlardı. Bu kadınlar için, benmerkezci erkekler muhtemelen heyecan verici bir belirsizlik uyandırıyordu. Peki gerçekten bu bir heyecan mıydı yoksa onları kullanmak isteyen benmer- kezi bir kişiye tepki olarak gösterilen çocukluk kaygısının titreşimi miydi? Jeffrey Young (Young ve Klosko, 1993) tarafından geliştirilen şema terapisinin bir öğretisi, en kariz- matik bulduğumuz insanların eski, olumsuz aile kalıplarına geri dönmemizi tetiklediğidir. Young, bu tür anlık bir kimyanın bir tehlike işareti olabileceği konusunda uyarmaktadır ve çocukluktan gelen kişinin kendisini engelleyen rollerin yüzeyin altından yeniden harekete geçtiğini belirtmektedir.
Yaşamın kendini harcadığı tüm olaylara hüzün eşlik eder. Hüznün yoğunluğu kaybına eşittir. Bu nedenle ölüm en büyük üzüntüye neden olur.
Sayfa 105 - Zeflin Yayınları
Reklam
“Ağabeyini daha fazla tanıdıkça,toplum yararına çalışan pek çok başka insanın da toplum yararına gösterdikleri bu sevgiye yürekleriyle yönelmediklerini,ama bununla uğraşmanın iyi bir şey olduğuna akıllarıyla hükmettiklerini ve sırf bu nedenle bu işle uğraştıklarını daha fazla fark ediyordu.”
Ancak altmış yılın ardından yepyeni bir yaşama başlamak için olağanüstü güçlere gerek var. O güçler ise yıllar boyu yapılan vatansız yolculuklar sonucu yok oldu gitti. Bu nedenle yaşamıma tam zamanında ve başı dik bir son vermenin daha doğru olacağına inandım.
Sayfa 457 - Ayrıntı Yayınları
Şarap coşkusu, yerel üretimin pek kolay olmadığı güneydeki Mezopotamya'ya da yayılınca, şarap ticareti Dicle ve Fırat boyunca genişledi. Ağırlığı ve bozulabilir doğası nedeniyle şarabı kara yoluyla taşımak zordu. Şarap ticaretinde uzun mesafeler sözkonusu olduğunda taşımacılık su üzerinden, ağaç ya da kamıştan yapılan sallarla gerçekleştiriliyordu. MÖ 430 civarında bölgeyi ziyaret eden Yunan tarihçi Herodotos, ırmak üzerinden Babil'e mal taşımak için kullanılan salları tarif ederken "esas yükleri şaraptır" diyordu. Herodotos'un anlattığına göre, sallar, akıntı boyunca yol alıp varacakları yere geldikten sonra, tekrar geri götürmek yani akıntının tersi yönünde taşımanın güçlüğü nedeniyle, değersizleşirdi. Sallar parçalarıp, ilk değerlerinin onda biri fiyatına satılırlardı. Bu maliyet, şarabın yüksek fiyatına yansıyordu. Bu nedenle, şarap Mezopotamya toplumunda moda olsa da, şarap üreten bölgeler dışında hiçbir zaman yaygın tüketilmedi.
Sayfa 57 - Yunanistan ve Roma’da Şarap: Şarap Keyfi, “Dağların Enfes ‘Bira’sı”Kitabı okuyor
Çalışma fikri ile eylem arasındaki bağ gibi bu fikir hemen eyleme dönüştürülmezse kişi vazgeçer. Bu nedenle bir fikrin eylemle arasındaki bağların sağlam ve sarsılmaz olması için duyguların sıcaklığı ile birleştirilmesi gerekir.
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.