Karşımızda mistik birtakım yetenekleri olduğuna inanan ve bu yetenekleri cadı olmak için kullanmak isteyen hem de ruh eşi kavramına kafayı takmış, "İlle de ruh eşimi bulmalıyım!" diyen genç bir kız var.
Bu kızın yolu bir gün, Büyücü lakaplı olgun bir adamla kesişir. Büyücü, kızın kendisinin ruh eşi olduğunu bir şekilde bilir; kadersel bir karşılaşmadır onlarınki çünkü Büyücü, kızın onu aradığını bilmeden onu bulur.
Kitabın sonunda Brida'nın kiminle kaldığını veya kimi seçtiğini anlayamayanlar olmuş. Büyücü, önceki sevgilisinin ilişkisini, büyücülük yeteneğini kötüye kullanarak sonlandırmış ve o kadını kendi sevgilisi yapmıştı ve kadın onun ruh eşi bile değildi. Brida'nın da aynı şekilde halihazırda bir erkek arkadaşı vardı; Büyücü, bu sefer ruh eşini bulduğunu bildiği için bilgelikle hareket etti ve kadere müdahalede bulunmadı. Sevdiği kadının hayatı ve mutluluğunu kendi arzularının önünde tuttu.
Yani bence okumasam da olurmuş kitabı. Kitap biraz da cadılıkla ilgili bir şeyler anlatmak istemiş ama bu konuda ön okumalar yapmamış biri kitaptan sıkılabilir; bir de yazarın neden ruh eşi kavramını büyü ve spiritüellikle bağdaştırmaya çalıştığını anlamadım. Sanırım biz kadınların ruh eşi olayına çok odaklandığına vurgu yapmak istedi; ruh eşinin de en az cadılıkla ve büyüyle, karanlık işlerle uğraşmak kadar gereksiz olduğunu anlatmak istemiş olabilir.