Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Burada olmak gerçekten çok güzel. Ama daha güzeli ise senin yanında olmak..."
Sayfa 144
Tanrı'nın önbilgisi, determinizm ve insanın özgürlüğü/zorunluluğun kabulü gibi sorunlar, sözünü etiğiz ontoloji çerçevesinde bir problem olmayıp, doğal bir sonuçtur. Belki de bu problemlerin metafiziksel teolojiden ziyade, vahiy eksenli bir teoloji çerçevesin-de tartışılması daha farklı ufuklar açabilir. Bu nedenle, akıl dini ve vahiy dini şeklindeki bir ayrımı kesin çizgileriyle ayırmak isabetli olmasa da, bir nokta gelmekte ki, bu ayrımı dayatmaktadır. Çünkü vahiy dini, aklı inkâr etmemekle birlikte, aklı aşmaktadır. Ne var ki. burada ifade edilen Tanrı'nın aklı aşması, metafiziksel teolojide oldu- ğu gibi bir aşkınlık ya da içkinlik değildir. Metafiziksel teolojide duyulur ve düşünülür dünya ayrımında insan ve Tanrı arasındaki yegâne bağ teorik akıl sayesiyledir. Bu nedenle de, ayrımla birlikte ontolojik monizm kaçınılmazdır. Hatırlanacağı gibi, Tanrı kanıtlarını bu düşünce beslemekteydi. Aynı şekilde Tanrı'nın her şeyi bilmesi, zaman-dışı önbilgisi gibi problemler de insan ve Tanrı arasındaki bağlantıyı temin eden teorik akıldan güç almaktadır. Başka türlü söylersek, ontolojik monizmden beslenmektedir.
Reklam
Hemen ileride sizi beklemekte olan yaşlılık korkunçtur, hiçbir şeyi geri vermez! Mezar bile ondan daha merhametli, daha lütufkârdır, "Burada bir insan gömülüdür!" diye yazar çünkü mezarın üzerinde; ama yaşlılığın insanlıktan çıkmış soğuk, duygusuz çizgilerinde okunacak hiçbir şey yoktur.
Sayfa 125 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Şefkat artık burada bitmeliydi, toprak onu almalı ve saklamalıydı. Ne güzel bir istirahattı bu! Duyacağı tek ses ot saplarını ezen kuşların hafif ayaklan olacaktı. Ba­şının üstünde kimse yürümeyecek, rahatsız edilmeden yıllarca evinde kalacaktı. Bu günlük güneşlik bir ölüm, kırların dinginliğinde sonsuz bir uykuydu.
Tanrı'nın yaratması zaman dışı zaman-dışı bilgi problemi gerçekte sahte bir problemdir. Zira ister Tanrısal zihindeki idealardan isterse de numen dünyasından bahsedelim, sonuçta Tanrı'nın bilgisi ve yaratması açık bir şekilde belli ki zaman dışıdır. Daha sonra, zaman-dışında yaratma ile dünyadaki yeni oluşumlardan Tanrı'nın değişip değişmeyeceğini tartışma esaslı bir mesele değildir. Kant'ın aşkın veya rasyonel teolojiye deizm demesinin nedeni de burada aranmalıdır. Bir yandan, Tanrı'yı, rasyonel birilke olarak yaratmayı gerçekleştiren bir varlık olarak konumlayıp, öte yandan da 'şimdi'de olanlardan onun ne kadar etkilenip etkilenmediğini sorgulama, deizm kavramıyla çelişmektedir.
Acım acıya yamalı, mutlu muyum mutsuz mu, bilmiyorum, hangi günün lanetiyim ben?
Reklam
Tarkovski Truman Show filmini nasıl çekerdi?
