Sıcak su içip koşuya ve yürüyüşe çıkmak veya egzersiz yapmak çok faydalıdır. Karaciğer yağlanmasında kaynamış suyun önemi büyüktür. Tavaların dibinde yağın ısısının düşmesi ile kalıp kaldığını hatırlayın. Bu tavayı yıkamak için bize sıcak su gereklidir. ..
Sayfa 151Kitabı okudu
İki Savaş Arasında Ekonomik Zorluk
Plongeur'lerin işinin az çok gereksiz sayıldığını varsayalım. Bu durumda şu soruyla karşılaşıyoruz: Çalışmaya devam etmeleri neden isteniyor? Temel maddi gerekçenin ötesine geçip insanların geçinmek için bulaşık yıkaması düşüncesinin kime ne zevk verebileceğini tahmin etmeye çalışıyorum. Çünkü böyle düşüncelerden zevk alan kişilerin -rahat
Sayfa 139 - Can YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Ahmet'imi gördün mü?
Yırtık basmasının altından kolunu çıkararak, trenin gideceği yolun, İstanbul yolunun aksini gösteriyor: —Bu tarafa gitmişti, diyor. O tarafa? Aden'e mi, Medine'ye mi, Kanal'a mı, Sarıkamış'a mı, Bağdat'a mı? Ahmet'ini buz mu, kum mu, su mu, iskorpit yarası mı, tifüs biti mi yedi? Eğer hepsinden kurtulmuşsa, Ahmet'ini görsen, ona da soracaksın: Ahmet'imi gördün mü ? Hayır... Hiçbirimiz Ahmet'ini görmedik. Fakat Ahmet'in, her şeyi gördü. En âlâsından cehennemi gördü.
...ona bakarken öylesine büyük bir mutluluk duymuştu ki, bu anı ömrün boyunca hatırla adamım, diye düşünmüştü, çünkü şu anda yaşadığın şeyden daha önemli hiçbir şey yaşamayacaksın... SON
Sayfa 162 - Can YayınlarıKitabı okudu
Artık insanlara bakıp şöyle demekteyim: Bu iyi adamdır, şu kötü. İster Bulgar olsun, ister Rum, isterse Türk! Hepsi bir benim için. Şimdi iyi mi, kötü mü, yalnız ona bakıyorum.
Sayfa 257 - Can Sanat YayınlarıKitabı okuyor
Yakup Peygamber, Hz.Yusuf'u ve kardeşini bulup getirme­leri için oğullarını Mısır' a gönderirken onlara şöyle söylemiş­tir: " Allah'ın lütuf ve merhametinden ümidinizi kesmeyin, çün­kü Allah'ın rahmetinden ancak kafirler ümit keser" (Yusuf, 87) . Ayrıca Hicr Suresi'nin 56. Ayeti'nde geçen Hz. İbrahim'in şu sözleri de bu hakikate işaret eder; "İbrahim dedi ki: Rabbinin rahmetinden, sapkınlardan başka kim ümit keser?" Rabbimiz ayrıca bize şöyle emretmektedir: " Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin" (Zümer, 53). Namaz, oruç ve hac nasıl birer ilahi emirse, Allah'tan ümit kesmemek de öyle ilahi bir emirdir.
Reklam
Bu insanlar dünyada nasıl yaşamak lazımsa öyle yaşıyorlar, vazifelerini yapıyorlar, hayata bir şey ilave ediyorlardı. Ben neydim? Ruhum, bir ağaç kurdu gibi beni kemirmekten başka ne yapıyordu? Şu ağaçlar, onların dallarını ve eteklerini örten karlar, şu ahşap bina, şu gramafon , şu göl ve üzerindeki buz tabakası ve nihayet bu çeşit çeşit insanlar hayatın kendilerine verdiği bir işi yapmakla meşguldüler. Her hareketlerinin bir manası vardı, ilk bakışta göze görünmeyen bir manası. Ben ise dingilden fırlayarak, boşta yuvarlanan bir araba tekerleği gibi sallanıyor ve bu halimden kendime imtiyazlar çıkarmaya çalışıyordum. Muhakkak ki dünyanın en lüzumsuz adamıydım. Hayat beni kaybetmekle hiçbir şey ziyan etmeyecekti. Hiç kimsenin benden bir şey beklediği ve benim hiç kimseden bir şey beklediğim yoktu.
Sayfa 120
Deva bulmayacak mı kalbimdeki bu yara. Şu çileli gönlümde şimdi herşey kapkara.
