İbni Mes'ûd(r.a.)'den rivayet edildiğine göre Resûlullah şöyle buyurmuştur: "(Dini işlerde) aşırı gidenler helak oldular." buyurdu ve bunu üç defa tekrar etti.(Müslim) Ebû Hureyre(r.a.)'den rivayet edildiğine göre Nebî (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Muhakkak ki bu din kolaydır. Bir kimse din hususunda kendini zorlarsa din ona galebe çalar. Dolayısıyla doğruya yönelin, ifrat ve tefrite kaçmadan orta yolu tutun. O zaman sizlere müjdeler olsun. Sabah, akşam ve gecenin bir kısmından istifade edin." (Buhari)
Yumuşaklık, kolaylık ve hoşgörü ile kalpler fethedilir ve insanlar Hakk'a davet edilir. Şiddet, kaba kuvvet, ayıplamak ve bağırmak ve azarlamakla değil. Bu konuda şu hadis her şeye ışık tutmaktadır: "Kolaylaştınnız, zorlaştırmayınız. Müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz." (Buhari, Müslim).
Reklam
6.cilt
1395.Abdullah İbni Amr İbni Âs radıyallâhu anhümâ şöyle dedi: Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellemi şöyle buyururken işittim: "Allah Teâlâ ilmi insanların hâfızalarından silip unutturmak suretiyle değil, fakat âlimleri öldürüp ortadan kaldırmak suretiyle alır. Neticede ortada hiçbir âlim bırakmaz. İnsanlar bir kısım cahilleri kendilerine
Resûlullah (S.A.V.) şöyle buyurmaktadır: "Allah, mü'min kuluna karşı, şefkatli bir annenin yavrusuna karşı olan şefkatinden çok daha merhametlidir." (Buhari ve Müslim)
Akrabalarınıza bir selamla dahi olsa iyilik edeniz.
Şuurlu Müslüman aileler, Efendimiz'in (s.a.s): "Asıl iyilik Seninle ilişkisini kesmiş akrabaya yapılan iyiliktir." (Buhari) hadisi gereği kendileriyle bağlarını koparmış akrabalarına karşı da iyilikte bulunmaya gayret ederler. Bir adam: "Ya Rasulallah! Benim akrabalarım var. Ben kendilerini ziyaret ediyorum, onlar bana gelip gitmiyorlar. Ben onlara iyilik ediyorum, onlar bana kötülük ediyorlar. Ben onlara anlayışlı davranıyorum, onlarsa bana kaba davranıyorlar." dedi. Efendimiz (s.a.s): "Eğer dediğin gibi isen, onlara sıcak kül yutturmuş oluyorsun. Sen böyle davrandıkça, Allah'ın yardımı seninledir." (Müslim) hadisi gereği, akrabaların- dan sürekli kötülük görseler dahi onlarla bağlarını kopar- mazlar. Ancak akrabaları yoğun bir şuursuzluk virüsü, ciddi, bulaşıcı ve tedavi edilmesi güç bir ahlaksızlık mikrobu taşıyorlar- sa bu hastalıkların kendi ailelerine, eşlerine ve çocuklarına da bulaşmaması için onlarla ilişkilerine de muhakkak bir düzenleme getirirler. Bağları tamamen koparmadan "Akrabalarınıza bir selamla dahi olsa iyilik edeniz." hadisi gereği hiç olmazsa selam alıp verecek düzeyde ilişkilerini devam ettirirler.
Sayfa 130
Peygamber Efendimiz buyurmuştur ki
Bir hurma yarısıyla bile olsa cehennem ateşinden korunun, onu da bulamazsanız tatlı ve güzel bir söz ile. ( Buhari ile Müslim , Adiyy b. Hatem'den)
Reklam
6.cilt
1384.Ebû Hureyre radıyallâhu anh'den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Kim ilim tahsil etmek için bir yola girerse, Allah o kişiye cennetin yolunu kolaylaştırır." Müslim, Zikr 39. Ayrıca bk. Buhârî, İlim 10; Ebû Dâvûd, İlim 1; Tirmizî, Kur'an 10, İlim 19; İbni Mâce, Mukaddime 17.
