Kocakarı ile Ömer
Üstad-ı necibim Ali Ekrem Bey'e Yok ya Abbas'ı bilmeyen, kimdi?.. O sahabiyi dinleyin, şimdi: "Bir karanlık geceydi pek de ayaz..
Esirlerin salıverilmesinden sonra Tiflis'te çıkan Kafkas adlı ga­zetede, avulda geçirdikleri esaret günlerinin hikayesi yayınlan­dı. Gazetenin yazdığına göre "ilk akşam, tanışmayla geçti." Bu denli dehşet verici bir akşamı, sosyal kaynaşma çağrışımı yapan bir ifadeyle tarif etmeleri ilginç. Fakat Şamil, daha ilk günden esirlere
Reklam
Hukukçu tehlikeli olabilecek biridir. Bilirkişi raporu yazar, iddianame sunar, karar verir, savunur; ne yazık ki derse de girer bu arada. Yani insanların geleceğini biçimlendirir. Ve bu oyunu sayısız örnekte görülebileceği gibi, acınacak kadar dar bir sahada oynayabilir; hiç ufku olmayacak ya da bulutların hiç farkına varmayacak kadar kör ve cahil olabilir.
Bugün Halepçe katliamının yıldönümü 16 Mart 1988 Elma kokusuyla bahara başladı ölüm. Kalbinden vurdular Halepçe’yi bugün. (16 Mart 1988) Baharı beklerken, kış geri döndü. Halepçe’ye Cemre değil, ölüm düştü. Gün sessiz, mevsim vefasız... Kara bulutların getirdiği haber ölüm sessizliği... Gökyüzünü sis kapladı, duman kapladı. Güle beyaz ölüm
Şimdi yeni iş, uzun mesai saatleri, yorgunluklar. Bütün bunlar kafamda, biraz buruk, Balıkpazarı'ndan geçip Galatasaray'a çıktım. Baktım, karşıda kadınlar oturmuş. Üstlerinden, beyaz bulutların arasından martılar uçuyor, okulun yüksek demir parmaklıklarına sinirlice konup kalkıyor. Simitçi arabasını borulu heykelin yanına çekmiş. Köşelerde polisler. Kayıplarını arıyorlarmış. Çocukları, eşleri, yakınları. Dediklerine göre devlet kaybetmiş. Ya da kaybedeni bulmamış. Önümden, gözünü karşıdaki kadınlardan ayırmayan beş altı yaşlarındaki kız çocuğunu elinden çeke çeke götüren hırçın yüzlü bir kadın geçti postaneye doğru. Benim hiç vuku bulmamış, kayıtlara geçmemiş kadim kaybımı anımsadım o çocuğun inadında. Bir yandan da Taylan'dan bu yana kaybedilmiş o güzel bakışlı insanlar geldi aklıma. Nevra Hanım, iş, biraz daha beklesin dedim. Gittim beyaz yaşmaklı, güllü dallı pazen entarili birinin yanına oturdum. Esmer, yumuşak derisi buruşmuş elini tuttum. Öyle biraz kaldım. Gözlerini aradım. Uzaklardan geldi gözler, kısaca, serin baktı, bakışlık. Öbür elindeki çerçeveli fotoğrafı işaret etti. Anladığımı anlayıp, elimi sıktı. Nevra Hanım geç gitmeme kızdıysa da belli etmedi.
Sayfa 84 - "Ayapera " Havalar Yine IsınacakKitabı okudu
Onlara bulutların çocukları deniyor, çünkü ezelden beri yağmuru takip ediyorlar.
Reklam
Geri111
119 öğeden 111 ile 119 arasındakiler gösteriliyor.