Sona Doğru 10 Aralık 1975 Çarşamba, Ankara. Sabahın sekizi. Küçük Esat'ta Refet Körüklü Bey'in evinin önünde bir araba bekliyor. Arabanın aynası arızalı. Muzaffer Eriş, vidayı sıkıştırıp aynayı onarmaya çalışıyor. Ayna birden fırlıyor, düşüyor ve paramparça oluyor. Ayna kırılmıştır. Bu bir felaket habercisidir. Aynı saatlerde İstanbul.
Aralık ayında, başıbozuk kuvvetlerin durumu daha da karıştı. Birçokları yeni orduya geçti; fakat Ethem’in etrafında hâlâ kuvvetli bir kısım bulunuyordu. Miralay Arif, Anadolu İhtilâli hakkındaki hatıralarında bundan epeyce bahseder. Yazdığına göre, Ethem’in üç bin kişilik kuvveti, ayrıca yüz makineli tüfeği ve dört topu varmış. Onların fikir
Reklam
Fatih Sultan Mehmed Han'ın ömrü, muazzam ideallerin gerçekleştirilmesi yolunda büyük gayretlerle geçmiştir. O, bizzat katıldığı 25 harbin yanında îmar faaliyetlerinden ve ilmî gayretlerden de geri kalmamış, bu sahalarda da dâimâ en zirveyi yakalamıştır. Husûsiyle İstanbul'un îmârına ehemmiyet veren Fâtih, saray, câmiler, medreseler, imâretler, su kemerleri, çarşılar, vakıflar ile hamamlardan başka, şehrin çeşitli yerlerinde dört bin dükkân yaptırarak vakfetmiştir. Büyük câmilerin yanındaki medreseler hâricinde 24 medrese, 12 han, 40 çeşme ve Halkalı su tesisleri ile iki gemi tersanesi ve kışla, Fâtih devri eserlerindendir. Fâtih, bunlara ilaveten Bursa'da 37, Edirne'de 28, diğer şehirlerde de 60 câmi inşa ettirmiştir. Onun en son seferi, kendisinin her zaman söylediği: "-Nereye gittiğimi sakalımın bir kılı bile bilecek olsa, onu koparıp atardım!.." ifadesi üzere herkesten gizli idi. Üç yüz bin kişilik muhteşem bir ordu ile yola çıkmıştı. Ancak henüz yolun başındayken zehirlendi ve Gebze'de şehîden vefat etti. Daha evvel de on dört defa Venedikliler tarafından zehirlenmek istenmiş, fakat hepsi de bertaraf edilmişti. En sonuncu zehirlenme ise, takdîr-i ilâhi olarak fark edilemedi ve koca Sultan, Hazret-i Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem-'in müjdesine ilaveten bir de şehadet mertebesine nâil olarak şehîden Rabbine kavuştu. Rahmetullahi aleyh!..
Sayfa 138 - Erkam yayınlarıKitabı okudu
Moğol işgalinin sarsıntısının dinmesinden iki yüz yıl sonra Selçuk İmparatorluğu'nun mirasının küçük ve orta boy güçlerinden bir tanesi olan ve konum olarak en batıda, Bursa'da bulunan Osmanlı, kuzeydoğuya, Avrupa'ya doğru gösterdiği ilerlemeyle dikkat çekiyordu. Zaman içinde büyük bir imparatorluk haline gelen bu devlet, 1299 yı lında Osman (Arapçada Uthman) Bey tarafından ve Orta Asya kökenli olduklarını unutmayan ama kendilerini asıl olarak Müslüman, yani İbrahim ve İshak'ın kabul ettikleri Tanrı'nın son peygamberinin takipçileri ve kendilerini egemen hanedana sadık Osmanlılar olarak tanıtan Türkler tarafından kurulmuştu.
