Yine bir şiir kitabı incelemesi ile karşınızdayım.
Cümlelerimi yazmadan önce şairin, şiir hakkında şu dizesini kesit olarak yazacağım;
...
“Mutluluk şiire yakışmaz,
bazen okunan şiirin altını
tuttuğun kalem değil,
gözyaşın çizer.”
...
Öncelikle hepimizin bildiği ama unuttuğu şiir türlerinden bahsetmek istiyorum bu inceleme de;
•Lirik Şiir:
Charles Bukowski der ki
"Sabah seni kimse uyandırmadığında, ya da beklemediğinde akşam eve gelişini ve canının istediği her şeyi yaptıgında, bunun adına özgürlük mü dersin yalnızlık mı?"
Sıradan bir insan değilim ben anla! Bazen öfkelenirim. Bazen farklı bir alemde yaşarım ve boş şeyleri konuşmaya zamanım yoktur.
Bazen korkarım! Birisi bana sorduğunda; neyden korkarsın diye, yüzeysel bir cevap veririm. Bazen karanlıktan korkarım derim, bazen derim ki örümcek. Bazen derim ki iğneden korkarım. Hatta belki köpekten kediden korkarım. Ama, derinlerdeki korkularımı saklarım. Çünkü belki de en büyük korkum, beni gerçek halimle görmendir.
Çünkü bazen tam bir serseri gibiyimdir, bazen ise çok ciddi ve dikkatli. Bazen çok derinimdir, bazen ise çok yüzeysel. Bazen çok hassasımdır, bazen ise katı kalpli bir insanım. Sanki paradokslar koleksiyonuyum.
Bazen paradoksların içinde buluruz yaşamın hakikatini ve bir türlü dengede kalabileceğimize inanmayız.
instagram.com/reel/C3TFlAzL4d...
“Hayat bisiklete binmek gibidir. Dengede kalmak için, hareket etmeye devam etmen gerekir.” Albert Einstein, Bilim İnsanı
“Bisiklet turu dediğin, mutsuzluktan kalkan bir uçuştur.” James E. Starrs, Bilim İnsanı
“Bir bisiklet alın. Kesinlikle pişman olmazsınız, şayet yaşarsanız.” Mark Twain, Yazar
“Keyifsiz olduğunda, günün karanlık göründüğünde,
Bukowski der ki: İnsanlar kandırılmak istiyor. Gerçeklikten, yaşamaktan korkuyorlar çünkü. Bu yüzden hep televizyon, izleyip fal baktırıyorlar. Onlara yalan söylerseniz sizi severler, en çok sizi severler. Gerçekleri hatırlatırsanız sizden uzaklaşırlar, bazen nefret bile ederler.
Toplumsal düzen içerisinde böylelikle özgünlüğünü yitirmiş, kendi olmaktan uzaklaşmış, verileni kabule hazır, davranışları, talepleri öngörülebilir, hatta oluşturulabilir hale gelmiş bu ufalanmış insana yönelik eleştiri ve dokundurmaları, onun yapıtlarında bazen açık açık bazen de başka konulardaki görüşleriyle içiçe bulmak mümkündür. Örneğin bir yerde şöyle der bu konuda:
"Bozgun sonrasında güç toplamak kadar öğretici bir şey daha olamaz. Ama çoğu insan korkularına yenilir. Başarısızlıktan o denli korkarlar ki başarısız olurlar. Fazlası ile koşullandırılmışlardır, birinin onlara ne yapması gerektiğini söylemesine alışıktırlar. Aile ile başlar, okul ve iş hayatında sürer."
Charles Bukowski'ye göre çirkin olmak şanstır. Der ki; "Güzellik" bir şey değil, uçar. Çirkin olduğun için talihlisin. Biri sana ilgi gösterirse, başka bir nedeni olduğunu biliyorsun.
Bukowski der ki: İnsanlar kandırılmak istiyor. Gerçeklikten, yaşamaktan korkuyorlar çünkü. Bu yüzden hep televizyon, izleyip fal baktırıyorlar. Onlara yalan söylerseniz sizi severler, en çok sizi severler. Gerçekleri hatırlatırsanız sizden uzaklaşırlar, bazen nefret bile ederler.
en bağlayıcı emek
kutsanmış bir bayrak altında
iki yakanı bir araya getirmeye
çalışmaktır.
başkalarıyla
niyet benzerliği
aptalı
kaşiften ayırır.bunu herhangi bir
bilardo salonunda,
hipodromda,
barda, üniversitede
ya da kodeste öğrenebilirsin.insanklar yağmurdan kaçar
ama su dolu küvetlerde
otururlar.milyonlarca insanın
hidrojen bombasından korkması
epey kasvetli
ancak
zaten yaşamıyorlar ki.yine de para kazanmaya
kadın kapmaya
mantıklı davranmaya çalışmayı
bırakmıyorlar.ve sonunda Büyük Barmen
olanca beyazlığı ve saflığı
gücü kuvveti ve gizemiyle öne eğilip
yeterince içtin, der,
tam da keyif almaya başladığında.
İlksöz: Amerika fırsatlar ülkesidir, iyi de kime...
Göçmenler için bir hayale tutunup, inandırılıp, o hayalin hiçbir zaman gerçekleşmeyeceği bir hayattır yaşam. O hayalden uzaklaştıkça o hayale daha çok inanırlar, kendileri ulaşamayacaklarını anladıklarında çocuklarını o hayal için yetiştirir dururlar. Bu böyle bir kısır döngü. Bu döngüden