Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Aman Kaçırmayın!8 Mayıs son gün..
*Şevvâl Ayı (Altı Günler) Orucu* ✅ Ramazan ayından sonra gelen ay Şevvâl ayıdır.Bu ayda ayrı ayrı günlerde, haftada iki gün olmak üzere altı gün oruç müstehaptir. Bununla berâber arka arkaya altı gün oruç tutulmasında da, tercih edilen görüşe göre bir sakınca yoktur. ✅  Pazartesi ve perşembe günleri oruç tutmak her dâim sünnet olduğundan, Şevvâl ayında tutulacak olan nâfile oruçları bugünlerde tutmak daha evlâdır. Bâzı âlimler ise Şevvâl ayındaki altı gün orucun,bayramdan sonra vakit geçirmeden hemen tutulmasının iyi olacağını bildirmişler ama "Bu oruçları aralıklı tutmak da câizdir." demişlerdir. ✅ Şevvâl orucunun fazîleti hakkında Ebû Eyyûb el-Ensârî (ra)dan rivâyet edilen bir hadîs-i şerîfte Rasûlüllâh (sav) şöyle buyurmuştur : 🌹 “Her kim Ramazan orucunu tutar sonra da ona Şevvâl'den altı gün oruç tutmayı eklerse,bu (o kişi için) bütün seneyi oruç tutmak gibi olur." (Mūslim, es-Sahih, es-Sıyâm:39, no:2815, 3/169; et-Tirmizi, es-Sünen, es-Savm:53, no:759, 3/132) 📌 Kaynak : Lalegül Dergisi
Seni sevmeme izin verdiğin için teşekkür ederim...
Merhaba sevgilim :). Bugün çok özel bir gün ve dahası yarın çok çok daha özel bir gün. Nasıl başlayacağımı bilmiyorum. Seninle bize ait günlerin konuşmasını çok çok erken yapmıştık aslında. Sen takvimine not almıştın, bense birkaç kez unutup 17 Mart tarihinde sonsuza kadar aklıma kazımıştım. Senden saklı bir şeyim olmadığı için bunları anlatmamda
Reklam
Bir zamanlar Basra vilayetinin halkı İbrahim-i Edhem hazretlerine müracaat ederek dualarının kabul olunmadığından şikayet etmişler. "Halbuki Cenâb-ı Hakk'ın duaların kabul olunacağına dair sözü vardır." demişler. İbrahim-i Edhem hazretleri cevaben şöyle buyurmuşlar: "On şeyden dolayı sizin kalpleriniz ölmüştür. Tabiatiyle
Sayfa 46 - Server yayınları (1.cilt)Kitabı okuyor
gurbet hikayeleri gurbete çıkış 1 ( taslak halidir )
Liseyi yeni bitirmiştim. öss kazanamamış bir sene daha çalışmam gerekiyordu. aldığım puan iyi puandı bir seneye daha ihityacım olduğunu söylemişlerdi hocalarım. Babama gidip bu çocuk kafalı yeterince destek olunursa bir yerlere gelir hayırlısıyla demişlerdi. Babamın beni dershaneye gönderecek ne gücü vardı ne de benim bir sene daha öğrenciliğe
Bir başka sıkıntı takvim ve saatler. 1904 senesinde Lord Ronaldshay, İstanbul’a geliyor. Daha sonra yayınladığı kitabında (Lawrence John Lumley Dundas, Marquis of Zetland, Earl of Ronaldshay, 1904, On the Outskirts of Empire in Asia: William Blackwood and Sons, Edinburgh and London, s. 31.) bu seyahatinden şöyle bahseder: “İstanbul’a geldim, her
Ülke
'Saat Çini vurdu birden: pirinççç Ben gittim bembeyaz uykusuzluktan Kasketimi eğip üstüne acılarımın Sen yüzüne sürgün olduğum kadın Karanlık her sokaktaydın gizli her köşedeydin Bir çocuk boyuna bir suyu söylerdi. Mavi. Bir takım genç anneleri uzatırdı bir keman Sen tutar kendini incecik sevdirirdin Bir umuttun bir misillemeydin
Reklam