Sayfa 21 - Turkuvaz KitapçılıkKitabı okuyor
ÖYLE BİR HİKÂYE Sinemadan çıktığım zaman yağmur yine başlamıştı. Ne yapacağım? Küfrettim. Ana avrat küfrettim. Canım bir yürümek istiyordu ki... Şoförün biri: – Atikali, Atikali! diye bağırdı. Gider miyim Atikali'ye gecenin bu saatinde, giderim. Atladım şoförün yanına. Dere tepe düz gittik. Otomobilin buğulu, damlalı camlarında kırmızı,
Şehzade Cem, bilhassa Karamanoğlu Kasım Bey'in telkin etmesiyle harekete geçip, Karaman, Varsak ve Turgutlu boylarından askerlerle İnegöl üzerinden Bursa taraflarına geldi. Bursa'da bulunan hazineye el koymakla kalmayıp Bursa halkından da hayli mal topladı. Üzerine gönderilen Ayas Paşa komutasındaki kuvvetleri bozguna uğratan Şehzade Cem, adına hutbe okutup, sikke kestirdi. Kardeşi Bayezid'in Üsküdar tarafına geçtiğini haber alan Cem, zaman kazanmak için Halası Selçuk Sultan'ı, Mevlana Ayas, Şükrullahoğlu Ahmed Çelebi'yle birlikte sultanın huzuruna gönderdi. Selçuk Sultan, Bayezid'e meseleyi açıp Rumeli vilayetinin Bayezid'in ve Anadolu vilayetinin Şehzade Cem'in olmasının aradaki husumeti sonlandıracağı yönünde teklifte bulundu. Bayezid bu teklifi kabul etmedi. Cem arzu ettiği cevabı alamayınca, Gedik Nasuh'u İznik tarafına gönderip, kendisi de Yenişehir Ovası'na doğru harekete geçti.
Sayfa 97 - SELENGE YAYINLARIKitabı okudu
Reklam
Tespitler ilginç , 2015 yılında çıkmış bir kitap
Kardeşlerim, şimdi size anlatacaklarım çok mühimdir. Biliyorsunuz ki ahir zamandayız. Vakit yaklaşıyor, tarihler artık yeniden yazılacak, yeryüzünde hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Zor günler geliyor buna sabredebilirsek onun ardından akla hayale gelmeyen güzel hatta çok güzel günler gelecek. Yeryüzünde bir tek mutsuz, fakir insan kalmayacak.
Sayfa 217 - Marcel
Çocukluk: Sıkıntılar İçinde Bir Memur Ailesi Bizim yaşlarımızda, çocuk yaşta, en çok giyilen şey, cızlavet lastikler vardı. Başka türlü ayakkabı falan alamazdık. Ama amcam bize zaman zaman bayramda ayakkabı alırdı. Doktor amcam... Zaten elini öperdik amcamın bayramlarda. 5 lira, 2,5 lira falan para verirdi. Onları da getirir koşa koşa annemize
6 Mayıs 1352'de imzalanan bir barış antlaşmasından sonra
Osmanlılar, Cenevizlilerin yardımı sayesinde istedikleri zaman boğazlardan emniyetli bir geçiş imkânı kazanmışken buna karşılık Cenevizliler de Osmanlıların Pera'yı korumasını sağlamış ve Osmanlı mülkünde ticari imtiyazlara kavuşmuşlardı. Bu işbirliğinin ilk örneği 1352 yılında Süleyman'ın kardeşi Halil'in kumandasındaki Osmanlı kuvvetlerinin Trakya'daki Rum topraklarına akın yapmak için Ceneviz gemileriyle Boğaziçi'nde karşıya geçirildikleri zaman görülmüştü. Pera ile Bursa (Brusa) arasındaki ticari bağlar her iki şehrin gelişmesi için oldukça yararlı olacaktı. Bursa kısa sürede İran'dan ipek getiren kervanların son durağı olacaktı ve ipek ticareti Pera'nın yenilenen refahının kaynaklarından biriydi. Buna karşılık Pera başta Yakındoğu'da çok revaçta olan kıymetli yünlüler olmak üzere Batı mallarını edinmek için Osmanlıların yeni bir pazarı haline gelecekti..
Sayfa 17 - Alfa YayınlarıKitabı okudu
116 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.