CENNETİ KAZANABİLENE NE MUTLU .
🌳🌳🌳🌳🌳🌳🌳🌳🌳 Bir adam Resulullah aleyhissalatu vesselam'a:  "Cennette at var mı ?"  Diye sordu. Aleyhissalatu vesselam da: "Allah Teala Hazretleri Seni cennete koyduğu Takdirde, Kızıl yakuttan Bir At üzerinde Orada Dolaşmak isteyecek olsan, o seni istediğin her yere uçuracaktır." buyurdular. Bunun üzerine diğer biri
alevlerin burcundadır ahımız öyle her sevdalının gücü yetmez yanmaya her yüreğin harcı değildir bu yük selamlamalı bir şairi büyük seviyorsa büyük yürüyorsa bir adam dağlara doğru selamlamalı ellerindeki menekşeleri
Reklam
Bazı geceler lambayı açık bırakıyorum. Güneşin kendisi kadar olmasa da aydınlatıyor ruhumu bu yapay ışık. Nedendir bilmem; kendimi daha güvende hissediyorum. Utanıyorum sonra. Koca adam, diyorum. Karanlıktan korkuyor! Şimdiye kadar en büyük suçların aydınlıkta işlendiğini bildiği halde…
Turgay Çumak
Turgay Çumak
Birilerini mutlu etmek yahut onları üzmemek için geçirdiğimiz günler olmuştur. Kimilerinin ömrü böyle geçmiştir. Ne üzücü.
İlber Ortaylı
İlber Ortaylı
: "Ne yaşadıysanız yüzünüze yansır. İnsanın yüzü bir kitap gibi okunabilir. İfadeniz bomboşsa da hiçbir şey yaşamadığınız fark edilir. Bundan kurtulmak mümkündür; yaşayın, monotonluktan uzaklaşın, gezin, görün,
İnsanın zaman zaman yaraları ile tuhaf bir ilişkisi oluyor: Bitsin istiyoruz, kabuk bağlıyor mesela fakat kaşımaya devam ediyoruz. Bilerek. Ne tuhaf. Afşar Timuçin, "İyileşen yaraya ikide bir dokunmanın ne anlamı var?" diye bu yüzden sitem eder. Bu eziyeti ne kendimize ne bir başkasına yapmalı sevgili okur. Yaralar yaşandığıyla kalmalı.
Bazen olur ya, bir yerlerde bir acı hissederiz. Sebepsiz. Tuhaf bir huzursuzluk. Anlat deseler anlatılmaz, öyleyse evham ettiğimiz söylenir, her şey yolundadır güya. Ölümcül Kimlikler'de şöyle diyor Maalouf: "Yaraların hissedilmesi için, tanımlanmaya ihtiyacı yoktur." Bazı yaralar böyle sevgili okur. Tanımlamaya, anlam yüklemeye
Reklam
İnsan, insanlığını yavaş yavaş şöyle yitiriyor: Hiçbir vakit yaptıklarının karşılığını görmeyerek. Bir kedi, başı okşandığında gözlerini kısıyor; güneş batınca suladığımız fideler bir gün çiçek açıyor fakat insan... İnsan öyle mi? Marjan Kamali, "Bazı insanlar neden ruhumuza yerleşiyor, boğazımıza düğümleniyor, zihnimize kazınıyor?" diye
Her şey değişir de şu insan yok mu, insan zor değişir. Kendimiz bile güzel olanı bilir, doğru olanı anlar ama yine de değişmeye direniriz. Ne tuhaf. Kızılırmak'ın aynı kitabında geçer: "Bir şey bulmuştum. Yaşamayı kolaylaştıracak, güzelleştirecek bir şeydi. Unuttum sonra. Yine kendim oldum, kaçınılmaz ve imkânsız kendim." Belki bir
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.