Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
...Mâlik ibni Dinar şöyle demiştir: "Siz, işlediğiniz günahlara rağmen, yağmur yağması için yaptığınız duânın kabul edilmesini bekliyorsunuz. Bense, bu hâlimize göre, başımıza taş ve tufan yağmasından korkuyorum." Çünkü vaktiyle bir kavim (Ad kavmi) de küfür ve günahlarına rağmen Kâbe'ye gidip yağmur istemişlerdir. Fakat, onların üzerine yağmur yerine taş ve tufan yağmıştır.
Ve fark etti ki geçmişi özlemiyordu. Özlem duyduğu yegane şey geçmişte ki salt huzurdu. Huzuru öylesine çok özlemişti ki şuan tüm ruhu buna aç yaşıyordu. Koşuşturup durduğu hayat onu bir çıkmaza sokmaya çalışırken hep direnmişti. Ama artık... artık koca okyanusta kulaç atmayı bırakmıştı. Üstelik huzurunda geleceği yoktu. Dinliyor ama konuşmuyor, yürüyor ama nereye gittiğini bilmiyordu. Adeta ışığı sönmüş bir yıldız gibi sönük ve soğuktu. Geceleri ıslak kaldırımlarda yürürken ona eşlik eden yağmur damlaları bile onun bu ruhsuz haline katlanamıyor, bir an önce şakaklarından kayıp soğuk kaldırımlarla buluşmak için can atıyorlardı. Melankolik ruhtan sonra ruhu şimdi öyle bir noktaya evrilmişti ki şuan değil konuşmak, susmakta acı veriyordu. Ve Simaycı gökyüzüne baktı. Karanlık geceye hakimdi... Saatler anıları anımsatıyordu. Ruhu daraldı. Yine tüm dünya ruhundaymış gibi hissetti. Sonra, sadece üç adım sonra yığılıverdi ıslak kaldırımlara. Kendine geldi. Rüyadan uyandı. Ne önemi var?
Reklam
Delirmeye son bir adım
Acının en son aşaması ağlamak değil gülmektir .Bir acıya en fazla gülebilirisn delirmene ramak kaladır gülmek yüzündeki kırışıklık girintisinde yaşlarınin akmasidir, akar yağmur misali ve sen rüzgarın soğukluğunu göz yaşlarını ıslaklığı ile hisedersin sanırım acının son radesidir bu soğukluk...
311 syf.
·
Puan vermedi
·
9 günde okudu
DOKUZ KEHANET Merhaba, Yakın zamanda tanıdığım ve okumaları konusunda takdir ettiğim bir kitap dostumun önerisi ile okuduğum ''Dokuz Kehanet '' kitabının incelenmesi için buralardayım. Farklı ve etkileyici bir eser daha geçti okuma serüvenimde. Eser; Peru yağmur ormanlarında bulunan elyazmalarında ortaya çıkan bu bilgilerden yola çıkarak hayatımızda hala meydana gelen olaylarla nasıl bağlantı kurabileceğimiz anlatılıyor... kurgu olarak çok sıradan olabilir lakin roman tarzında kaleme alınmış bir kişisel gelişim kitabı. İlginç ve üzerinde düşünmeye değer birçok bilgi yer alıyor. Yaşadığımız dünya ve gelecek arasında çoklu pencereler açarak yaşamınıza yön verebilir. Kendi iç dünyanızı sorgulatan ve son zamanlarda okuduğum, tavsiye edebileceğim ender kitaplardan. Mistizm, kuantum düşüncesiyle ilgilenenler için isabetli bir seçim olacaktır. İyi geceler, sevgiler selamlar...
Dokuz Kehanet
Dokuz KehanetJames Redfield · Altın Kitaplar · 2020333 okunma
çölleri geçmeye cesaretim kalmadı aldın elimden bulut adına, yağmur adına ne varsa
O, Küçük adam Büyük adam. Yazılmalıydı, çizilmeliydi. En güzel şiirlere konu edinilmeli, en güzel resimlere renk vermeliydi. Şairin oynadığı kelimeler olmalı, ressamın parmaklarına bulaşan boya olmalıydı. Gecenin soluğu olmalı, ayın ışığında ruhumu dansa kaldırmalıydı. Toprak kokardı, yağmur gibi gözyaşı. Saklanırdı göğün ardına, Acıyla kıvranırdı kelimelerin altında. Küçük adam, Büyük adam. Biliyorum bir anda gelen bir his o kalbini yaran.. Korkma istemiyorsan kalbine yaklaşmam Ama avuçlarımdaki ruhunu da yok sayamam. Hiç var olmamış gibi duygularım hayal ederim, yaşayamam. Tehlikeli sözler bunlar, duymamış gibi yap. Cesaretim korkularımın önüne geçtiği zaman; Bağlarım belki bu satırları uçurtmanın ucuna, Belki küflü bir kutuda, Saklarım sonsuzluğa. Ama olurda bir gün eline ulaşırlarsa, Beni anla. ̶0̶8.̶2̶3
Reklam
Yağmur
Vâreden'in adıyla insanlığa inen Nûr Bir gece yansıyınca kente Sibir Dağ'ından Toprağı kirlerinden arındırır bir Yağmur Kutlu bir zaferdir bu ebabil dudağından Rahmet vadilerinden boşanır ab-ı hayat En müstesna doğuşa hâmiledir kâinat
Bâki, biraz eksik söylemiş bu gazelinde.
