600 syf.
·
Not rated
Gelmiş geçmiş en iyi mini dizi seçkimde bir numarada olan Nuremberg'i tahtından eden Çernobil dizisinden sonra ben 3 yaşımdayken gerçekleşen felakete dair benim de binlerce izleyici gibi ilgim arttı. Türkçe yayın sayısı çok kısıtlı olduğundan Svetlana Aleksiyeviç ve Andrew Leatherbarrow'un her ikisi de çok değerli kitaplarından başka herhangi bir yazılı kaynaktan istifade edememişken gazeteci yazar Adam Higginbotham'ın bu kitabı ilaç gibi geldi. Felaketin öncesi, içeriği ve sonrası ve hatta çok sonrasıyla ilgili tam donanıma sahip kitap vakanın ilgilileri için mükemmel bir kaynak. Ayrıca mini dizide çizilen Dyatlov ve Legasov portrelerine ilişkin hislerimizi de sorgulamamızı sağlayacak olan ipuçları veriyor. Son olarak bu tip çok seveceğim bariz olan kitaplarda yaşadığım çeviri sorununa şaşırtıcı şekilde bu sefer denk gelmedim. Harika bir çeviri ve çok özenli bir son okuma mevcut. Çernobil'i bizzat gezeceğim (uğruna kansere yakalanmanın bir önemi yok benim için) güne kadar bir kez daha okurum.
Çernobil’de Gece Yarısı
Çernobil’de Gece YarısıAdam Higginbotham · Epsilon Yayınları · 20241 okunma
272 syf.
·
Not rated
KUKLACI/ EMRE TİMUR “Hayatın kısa olduğunu söyler herkes. Hayatın uzun olduğunu söyleyenleri duymazsınız çünkü onlar intihar etmiştir.” Kuklacı, yazardan okuduğum altıncı kitabı oldu. Yazarın ise yazdığı dokuzuncu kitabı. Kaleminin keskinliği ve sivri yanı her zaman olduğu gibi ön plandaydı. İçinde olay örgüsü olduğundan okuduğum birçok
Kuklacı
KuklacıEmre Timur · Az Kitap · 202436 okunma
Reklam
“Ben burada Zeynep’in nişanlısı olarak bulunuyorum!” dedi sert ses ile. Sözlerini iyice anlasınlar diye bu sefer hepsinin gözlerinin içine tek tek bakmıştı. En son Bedriye Hanım’a çevrildi. “Biz kızınızla çok yakında evleneceğiz Bedriye Hanım! Umarım ara sıra torununuzu görmeye evimize gelirsiniz.” dedi.
Sayfa 328Kitabı okudu
"Kim bilir ne gibi sebeplerle tesadüf bizi birleştirdi. Sen beni sevdiğini söyledin, ben buna inandım. Ben de seni seviyordum... Hem nasıl seviyordum... Hislerimde bugün de bir değişiklik yok. Fakat niçin seviyordum, işte bunu bulamadım ve beni düşündüren, seninle olan hayatımızın devamından şüphe ettiren bu oldu. Seni niçin sevdiğimi bir türlü bilmiyordum. Huylarını, yaptığın işleri, beğenmiyordum demeyeyim, fakat anlamıyordum. Sen de benim birçok şeylerimi anlamadığını inkâr edemezsin. Böyle olduğu halde nasıl garip bir kuvvet bizi birbirimize bu kadar sağlam bağlamıştı? İlk andan itibaren tamamıyla başka dünyaların insanları olduğumuzu anladığım halde beni burada tutan ve seni gördüğüm zaman içimi sevinçle dolduran neydi? Acaba şu senin her zaman bahsettiğin ve her hareketinin kabahatini kendisine yüklediğin şeytan mı? Son günlerde ben de bundan korkmaya başladım. Şimdiye kadar daima, düşünüp doğru bulduğum şeyleri yapmaya alışmıştım... Bu sefer hiçbir doğru ve akıllıca tarafını bulamadığım bu hayata beni bağlayan kuvvetin, içimde saklı bir şeytan olması sahiden mümkündü."
İçimizdeki Şeytan
İçimizdeki Şeytan
Kader
- neden geldin? - biliyorsun. - ne deyim ben şimdi sana - hiçbir şey deme, bir tek kalmama izin ver yeter. bak söz veriyorum, bu sefer hiçbir şeye karışmıycam. - kaç defa denedik biliyorsun. nasıl inanıyım sana? - söz veriyorum, eğer durmazsam kovarsın. - ya bela çıkarırsan? - çıkarmam. - ya çıkarırsan. - çıkarmam ya. baktım olmuyor, bi kenarda kafama sıkarım. - manyak manyak konuşma. - eğer sıkmazsam siksinler. benim de bi gururum var be. - gördük son defasında, bütün konya'yı ayağa kaldırıp gittin. - sen de aşşağılama bizi, o ta ne zamandı. - ben dönmenden yanayım. artık iki çocuk babasısın. - bunu yapma bana. - sen de yapma. benim için hava hoş. iyi bile olur. ama insaniyetli olmaz. sana da yazık ailene de. - sen de anla artık başka yolu yok bunun. yazıkmış, kılmış, tüymüş; hepsi hesap edildi bunların ya. her şeye hazırım diyorum sana. herkesin inandığı bir şey vardır bu amına koduğumun hayatında. benimki de sensin. ne yapıyım?
Her şey bir kumardı, en çok da aşk. Son kez kumar oynadığımda kaybettim, diye düşündü. Peki bu sefer ne için kumar oynuyorum ? Aramızı düzeltme şansını yakalamak için mi yoksa kalbimin tekrar kırılmasına göz yummak için mi ?
Reklam
bazen mecbur kalır insan ..
Westry ye son kez baktım. Rüzgâr saçlarını dağıtmıştı. Ellerimi kulübede yüzlerce kez yaptığım gibi kum rengi saçlarında dolaştırmak, teninin kokusunu içime çekmek, kendimi ona teslim etmek istiyordum. Ama bu sefer içimden bir ses bunu yapmamamı söylüyordu.
Sayfa 235 - Pena YayınlarıKitabı okuyor
O gün bir suçlu idam edilecekti ve adamlar makineyi kuruyordu. Daha fazla dayanamadığım için kafamı çevirdim. Arabadaki bir kadın çocuğuna "Bak! Bıçak iyi kaymıyor. Mumla kirişi yağlayacaklar." dedi. Şu anda muhtemelen aynı şeyi yapıyorlar. Saat on biri vurdu. Kirişi yağladıklarından eminim. Ah, bu sefer, zavallı adam başını öte tarafa çeviremeyeceksin!
VE (Savaşırken Ağında Örümcek)
Ve koskoca örümcekler doğurdu, mesken edecek ağlar Ve ürperdi insanlık, dehşet basan bir tereddütle Ve titremek, ölüme eş notalar çaldı zihinlerimize Silinmek, işte şimdi dehşetini salar ortalığa Ve korkuluklar serilir şehirlerin toprağına Etini, kemiğini sindirecek acılarıyla gelen Ve tezahürler hep, düşmanını korkak gösterir Çileden
Enteresan bir oyun...
İki bilim adamı, bir araştırma için Kuzey kutbuna gittiler. Hem de bir günün tam 3 ay sürdüğü bir zamanda gittiler. Akşam oldu, sabah oldu kavramının olmadığı bir yerdir kuzey Kutbu. Her zaman gündüzdü. Saat olmazsa akşam yemeğini kaçırabilirdin yani. Gün boyu çalışan iki araştırmacı, saate göre akşam olduğunda araçlarımı üssüne geri döndü.
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.