Yaşam ölümle lekelenmişse ve ölüm yaşamı reddediyorsa, in­ sanın oluşunun bir anlamı var mıdır? Var oluşla ilgili dokunaklı olan şey de budur. Şeyler hayat içerisinde, hayata göre bir ereğe/sona sahiptir. Bu içkin bir erektir. Günümün, planlarımın bir anlamı vardır. Anlamı olmayan, bütündür. O zaman benim hayatım başkaları için bir şey ifade
Sayfa 25 - MonoKL Yay. 1. Baskı: Temmuz 2012Kitabı okuyor
İnsan öleceğini biliyor ama yine de buna inanmıyor. Ölüm er­ telenebilir mi? Bir yandan, bir gün ya da bir başka gün ölmek kaçınılmaz bir şey. İnsan, ölmeye yazgılı bir varlık, bu kaçınılmaz. Diğer yandan, şu ya da bugün ya da ölmek asla zorunlu değildir. Mantıksal olarak, asla zorunlu değil, ama uzun vadede asla ölmemek de saçma olurdu. Bütün
Sayfa 19 - MonoKL Yay. 1. Baskı: Temmuz 2012Kitabı okuyor
Reklam
Atomculuk fiziksel dünyanın gerçekliğini, çoklukçu bir teori aracılığuyla Elea mantığının kaçınılmaz etkilerinden kurtarmak için ortaya koyulan son ve en başarılı prişimdir. Bu düşüncenin rakiplerine göre Anaksagoras'in tohumlarının sonsuz bölü nebilirliği ve niteliksel farklılıkları, sorudan kaçınmak gibi görünüyordu ve onlar da çözümü daha
Orkide
Orkidenin anavatanı Himalayalar ve Uzakdoğu ülkeleriy­di. Ağaç gövdelerinde çıkarlar ve yere doğru eğilirlerdi çün­kü tropik yağmurlardan hiç hoşlanmazdı orkideler, bu yüz­den başlarını yere eğer ve suyun üstlerinden akıp gitmesini sağlarlardı. Evde de buna dikkat etmek gerekirdi işte. Orki­de ışık sever ama sudan nefret ederdi. Hele yeşil yaprakları­ nın iç tarafına gelecek birkaç damla su mantar oluşmasına yol açar ve bu da çiçeğin sonu demek olurdu. Bu yüzden orki­deyi birkaç haftada bir, olduğu gibi kaldırmalı ve leğene dol­durulmuş olan suya şöyle bir sokup çıkarmalıydı. Tabii yeşil yapraklan suya değdirmeyecek şekilde. Juan Perez çiçekçi kadının verdiği bilgileri dinlerken ken­dinden geçiyordu. Dünyada seksen binden fazla orkide çeşidi türetilmişti. Her orkidenin nerelerden ve nasıl çiçek açacağı bir yıl önceden planlanıyordu.
"Yine midesi bulanmaya başlıyordu Şermin'in. O, cenaze evinde konuşmaya bile utanırken bu insanlar; pilavı karabibersiz yese, ayranı tuzsuz içse ölecek miydi? Zaten Aysel teyzesi öldüğünden beri, yani yedi gündür bir bitmemişti şu yeme içme faslı. Gelen yemek getiriyor, oturan yemek yiyor, giden fazla yemeklerden evdekilere de götürüyordu. Herkes bu kadar acıkıyor muydu sahi ? Yoksa biri öldüğünde iştahlar mı açılıyordu?"
Sayfa 12 - Romanoku YayınlarıKitabı okuyor
TARİHTE İLK KADIN ŞAİR
Tarihteki her konu gibi kadın şairi de ilk olarak Sümer topraklarında buluyoruz. Bu şair bayan hem bir prenses, hem de önemli bir mabedin başrahibesi. O ilk Akad Kralı I. Sargon'un kızı (MÖ 2400). Sargon, kendinden hemen hemen 1000 yıl sonra onun ağzından yazılmış bir şiire göre, bir rahibenin çocuğuymuş. Bu şiir şöyle: Ben Agade'nin kralı büyük kral Sargon! Annem yüksek bir rahibe idi, babamı bilmiyorum. Yüksek rahibe annem beni gizlice doğurdu. Beni bir kamış sepete koydu, onu ziftle kapladı. Beni nehre bıraktı, dışarı çıkamayacaktım. Nehir beni sürükleyerek su çekici Akki'ye götürdü. Akki sudan çıkardı, kendi oğlu gibi büyüttü beni. Görüldüğü gibi, Sargon'un annesi rahibe olduğundan onu gizlice doğurup, Musa gibi sepet içinde suya bırakmış. Çünkü Sümerlilerde rahibeler tanrının karısı olarak kabul edildiğinden, onlardan doğanlar tanrının çocuğu sayılıyor ve onun yaşamasına izin verilmiyor. Bunun için annesi onu gizlice doğuruyor ve birisi alır düşüncesiyle suya bırakıyor. Sepeti bulan Akki adındaki sucu onu büyütmüş ve Kiş sarayına içkici başı olarak vermiş.
Sayfa 262 - Meryem gibi. Kur'an da Ali Imrân Suresi, ayet 35-37'de yazıldığına göre, Meryem'i annesi daha doğurmadan önce mabede adamış ve orada büyümüş. Orada gebe kalınca Tanrı'nın çocuğu olarak öldürülmesin diye gizlice doğurmuş İsa'yı. O da bu yüzden kendini Tanrı'nın oğlu olarak kabul etmiş.Kitabı okuyor
“Bu elementlerin fonksiyonlarını kaybetmeleri doğal ve gizemli dediğimiz iki şekilde meydana gelir. Doğal fonksiyon kaybı dört farklı ölüm biçimine neden olur. Eğer vücut bir yaralanma neticesinde kan kaybederse su elementi azalmış olur ve sonuç ölümdür. Eğer birinin boğazını sıkarsak ya da bir şekilde nefes almasına mani olursak bu durumda da onu hava elementinden mahrum etmiş oluruz. Kişi boğularak can verir. Eğer donarsa ateş elementinden mahrum kaldığı için ölür. Eğer vücudu bir şeye çarparak parçalanırsa da toprak elementi dağılmış olur. Bu durumda da ölüm kaçınılmazdır.
KORİDOR YAYINCILIK - 183Kitabı okuyor
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.