Hangi Osmanlı şehzadesi imparatorluk başkentini, hazine ve arşivlerini ele geçir­mekte ve yeniçerilerin, ulema, bürokrasi ve saray görevlilerinin desteğini kazan­makta başarı gösterirse, yasal sultan olurdu. Gerçekte, tahta geçişte temel etmen, 1421'den sonra yeniçerilerin desteği olmuştur. Taht için yapılan ölümcül kardeş kavgalarının sonucu, Tanrısal bir buyruk olarak görülürdü.
Sayfa 63 - PdfKitabı okuyor
Vicdan öldü..
İlahi irade yok sayılınca, Darwin'in "Güçlü olan zayıfı yok eder"; Makyavel'in "Amaç için her yol meşrudur" ve Nietzsche'nin "Vicdan ve merhamet; zayıfların güçlüleri aldatmak için uydurdukları duygulardır, acımak tuzaktır" düşünceleri geçerlilik kazandı. Bu düşünceler, insana özgü vicdanın ölümünü, tabiatın diğer bazı varlıkları arasında geçerli olan güçlü olanın keyfi iktidarını ve iktidarını korumak için her yolun meşruluğunu savunan makineleşmiş bürokrasi diktatörlüğü getiriyordu.
Sayfa 247
Reklam
Yazı ve yemek
Yazıcı ve mucitleri beslediği gibi yiyecek üretimiyle çiftçiler siyasetçileri de beslemiştir. Yiyecek üreten yoğun ve yerleşik nüfusların ortaya çıkmasıyla birlikte şeflerin, kralların yanı sıra bürokrasi de boy göstermiştir.
... Rahipler konumları itibarıyla oldukça güçlüydüler.Hem halk hem de asker rahiplere yönelik büyük bir sevgi, derin bir saygı duyuyordu.Ayrıca rahipler bürokrasinin üzerinde oldukça etkiliydiler.Ellerinde bulundurdukları geniş maddi güç ile bürokrasi üzerinde hakimiyet sağlamaları zor olmuyordu.
Çağımızda entelektüel özgürlük fikri iki yönden saldırı altındadır. Bir yanda ,özgürlüğün teorik düşmanları olan totalitarizm savunucuları; diğer yandaysa, uygulamadaki aleni düşmanları tekel ve bürokrasi. Dürüstlüğünü muhafaza etmek isteyen her yazar veya gazeteci kendisini bu aktif zulümden ziyade toplumun genel eğilimlerinden dolayı kısıtlanmış buluyor. Basının birkaç zenginin elinde olması, radyo ve sinemalardaki tekelleşme, halkın kitaba para harcama konusundaki isteksizliği yazarı/gazeteciyi zorluyor ve geçimini gündelik yazı işleriyle sağlamak zorunda bırakıyor.
Günümüz siyaseti hayvanlara göre düzenlenmiştir. Hayvanlarla iletişim kurmanın iki yolu vardır: kandırmak ve korkutmak. Bir piçi de kendisi dışında kimse kandıramayacağı ya da korkutamayacağı için siyaset onlarla ilgilenmez. Sadece bürokrasi peşlerine düşer. Ondan kaçmak için de adressiz olmak yeter. Piçlerin adresi olmaz. Olsa bile piçler -artık- orada oturmaz.
Sayfa 185 - Doğan KitapKitabı okudu
Reklam
Bürokrasi, inisiyatifi yok eder. Bürokratların yenilikten daha çok nefret ettigi pek az şey vardır, hele eski rutinlerden daha iyi sonuç veren yenilikler söz konusuysa. Düzelmeler tepedekilerin beceriksiz görünmesine yol açar daima. Beceriksiz görünmekten kim hoşlanır?
Sayfa 295
Bürokrasi, inisiyatifi yok eder. Bürokratların yenilikten daha çok nefret ettiği pek az şey vardır, hele eski rutinlerden daha iyi sonuç veren yenilikler söz konusuysa. Düzeltmeler tepedekilerin beceriksiz görünmesine yol açar daima. Beceriksiz görünmekten kim hoşlanır
Sayfa 297 - İthaki YayınlarıKitabı okuyor
Kuyucaklı Yusuf'un önemi yalnızca başarılı bir roman olmasından ileri gelmez, öncü bir yapıt olması da ona tarihsel açıdan bir önem kazandırır. Çünkü bu yapıt daha önceki Türk romanından iki bakımdan ayrılır ve yeni bir yol açar. Bir kere Sabahattin Ali'nin Türkiye sorunsalına bakışı farklıdır. Tanzimat'tan 1950'lere kadarki Türk romanının ana sorunsalını Batılılaşma oluşturuyordu. Yazarlarımız toplumsal yapının kendine yönelmiyor, mevcut düzeni sorgulamıyorlardı. Toplumsal yapıyı, ezilen halk ya da köylü sınıfının durumunu ele alan romanlar gerçi 1950'lerden sonra görülür, ama bunların ilk örneği 1937'de yayımlanan Kuyucaklı Yusuf'tur. Ayrıca, romana Anadolu'yu da bu sorunsalla birlikte getirmiş olması Kuyucaklı Yusuf'u başka bir yönden daha öncü yapar. Bilindiği gibi Sabahattin Ali'den önce, İstanbul sınırlarını aşarak Anadolu'ya eğilmiş, H. E. Adıvar, Y. K. Karaosmanoğlu, R. N. Güntekin gibi yazarlar vardı, ama Vurun Kahpeye, Yaban, Yeşil Gece gibi romanların sorunsalı Batılılaşmanın bir uzantısıdır, çünkü ideolojik bakımdan gerici-ilerici, yobaz- aydın çatışması üzerine kurulmuşlardır. Kuyucaklı Yusuf'ta ise böyle bir sorun yok. Sabahattin Ali'nin gördüğü çatışma toplumsal yapıdan kaynaklanır; bir yanda bürokrasi ve eşraf vardır bir yanda da ezilen halk.
Sayfa 21 - İletişim Yayınları, 7. Baskı, 2001, İstanbulKitabı okudu
Yazarın gözüyle Cumhuriyetin ilk yarım yüzyılının panoraması
(sf 11-14 arasındaki bölümden derlenmiştir) Kurtuluş Savaşı sırasında daha çok taktik nedenlerle benimsenmiş olan "halkçılık" değişen koşullar altında eski anlamını yitirmeye mahkumdu. Artık ne egemenliğin halkta olması söz konusuydu , ne alınan ekonomik kararlarda halkın gözetildiği söylenebilirdi, ne de gerçekten halkın yararına
Sayfa 11 - İletişim Yayınları, 7. Baskı, 2001, İstanbulKitabı okudu
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.