6.cilt
1382. Sehl İbni Sa'd radıyallâhu anh'den rivayet edildiğine göre, Nebî sallallâhu aleyhi ve sellem Ali radıyallâhu anh'a şöyle dedi: "Allah'a yemin ederim ki, Cenâb-ı Hakk'ın senin aracılığınla bir tek kişiyi hidayete kavuşturması, senin, en kıymetli dünya nimeti olan kırmızı develere sahip olmandan daha hayırlıdır." Buhârî, Fezâilü'l-ashâb 9, Meğâzî 38; Müslim, Fezâilü's-sahâbe 34. ... Bir tek insanın hidayetine, doğru yolu bulmasına vesile olmak, dünya nimetlerinin en kıymetlisine, hatta tamamına sahip olmaktan daha faziletlidir. 
6.cilt
1380.Abdullah İbni Mes'ûd radıyallâhu anh'den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Yalnız şu iki kimseye gıbta edilir: Allah'ın kendisine ihsan ettiği malı hak yolunda harcayıp tüketen kimse; Allah'ın kendisine verdiği ilimle yerli yerince hükmeden ve onu başkalarına da öğreten kimse." Buhârî, İlim 15, Zekât 5, Ahkâm 3, İ'tisâm 13, Tevhîd 45; Müslim, Müsâfirîn 268. Ayrıca bk. Tirmizî, Birr 24; İbni Mâce, Zühd 2. Açıklamalar Hadisimizde geçen “hased” sözü gıpta anlamına geldiği için böyle tercüme ettik. Bu hadis daha önce 545, 572, 573 ve 999 numaralarla geçmiş ve oralarda yeterli açıklamalar yapılmıştı. İlimle olan ilgisi sebebiyle burada bir kere daha getirilmiştir. Çünkü hadiste geçen “hikmet” i âlimlerimiz Kur’an ve Sünnet olarak anlamışlar ve bunların ilmine sahip olmak şeklinde yorumlamışlardır. Zira herkesin bilmesi ve öğrenmesi farz olan bilgiler vardır. Bunlar, öncelikle Kur’an ve Sünnet’ten elde edilen ve mutlaka bilinmesi gereken temel ilmihal bilgileridir. Her Müslüman ferdin bu iki temel kaynağın bütün bilgilerine sahip olması mümkün değildir. Ümmetin âlimleri bu bilgileri öğrenir, hayatlarına uygular ve başkalarına da öğretirler. Bildiklerini hayatlarına uygulamayanlar, onların doğruluğuna başkalarını inandıramaz ve etkili olamazlar. Bilgisini kendine saklayan ve başka insanlara öğretmeyenler ise Allah katında sorumlu olurlar.
Ebü’l-Abbâs Abdullah İbn Abbâs İbn Abdülmuttalib radıyallahü anhümâ’dan nakledildiğine göre, Resûlüllah sallallahu aleyhi ve sellem Allah Teâlâ’dan rivayet ettiği bir hadiste şöyle buyurdu: “Allah Teâlâ iyilik ve kötülükleri takdir edip yazdıktan sonra bunların iyi ve kötü oluşunu şöyle açıkladı: Kim bir iyilik yapmak ister de yapamazsa, Cenâb-ı Hak bunu yapılmış mükemmel bir iyilik olarak kaydeder. Şayet bir kimse iyilik yapmak ister sonra da onu yaparsa, Cenâb-ı Hak o iyiliği on mislinden başlayıp yedi yüz misliyle, hatta kat kat fazlasıyla yazar. Kim bir kötülük yapmak ister de vazgeçerse, Cenâb-ı Hak bunu mükemmel bir iyilik olarak kaydeder. Şayet insan bir kötülük yapmak ister sonra da onu yaparsa, Cenâb-ı Hak o fenalığı sadece bir günah olarak yazar.” |Buhârî, Rikâk 31; Müslim, Îmân 207, 259. Ayrıca bk. Buhârî, Tevhîd 35; Tirmizî, Tefsîru sûre (6),10
Erkam YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
6.cilt
