Modern insan neden bu kadar nevrotik? Çünkü modern insan, ömründe ilk kez insan olmaya başladı. İnsanlığın geçmişi, insanların geçmişi değil. Şimdiye değin insan, birey halinde değil, hep bir güruh halinde; kolektif topluluklar halinde var oldu. Şu anda ise birey doğuyor; dolayısıyla günümüz insanı nevrotik. Bu aslında iyiye alamet; insan bilinci
Sayfa 7 - Doğan YayıneviKitabı okuyor
İnsan çaresiz kaldığında ve artık bu duruma katlanamaz hale geldiğinde ortaya çıkan psişenin beslenmesiyle ilgili bir başka örnektir bu. Bu durumlarda umut veren bir şey sizi desteklemek için yoktan var olur ve sonra da sizi “Bu bir insan mıydı, yoksa hayalet mi” şaşkınlığı içinde bırakarak geceye karışır. Belki de kapınızın önünden geçerken çok ihtiyaç duyduğunuz bir şeyi getiren ani bir talih rüzgârıdır. Belki de bir soluklanma, baskının bir an gevşemesi, küçük bir dinlenme ve dinginlik ortamı kadar basit bir şeydir. Şu anda bir masaldan değil, gerçek hayattan söz ediyoruz. Her ne olursa olsun, bu an, tinin şu ya da bu şekilde bizi beslediği, bizi çekip çıkardığı, bize gizli geçitleri, saklanma yerlerini, kaçış yollarını gösterdiği bir andır. Ve üzgün olduğumuzda, kendimizi fırtınalı bir karanlıkta ya da karanlık bir dinginlik içinde hissettiğimizde gelen bu şey, bizi kanaldan geçirip sonraki adıma, dışlananın gücünü öğrenmek doğrultusundaki bir sonraki evreye iten şeydir.
Ayrıntı Yayınları
Reklam
Ki ben, Monna Rosa, bulurum seni İncir kuşlannın bakışlannda. Hayatla doldurur bu boş yelkeni O mâsum bakışlar... Su kenannda Ki ben, Monna Rosa, bulurum seni.
Sende kendimi bulmak için çok erken değil mi...
Ta ötede dönen bir tablonun yalnız bir kısmı şeklinde gözünün önünden akıp giden şu gezinenlerle, ağaçların arasında küme küme oturan bütün bu halkla onun ilgisi var mı ki gitsin de o kalabalığın içine atılsın? O bu dünyada herkesten uzak, herkese yabancı değil mi?
Sayfa 16 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
“Bazı adamlar vardır, o adamlar… öbür dünyayla o kadar meşguldürler ki bu dünyada yaşamayı hiç bilmezler, şu sokağa bak sonucunu görürsün .”
Zaten Marcus Aurelius'a göre güzel yaşamanın yolu, değeri gercekten değerli olana vermekten, değerden yoksun olana karşı da kayıtsız kalmaktan geçer. Şeylere değer biçmek elimizde olduğuna göre, diye devam eder Marcus, güzel yaşamak da elimizde- dir. Genel anlamda Marcus'a göre, pek çok acıdan, keder ve endişeden (şeylerin değerini doğru biçerek) doğru kanaatler edinmek suretiyle kaçınabilir, stoacıların ulaşmaya çalıştığı dinginliğe de bu sayede kavuşabiliriz.9 Marcus Aurelius, hedeflerimiz ve değer yargılarımızın yanı sıra karakterimiz üzerinde de tam kontrolümüz bulun- duğunu belirtir. Ona göre, erdeme ve dürüstlüğe erişmenin önündeki tek engel ancak yine kendimizdir. Örneğin, kötü niyet ve açgözlülüğün ruhumuza yerleşmesini önlemek bü- tünüyle elimizdedir. Güç anlayan biriysek âlim olmamız mümkün değildir ama samimiyet, haysiyet, çalışkanlık ve ağırbaşlılık gibi birçok nitelik geliştirmemizi önleyecek hiç- bir şey olmadığı gibi kibrimize gem vurmaya çabalamaktan, bedensel zevklerin ve acıların ötesine geçmekten, popülerliği saplantı haline getirmeyi bırakmaktan ve hiddetimizi kont- rol altında tutmaktan bizi alıkoyacak herhangi bir şey de yoktur. Tüm bunlara ilaveten, şikâyet etmeyi bırakmak, na- zik ve dürüst olmak, hitabında ve tavırlarında ılımlı olmak ve "kendini bilerek hareket etmek de yine elimizde olan şeylerdir. Marcus Aurelius, bu niteliklerin (karar vermemiz halinde) hemen şu an bizim niteliklerimiz olabileceğini ifade eder. ¹⁰
Reklam
1,000 öğeden 981 ile 990 arasındakiler gösteriliyor.