Ulu Tanrım, akıl ermez sırrına,
Bin bir ismi hakta pinhan edersin
İçirirsin sabrın peymanesini
Hikmetini sonra ayân edersin.
Aşk olursun, gönlümüzü yakarsın,
Leyla olur, karşımıza çıkarsın,
Rakip olur canımızı sıkarsın,
Vuslatını bize hicran edersin.
Görünürsün her veli de deli de,
Mustafa da, Avram'da Pandeli'de,
Bir maymuncuk gibi her bir kilide
Hem uyarsın hem de bühtan edersin.
Neşve olur, gizlenirsin şarapta,
Helal, haram yazılırsın kitapta,
Sevdalarla şu inleyen rebapta ,
Şensin, âşıkların nalan edersin.
Serserinim, düştüm aşkınla meye,
Nasıl girdin bağrımdaki şu neye?
Hem seversin beni Neyzen'im deye,
Hem de sarhoş diye destan edersin!
"Ey iman edenler! Zannın çoğundan kaçının. Zira zannın bir kısmı günahtır."
Hucurât sûresi(49), 12.
İsm, cezalandırılması gereken günah demektir. Zan ise, ihtimal üzerine hüküm vermektir. Binaenaleyh zanna dayalı hükümlerin doğruluğu da zannîdir, asla kesin değildir. Başkasının hakkının söz konusu olduğu yerlerde verilmiş yanlış hükümler neticede iftira ve bühtan olarak büyük bir vebal sebebidir. Zannın kaynağı özellikle eğer kişinin nefsi ise hata ve vebal daha da büyür. Bu sebeple ihtiyat ve tedbir, zannın çoğundan ya da çoğu zandan kaçınmayı gerektirir.
Nuh'un gemisine bühtan edenler
Yelken açıp yel kadrini ne bilir
O Süleyman kuş dilini bilirdi
Her Süleyman dil kadrini ne bilir
Arap atlarında olur fırkalar
Kimi sarhoş yürür kimi ırgalar
Zibilliğe inip konan kargalar
Has bahçede gül kadrini ne bilir
Dünya benim diye zenginlik satan
Helâl ekmeğine haramlar katan
Sonradan sonraya beğliye yeten
Zalim olur il kadrini ne bilir
Karac'oğlan der ki belim büküldü
Ağzımın içinde dişim döküldü
Nuh Nebi'nin haddesinden çekildi
Saz çalmayan tel kadrini ne bilir
Boşver kalbim, "Ihlamurlar çiçek açtığı zaman" dediğinde şair, ıhlamurların aslında çiçek açmadığını bile bühtan edenler oldu. Oysa o çiçek "Bahar"da açar muhakkak..
Değil Mi?
-
Ulu Tanrım, akıl ermez sırrına,
Bin bir ismi hakta pinhan edersin.
İçirirsin sabrın peymanesini,
Hikmetini sonra ayân edersin.
Gizlenirsin bir nüvenin içinde,