İdeal bir film çalışmasını şöyle canlandırıyorum gözümde: Sanatçı, elindeki milyonlarca metre film üzerine... örneğin bir insanın doğumundan ölümüne dek her ânı, her günü, her yılı kaydeder. Montaj sonrası elde iki bin beş yüz metre kadar bir film kalır: Bu, gösterimi bir buçuk saat sürecek bir film demektir (çekilen bu milyonlarca metrelik ham filmin değişik yönetmenlerin eline geçtiğini ve her yönetmenin kendi filmini yaptığını düşünün! Bir- birinden ne farklı filmler ortaya çıkardı kim bilir!) Evet, gerçeklikte hiçbir zaman böyle milyonlarca metre filme sahip olunmaz, ama yine de bu ideal' çalışma koşulu bir ham hayal değildir, ona doğru atılmak gerekir. ... Belli bir kahramanı dur durak bilmeksizin izlemek değil burada sözünü ettiğim. Bir insanın davranışlarındaki mantık, beyazperdede (doğrudan onunla ilgisi yok- muş gibi görünen) bambaşka olguların, olayların mantığıyla yer değiştirebilir olması ve aynı zamanda başta seçilen kişinin, yönet- menin olayı değerlendirişi öyle gerektiriyorsa, yerini bambaşka bir şeye bırakarak perdeden tümüyle kaybolabilmesi. Örneğin, kahraman diye nitelenebilecek bir kişiliğin yer almadığı ve insanın hayata bakışıyla ilgili her şeyin, yalnızca rakursiyle anlatıldığı bir film. *) Rakursi (Fr. Raccourcir) - Derinlik, biçim ve orantı bakımından yeni bir gerçeklik izle- nimi yaratmak için ani ve hızlı perspektif değişiklikleriyle çekim yapılması, kısaltım. (ç.n.)
" Gerçek tehlike insanların hayatlarını kaybediyor olmaları, tam şu anda. Nereye bakarsan bak, bir sürü insan ölüyor. Görmüyor musun? Burada olma fırsatını kaçırıyorlar. Var olma fırsatını. Bu en berbat kayıp. Çünkü asıl trajedi Filipo, ki bu zaten bildiğin bir şey, hayattayken ölmek . Kaderin sana sunduğu yol haritasının farkına varmamak. "
Sayfa 172 - Epsilon yayıneviKitabı okuyor
Reklam
*** Arzu uyanır ve burada da hep olduğu gibi olur, yani insan düş gördüğünü ancak uyandığı an fark eder, düş biter. ***
Sayfa 136 - Alfa yayınları, 2020, 1.baskıKitabı okuyor
"Kim olduğunu biliyorum. Artık biliyorum. " Geceleyin diğer kadın mahkumlarla hücrenin zemininde yatarken iri iri açılmış gözlerini tavana dikmişti, ama ağzı hâlâ sımsıkı kapalıydı. Yine kadınlardan biri onun fısıldadığını duydu: "Kim olduğunu biliyorum. " Kadın merakla sordu: "Peki kimmiş?" Ve Zakeya yanıt verdi: "Allah, evladım biliyorum." - "Peki şimdi nerede ? diye içini çekti yanındaki. Eğer burada olsaydı , biz kadınlara acıması için ona yakarabilirdik." "Orada ötede kaldı, evladım. Onu oraya Nil kıyısına gömdüm."
Her insan yaşamının iki yüzü vardır: Bunlardan biri, insanın çıkarlarının soyutluğu oranında davranışlarında özgür kaldığı bireysel yaşamıdır; öbürü de maddi çıkarların söz konusu olduğu sürü yaşamıdır ki, burada insanoğlu ona dayatılan yasalara ister istemez boyun eğmek zorundadır
Sayfa 11 - YordamKitabı okudu
“Burada kaç kitap var?” diye sordum. “Doğrusunu söylemek gerekirse artık saymıyorum ama herhalde on sekiz bin civarı. Kendimi bildim bileli birbiri ardına kitap satın alıp duruyorum. İnşa edilen bir kütüphane, yaratılan bir hayat demektir; yığılmış kitaplar toplamı değildir asla.”
Sayfa 38 - Jaguar Kitap
Hayalimizdeki yer ;)
beni eğimli camları sokağa bakan geniş bir salona buyur etti. Yüzüme yayılan şaşkınlık ifadesini seyretti gururlu bir şekilde. Duvarlar yerden tavana kadar uzanan, içi kitap dolu cam vitrinlerle kaplıydı. Sadece bu salonda da değil üstelik, yanındakinde de öyle. Bana tüm daireyi gezdirdi, her bir odada, cilt cilt kitap dolu, benzer vitrinler vardı, koridorda içlerinde dev sözlükler olan dönen raflar bulunuyordu, dolaplar plaklarla dolup taşıyordu. Banyoda, tuvalette, mutfakta, arkadaki odalarda, her yerde kitaplar vardı. Burada yaşamıyordur herhalde, diye düşündüm ve salonda, bir müzik setinin karşısındaki koltuklara oturduğumuzda tam da bunu açıkladı: “Üst katta oturuyorum ” dedi.
Sayfa 37 - Jaguar Kitap
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.