"Âvâzeyi bu ‘âleme Dâvûd gibi sal Bâkî kalan bu kubbede bir hoş sadâ imiş." Gazelin bu bölümünde hoş sadâ yerine içten kahkaha olmalıydı. Sevdiklerinden duydukça mutluluk veren ve onları en güzel halleriyle hatırlatan içten kahkahalarıdır.
Şişhaneye Yağmur Yağıyordu
Şişhaneye Yağmur Yağıyordu
Salıncak koltuktan kalktı, odasına gitti, bir mürekkepli kalem aldı ve yazmağa başladı: "Matmazel, Bu sabah, semadan ince ince sepeliyen bir yağmur altında, kendimin diyebileceğim bir aile ocağından mahrum bir halde ikamet etmekte olduğum evin kapısı önünde tesadüfi bir görüngü olarak, size rasladım. Tekrar kendime geldiğim vakit, kucağında sizin için bir aile ocağı barındırıp barındırmadığını bilemediğim evinizin önünde bulunuyordum. Beni oralara kadar götüren, gözleriniz oldu: ikiz bir yıldız gibi kainatımın sisleri içinde ışıldıyan gözleriniz. Suçumu bağışlayınız Eugenia ve samimane, bu şirin isminizi ilaveme müsaade buyurunuz, kullandığım bu lirik edadan dolayı affınızı dilerim. Ben daimî namütenahi bir lirik durumda bulunuyorum. Daha ne söyliyeyim, bilemiyorum. Ama hayır, hayır, pek iyi biliyorum. Fakat söyliyeceklerim öyle çok, öyle hadsiz hesapsız ki, bunları, birbirimizle görüşüp konuşacağımız zamana bırakmayı tercih ediyorum. Çünkü şimdi her şeyden önce istediğim şey; görüşüp konuşmamız, mektuplaşıp tanışmamızdır. Sonra... sonrasını Tanrı ve kalblerimiz tâyin etsin. Dileklerimi kabul edecek misiniz, Eugenia, ey alelâde hayatımda ansızın beliren sevimli tecelli, dileklerimi is'af edecek misiniz? Hayatınızın sisleri arasında tekrar kaybolarak cevabınıza intizar ediyorum. Augusto Perez"
Yağmur, çamurlu bir elbise dikiyor şehre Sıkılıyoruz hepimiz bu çamurlu giysinin içinde
Reklam
Yağmurlar yağardı uzun uzun. Göğü senin saçlarında koklardım. Garip, örneğin güneşin doğuşunu senin yüzünde izlemek gibi garip alışkanlıklarım vardı. O zamanlar henüz çözülmemişti dünyanın bütün sırları. Bu kadar kolay değildi yadsımak. Sen kollarımda bir ırmak gibi akmayı benimsedin; hep öyle kalmayı. Bense, ırmakların denizlere, okyanuslara taşındığına inanırdım - hala da inanırım. Bilirsin, bir tek yağ­mur damlasında bile boğulmaktır benim tek ayrıcalığım.
Gece daha önce hiç olmadığı kadar karanlıktı ve güneşim, bir daha doğmamak üzere batmıştı bu Çünkü güneş bu gece bana ihanet etmişti.
Bu sensiz mahsur kaldığım kaçıncı yağmur bilmiyorum, Bu sensiz döktüğüm kaçıncı gözyaşı bilmiyorum, Bu sensiz seni düşündüğüm kaçıncı gün bilmiyorum, Bilmiyorum, saymadım, sayamadım... Seni tanımadan daha kaç günüm geçecek bilmiyorum, Seni bilmeden nasıl devam edeceğim bilmiyorum, Seninle aynı hayali yaşamak için kaç gözyaşı daha... Bilmiyorum, sayabilecek miyim..? "..."
Gece daha önce hiç olmadığı kadar karanlıktı ve güneşim, bir daha doğmamak üzere batmıştı bu gece. Çünkü güneş bu gece bana ihanet etmişti.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.