1379. Muâviye radıyallâhu anh'den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Allah, hakkında hayır dilediği kimseye din hususunda büyük bir anlayış verir." Buhârî, İlim 10, Humus 7, İ'tisâm 10; Müslim, İmâre 175, Zekât 98, 100. Ayrıca bk. Tirmizî, İlim 4; İbni Mâce, Mukaddime 17. ... Din ilimleri başta olmak üzere, bütün ilim ve bilgi dallarında anlayış sahibi olanlar daha başarılı ve öncü vasfı taşıyan kimseler olurlar. İnsana bu anlayışı bahşeden Allah'tır. Hadisin devamında açıkça görüldüğü gibi, Resûl-i Ekrem Efendimizin kendisine vahyolunan Kur'an'ı hiçbir ayırım yapmaksızın herkese tebliğ etti. Birilerine öğretip de başkalarından saklayıp gizlemedi. Herkes aynı bilgilere ve aynı tebliğe muhatap olduğu halde, onların içinden bazısı daha ileri seviyede anlayış ve kavrayış sahibi oldu ve toplumda seçkin bir mevkide bulunmaya hak kazandılar.Ashâb-ı kirâmın hepsi ilim ve anlayış açısından aynı seviyede değillerdi. Onlardan bir kısmı âyet ve hadislerin sadece görünen zâhirî mânalarını anlarken, bir kısmı da onların incelik ve derinliklerine nüfuz ederlerdi. Ashâbın durumu böyle olunca ümmetin diğer fertlerinin derecelerinin farklı olacağı öncelikle kabul edilir. İşte insanlara hak ve hakikati gösteren ve onları eğitip öğreten âlimler, bir toplum içinde Allah'ın kendileri hakkında hayır murad ettiği en üstün ve örnek kişilerdir. Çünkü onlar Allah'ın yeryüzündeki elçileri olan peygamberlerin Cenâb-ı Hak katından getirdikleri ilâhî gerçekleri insanlara öğretmeye devam eden "peygamber vârisleri"dir.
6.cilt
1370. Ebû Hureyre radıyallâhu anh şöyle dedi: Bir adam alacağını istemek üzere Nebî sallallâhu aleyhi ve sellem'e geldi ve Peygamberimiz'e karşı ağır bir ifade kullandı. Bunun üzerine ashâb ona haddini bildirmek istediler. Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: – "Onu bırakınız. Çünkü alacaklı olanın söz söylemeye hakkı vardır" buyurdu. Sonra da: – "Onun devesiyle aynı yaşta olan bir deve veriniz" diye emretti. Sahâbîler: – Yâ Resûlallah! Ancak onun devesinden daha iyi olan yaşlısını bulabiliyoruz, dediler. Peygamber Efendimiz: – "O halde onu veriniz; şüphesiz ki sizin hayırlınız borcunu en güzel şekilde ödeyendir" buyurdu. Buhârî, İstikrâz 4, Vekâlet 6, Hibe 23; Müslim, Müsâkât 120. Ayrıca bk. Tirmizî, Büyû‘ 75; Nesâî, Büyû‘ 64 ... İhtiyaç halinde borçlanmak bütün İslâm âlimlerine göre câizdir. Fakat ihtiyacı yokken borçlanmak câiz görülmemiştir. ... Bir malı ödünç alan kimse, cins, tartı veya ölçü itibariyle aldığından daha iyisini alacaklıya verebilir. Bu bir iyilikten ve hayırdan ibarettir. Ancak iki tarafın da başlangıçta böyle bir fazlalığı ve daha iyisini alıp vermeyi şart koşmamış olmaları gerekir. Böyle bir şart koşulursa o fâiz sayılır. Hadîs-i şerîfte görüldüğü gibi Peygamber Efendimiz'in alacaklısına verdiği daha iyi deve böyle bir şarta bağlı değildi.
Kadın dört sebepten biri için alınır: Malı,soyu , güzelliği ve dindarlığı.Sen dindar olanı seç .Aksi hâlde sıkıntıya düşersin . (Buhari Nikah 15 Müslim Radâ 53)
Rasulullah ﷺ buyurdu ki:”Sizden herhangi bir kimse bir gecede Kur’än’nın üçte birini okumaktan aciz midir?” Ashabı Kiram (Radıyallâhu Anhüm): “ Kur’än’ın üçte birini nasıl okuyayabilir(iz)” diye sordular. Rasulullah ﷺ şöyle buyurdu:” Kul hüvallahü Ehad üçte birine denktir.”(Buhäri, Fedäilü’l - Kur’än, 13; Müslim, Müsäfirin 259; Tirmizi)
Sayfa 398 - Yasin Yayınevi
"Sabretmeye gayret edene,Allah sabır ihsân eder.Hiç kimseye sabırdan daha hayırlı ve geniş bir nimet verilmedi"(Buharı,Zekat,50,Rikak,20;Müslim,Zekat,124)
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.