304 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
Dalgalar, rüzgâr ve martıların sesi... Yosun, tuz ve iyot kokusu... Mavi... Mavi ve mavi; yalnız mavi! Elinde bir deniz kabuğu ,kulağında  büyülü melodi ,kumlarda  minik ayak izleri ile  bir çocuğun hatıraları canlanıyor kitapla. #denizinbüyülümelodisi  adını verdikleri kabuk belki en değerli hazineleri ..   Öğretmen bir babanın kızıdır 
Denizin Büyülü Melodisi
Denizin Büyülü MelodisiHülya Şalk · Yorum Yayıncılık · 20197 okunma
188 syf.
·
Not rated
·
Liked
"Beton olan her şeyin tuzla buz olduğu, dağılıp parçalandığı, altında ölü denizinin dalga dalga yayıldığı uçsuz bucaksız virane. Sabahın ayazında kışa teslim olmuş titreyen şehir, ölüler kokmasın, canlı olanlar donsun diye metal çekmecelerde ceset saklayan bir morg. Kurtulanlar çıplak ayakları ve pijamalarıyla dirilip mezarlarından yeni
Toz
TozMine Bay · Sonçağ Yayınları · 20241 okunma
Reklam
Ortaçağda, modern cihetten anlamlandırılan şekilde sınır ve hudut kavramları yoktu. Siyasi güç odakları farklı olmasına rağmen, kültürel anlamda İslam dünyası, "İslam Memâliki" tabirinin işaret ettiği şekilde bir bütün olarak addedilirdi. Bu bakış açısı, Müslümanların zihinlerine, bütün İslam dünyasının kendi yurtları olduğu fikrini
Sayfa 68 - Kitap Yayınevi, İnsan ve Toplum Dizisi - 70, 2. Basım, Birinci Bölüm, Şam ve Anadolu Dolaylarında 7./13. Yüzyılda Tasavvuf ve Muvelleh Dervişlik, MUVELLEH KAVRAMI VE TARİKATLAR
Tarihin kaydettiği ünlü uykucular !
Tarihlerde az çok uzun sürmüş bazı uyku vakaları yok değildir: Örneğin 'Knosses'lu 'Epimenide' bir insanla bir peri kızının ilişkisinden olmuştur, daha çocukken bir gün babası 'Dosiades' kendisini sürülere bakmak için dağa gönderir. Öğle sıcağından ortalık yanıp tutuştuğu sırada, çocuk serin ve loş bir mağaraya girip yatar ve tam elli yedi yıl süren bir uykuya dalar. Bu çocuk sonradan bitkilerin özelliklerini incelemiş ve bir rivayete göre yüz elli dört, diğer bir rivayete göre de iki yüz doksan dokuz yaşında ölmüştür. Milâttan sonra 25 tarihinde imparator Decius'ün Hristiyan dinine giren yedi subayı bütün mallarını fakirlere dağıttıktan sonra Célion dağına göç edip yedisi birden bir mağarada uykuya dalmış. İmparator Théodore devrinde Ayasulo metropoliti o dağda bunları gül gibi parlak ve taze bulmuş. Bunlarda yüz kırk dört yıl uyumuşlar. Almanya imparatoru Frédric Barberousse hālā uyuyormuş. Sık bir ormanın ortasında bulunan bir şato harabesinin altındaki mahzende bir masanın önüne oturmuş, sakalı bu masanın çevresini tam yedi defa dolanıyormuş. Dağın etrafında ötüşen kargaları kovmak için günün birinde uyanacakmış. Lethargie durumunun bazı ilginç vakalarıyla karşılaştım. Örneğin bundan on yıl önce şehir hastanesine kabul edilen Jeanne Caillou adında bir genç kız altı yıl aralıksız uyumuş. Ben kendim de Léonide Montauciel adında bir kızın 61 senesi paskalya günü uykuya yatıp ertesi yıl aynı güne kadar tam bir yıl uyuduğunu tespit ettim. Eline bir diken battığı için uyuyup kalktıktan sonra Sigurd'ün uyandırdığı Brunhild adında bir prenses vardır.
Sayfa 39 - 40 DorlionKitabı okudu
Sırf alışkanlıktan sonsuza kadar birlikte yaşayan insanlar; çünkü ikisi de soludukları hava veya hiç değilse içinde yaşadıkları şehir kadar parçası olmuştur birbirinin; ilişkileri ne kadar tahammül edilmez bir hal almış olursa olsun asla ayrılmayı düşünmeyen insanlar. İki taraf da beraber yaşadıkları evin salonundan yahut yatak odasından görülenler kadar değer taşır: Oradadırlar işte, ne iyidirler artık ne kötü, ne tiksindirici ne iç açıcıdırlar, ne bunaltıcı ne heyecan verici, ne faydalı ne zararlıdırlar. Var olan şeydirler sadece - bir pakettirler, günün solgunluğu, dekorudurlar- sorgulanmak varlıkları, düşünülmez soluklarını, daimi ve yanı başınızdaki mırıltılarını dıymadan yaşama ihtimali, onları değiştirmek yahut ilişkinin şartlarını iyileştirmek. .
Sayfa 60 - YKYKitabı okudu
Fransızlar hayret içinde kalmış.
Türk Donanması, Marsilya'da 16 gün kaldı. Levendler,şehri ve çevresini gezdiler. 5 agustosta, Marsilya'dan Tulon'a hareket etti. 10 agustosta Müttefik Donanma Tulon'a girdiği gün, Kanuni Sultan Süleyman da Estergon'u fethetmişti. Barbaros,o zaman Şarlken'in himayesinde olan Nis şehrini alarak Fransa'ya vermek istiyordu. Türk Kapdân-1 Deryâsı, Nis'in etrafına çepçevre tabyalar yaptırıp hendekler kazdırdı. Böyle şeylerin bu derecede sür'atle yapılabilecegine inanmayan Fransızlar, hayret içinde kaldılar. Şehir 20 agustosta teslim oldu. Barbaros Hayreddin Paşa, Nis'in anahtarlarını,Kanuni Sultan Süleyman adına kabul etti. Anahtarları sunan şehrin valisi, Nis'in affedilmesi ricasında bulundu. Şehir kendiliğinden teslim olduğu için Barbaros, bu istegi kabûl etti .Nis'i Fransızlar'a bırakıp ayrıldı. Ancak Türkler çekildikten sonra Fransızlar şehri dehşetli şekilde yağma ettiler. Kot Dazürün incisi olan bu şehrin fethi, Türkler'e 10 şehide mal olmuştu.
Sayfa 172Kitabı okudu
Reklam
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.