Buse

Montesquieu Romalıları anlatan eserinde Roma'nın yıkılışı için şöyle der: "Aşklarını kaybettiler ve kaybolup gittiler.” Buradaki aşk, dikkat edilirse sadece hakka ait aşk değildir, Aşkın esası Allah'a olan aşk. Fakat batıla olan aşka bile, o aşkın sağladığı bir hayatiyet vardır.
Sayfa 106Kitabı okudu
Reklam
Netice olarak İslam, zaman cenderesi içinde bu cendereyi kırıcı teklik ifade eden bir sistemdir. Dünya'yı bırakmak da yoktur, İslamiyet’te... Istırabı, çileyi, hasreti bırakmak yoktur; burası, dünya ıstırap yatağı... Onun için Şeriat en güzel ismini vermiştir dünyaya: "Dünya Ahiretin tarlası...”
Hayat ine ine tek âna iniyor. Tek ân. ve bütün ânlar, kuyudan çıkan bir dönme dolabın maşrapaları gibi sular birbirine devrederek, her ân öbür ânın hamulesini taşıyarak ve öbür yana devrederek gidiyor.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Imam-ı Rabbani Hazretlerinin bir sözü var: "İstemek nail olmaktır. Allah kabul etmeyeceği duayı ettirmez." İstemek, yana yana dilemek, nail olmaktır. Istırabını çekersek muvaffak da oluruz. Istırabını çekelim, katlanabilelim, hakikate talib olalım, Allah verir.
Bir gün kendisine çok bağlı olduğum, bugün Allah’ın rahmetine kavuşmuş bulunan bir büyük veli, inanmanın kuvvetini anlatırken: "- İnan da istersen bir odun parçasına inan!" Demişti bana... İyisi ve kötüsü, ulvisi ve süflisiyle aksiyon mutlaka inanmanın eseri...
Reklam
Mü'min Adem'in çocuğudur; beşer standartlarında yaratılmıştır ama yüksekleri hedeflediği için, ebediliğin peşinde koştuğu için kısır döngüye dönüşen sorunlara takılıp kalmaz. O kadar ki rızık bile onun takılıp kaldığı bir sıkıntı değildir. Elinde avucunda varken de böyledir o, eli sıfırken de böyledir.
Ölüm bile ürkütmüyor artık. Nasıl ürkütsün ki mezarlıklar bile yapılaşmadan, içine düştüğümüz bina yarışından nasibini almış durumdadır.
Toplumumuz, göklere yükselen yüz binlerce ezana rağmen adına medya veya dış güçler dediğimiz şu ya da bu düşmana yükleme yaparak uçuruma doğru sürükleniyorsa bir kere daha düşünmeye mecbur kalıyoruz demektir, işin aslını inandırıcı bir şekilde izah edecek bir düşünceye mecburuz. Tevil edilebilecek yönü olmayan bir kayış sürecindeyiz.
Dünya büyüsün veya küçülsün; akidemiz ve ayaklarımız sabit kalmalıdır. Müslümanlar olarak, akidemizde tereddütler yaşamamız, başkalarının inançlarını akidemizden bir parça gibi konuşup mütalaa edebilmemiz durumunda dünya bizim üzerimizde küçülme göstermiş olacaktır.
Bir elde ahiret bir elde dünya olması gerekirken dünya iki elimizle beraber kalbimizi de istila etmeye başlamıştır.
Reklam
Yapıcı, doğurucu, meydana getirici, icad edici fikir olmadan aksiyon olamaz; fikrin de bu vasıfları kazanması için imana bağlanması şart olur. İşte, davanın bel kemiğini tuttuk. Evet; fikir tek başına, inanmadan, bir hakikat kutbuna bağlanmadan, hamle, tesir, teaddi, taarruz belirtemeyeceğine, ölü kalacağına göre, kendi kendisine anlaşılıyor ki, iman dediğimiz o hayat verici eriş, öncüsü olan fikirle beraber aksiyonun babası oluyor.
Şair meâlen şöyle diyor: "Hayvanların boynuna inci takamam, incinin kıymetini bilmedikleri için onların önüne inci saçmak, çobanı zengin eder. Eğer Allahu Teala lutfeder de ilimde hikmete elverişli olanı bulursam sevgi ile ona öğretirim. Aksi takdirde bildiğim bende kalır. Zira ehlinden ilmi saklamak zulüm olduğu gibi, ehli olmaya vermek de ilmi kaybetmek demektir"
Sayfa 349 - 1. CiltKitabı okuyor
Zerre kadar iyiliği olan mükâfatını, zerre kadar fenalığı olan da karşılığını bulacaktır. Hangi ilim olursa olsun, kim ki ilmi ile Allahu Teâla'yı kasd ederse ilmin kârını bulur ve o ilim, sâhibini yükseltir.
Sayfa 335 - 1. CiltKitabı okuyor
Bir toplumda merhamet varsa gerçek manada o toplum İslam toplumudur. Merhamet çekilip alınmışsa, insanlar birbirlerine yan gözle bakıyorsa, bereketsizlik çoğalmaya başlamışsa, insanlar kardeşlik meselesindeki hukuku zedeliyorsa, birbirlerini hazmedemiyorsa ulemanın tavsiyesi; akrabalık hukukunu, sıla-i rahimi bir kez daha gözden geçirmek ve tesis etmek gerekir.
Sayfa 206Kitabı okudu
Bir kudsî hadiste şöyle buyrulmuştur: "Ben Rahmân'ım, akrabalık bağlarının adı ise Rahim'dir. Ona kendi ismimden türeyen bir isim verdim. Onunla ilişkiyi sürdürenle ben de ilişkimi sürdürürüm, onunla ilişkiyi kesenle ben de ilişkiyi keserim." (Ebu Davud, Zekat, 45)
Sayfa 169Kitabı okudu
320 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.