Rasgele yaşıyoruz bu dünyayı,rasgele Doğuşumuz rastgele, Ölüşümüz rastgele, Yediğimiz ekmek,içtiğimiz su,sevdiğimiz kız rasgele Tesadüfler dünyasında yaşıyoruz. Bir rasgelede gidiyor işte Hatta Bir şiirin yazılması rasgele
Çıktım. Birahane. Sekiz bira,bir kase fıstık. Masaya yumruk. Bağırdım, "Kainatta yapayalnızım!" Gülenler oldu. Bana alışmışlardı,hemen kovmuyorlardı artık. Yine de hesabı ödeyip gitme vaktimin geldiğini söyledi birileri. Bardağımı kaldırdım, "Giderdim elbet," dedim. "Giderdim dostlar! İnandığım birtakım değerler olmasaydı giderdim çoktan. Ama dehşetin dibindeyken,bütün dünya bana sırtını dönmüşken,beni hala ayakta tutan şeyler var çok şükür. Bunların başında da sizler geliyorsunuz. Şu birahanede içtiğimiz fıçı biralar geliyor. Bu hain,aşağılık dünyanın gemisi batarken gururla gülümseyebilenlere ne mutlu! Ne mutlu aşkları yüzünden haysiyetlerini kaybetmeyi göze alabilen adamlara! Hepinize afiyet olsun!"
Sayfa 140
Reklam
“Aşkı tek kişi yaşar, diğeriyse kendini ona adarmış.” “Süveyda, siyah küçük bir noktadır ki insan karşısındaki kişiye gerçekten sevgi duyduğu an kalbine düşer bu kara leke. Kandaki siyah bir pıhtıdır Süveyda; hem maddi hem de uhrevi âlemin tümünü kuşatan bir öz ve insanın varlığının bir hakikatidir. Nasıl ki bir meyve çekirdeği, özünde ağacını barındırıyorsa, şu ‘Nokta-i Süveyda’ adı verilen kara leke de kâinatın özünü barındırır içinde. İnsanlar bilmese de dünya sevgi üzerine kurulmuştur ve bir insan âşık olduğunda kalbine düşen o süveyda, suya damlatılan mürekkep gibi çözülür, yavaş yavaş büyür ve tüm benliğini kaplar. İşte insanın bedenine yayılan o kara lekeye, ‘Kara Sevda’ denir ve bu hastalığa tutulan ruh ve beden, savunmasız hale gelir. Odur ki sevgide azalma olduğunda bu leke küçülür, küçülür ve zamanla iyiden iyiye yok olur. Kara sevda, bu kara lekeden gelir ve Mecnunun körlüğü, kalbini kaplayan o kara süveydadan bilinir. Kalbindeki aşkımdan rengini alan bu siyah güllerin yalnızca bir matem çiçeği oluvermesi, ne acı değil mi? Oysaki senin ellerinden almayı dilediğim bu güllerin aşkımızın nişanesi, mutluluğumuzun mührü olmasını isterdim.”
"Yalnızlık tek başına kalmak değil, tek başına kalmaktan kaçmaya çalışmaktır. Bunun için ne kadar uğraşırsan durumun o kadar acıklı hale gelir. Geceyi uzatmak, son bir sigara yakmak, bir kadeh daha içmek, ayak sürümek, bin dereden su getirmek… Bütün bunlar kapının arkasına gizlenmiş seni bekleyen tekilliğinle karşılaşmanı geciktirmekten ve çaresizliğini arttırmaktan başka işe yaramaz. Durumu sükunetle kabullendiğin ve onunla savaşmaktan vazgeçtiğinde ise aniden daha az yalnız biri haline gelirsin. Bu konuda bilinmesi gerekenler fazla değildir. Yalnızlıkta "çat kapı" yoktur ve yalnız biri kimsenin hayatının doğal uzantısı olmadığından biriyle buluşmak için daima randevulaşmak zorundadır. Kimsenin hayatını tamamlamaz bunun karşılığı olarak da kimse onun hayatını bütünlemez. Kimileri böyle olmasını tercih ettikleri için, kimileri de kimse onları tercih etmediği için yalnızdır. Yalnız biri sadece bir aksesuardır. Süslü bir toka, zarif bir kolye, b.ktan bir kemer ya da bir çift güzel küpe… O kadar. Yoklukları üzüntü verici olsa da kimseyi öldürmez."
Sayfa 153Kitabı okudu
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.