Zamanın düzenlenmesi derken söz konusu olan sadece saat değil. Takvimlerin de düzenlenmesi gerekiyor. Osmanlının kullandığı iki ayrı takvim var. Bir mali takvim, diğeri de hicri takvim. İkisi de dış dünyanın kullandığı ortak zaman birimiyle uyumsuz. Bir Avrupalıyla aynı tarihten söz etmek için her iki takvimde de ciddi hesap kitap yapmak icap ediyor. Aksayan günler, fazla günler, bütün bunları ayarlamak lazım. Oysa böyle bir külfete katlanmanın hiçbir faydası ve manası yok. Bütün bunlarla uğraşacağına uygar dünya hangi takvimi kullanıyor ise biz de onu kullanalım. Mesela tatil günleri bakımından aksini düşünelim. Uygar dünyada haftalık tatil pazar günü, eskiden cumartesi günleri de yarım gün çalışılırdı. Bizde nasıl? Perşembe yarım gün, cuma tatil. Dış dünyayla irtibatta olunabilecek üç tam gün kalıyor elde. Ne yapılır bu kadar kısa bir zamanda? Mustafa Kemal makul ve rasyonel olan yolu tercih ediyor. Bu değişikliğin de geçmişin izlerini silmekle vs. ilgisi yok. Tamamen pratik bir ihtiyaca cevap verme maksadıyla yapılmış bir yenilik. Hepsi bu. Aynı şeyi Ruslar yapmadı mı? Eski takvimlerinden vazgeçmediler mi? Ya Çinliler?
"Genç Osman", "Şehit Osman", "Osman-ı Sanî" adlarıyla da bilinir. (...) Osmanlı padişahlarının en genç yaşta ölenidir. (...) "Vak'a-i Sultan Osman", "Hâile-i Osmaniyye", "Fetret-i Azîm", "Genç Osman Vak'ası", "Genç Osman'ın Şehadeti" olarak tarihe geçen,
Sayfa 244 - 16- Sultan II. OsmanKitabı okudu
Neyse, şimdi bugüne kadar okuduğum en iyi romanlar listem şöyle: 1- Şafakta Verilmiş Sözüm Vardı- Romain Gray 2-Ay Sarayı-Paul Aster 3, 4-Ekmek Arası ve Factotum - Charles Bukowski (Devam romanlar sayılabilirler. Ama birini seçmem gerekirse Ekmek Arası'nı seçerdim.)
Sayfa 270Kitabı okudu
Kâ’b İbni Mâlik radıyallahu anh gözlerini kaybettiği zaman onu elinden tutup götürme görevini üstlenen oğlu Abdullah’dan rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ile birlikte Tebük Gazvesi’ne katılmadığına dair mâcerasını Kâ`b İbni Mâlik radıyallahu anh’den şöyle anlatırken duydum: Resûlullah sallallahu
Sayfa 186 - Erkam YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Tören nedir? O da artık kimsenin umursamadığı bir gelenek. Bir günü öbür günlerden, bir saati öbür saatlerden ayırır. Sözgelimi peşimdeki avcıların bir törenleri var. Her perşembe köylü kızlarla dans ederler. Bu yüzden perşembe benim için eşsiz bir gündür! O gün bağlara kadar uzanırım. Avcılar belirsiz günlerde dans etselerdi, bütün günler birbirine benzeyecek, ben de hiç keyif çatamayacaktım.
“Ayin nedir?” “O da artık kimsenin umursamadığı bir gelenek. Bir günü öbür günlerden, bir saati öbür saatlerden ayırır. Sözgelimi peşimdeki avcıların bir ayinleri var. Her perşembe köylü kızlarla dans ederler. Bu yüzden perşembe benim için eşsiz bir gündür! O gün bağlara kadar uzanırım. Avcılar belirsiz günlerde dans etselerdi, bütün günler birbirine benzeyecek, ben de hiç keyif çatamayacaktım.” Küçük Prens tilkiyi evcilleştirdi. Ayrılık saati yaklaşınca tilki: “Ah,” dedi “gözyaşlarımı tutamayacağım.” “Suç sende,” dedi Küçük Prens. “Sana kötülük etmeyi düşünmemiştim, kendin istedin evcilleşmeyi.” “Orası öyle.” “Şimdi de gözyaşlarını tutamıyorsun.” “Orası öyle.” “Öyleyse bundan bir kazancın olmadı!” “Oldu, oldu,” dedi tilki, “başak tarlaları meselesi...”
Sayfa 112 - Can Çocuk
73 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.