"Bir kadın çocuğu dövdü. Dayak yiye yiye bu şehirde yaşamayı öğrenecekti. Hep tetikte olacaktı. Yasaktı dalgınlık. Daldı mı, büyük şehir insanı kornalar, çanlar, küfürler, gıcırtılar, çarpmalarla kendine geliyordu. Güler'e baktı. Onlar da mı dalmıştılar. Yoksa bu şehir onları da mı kendilerine getirecekti?"
Keşke sadece tembellik yüzünden hiçbir şey yapamasaydım. Tanrım, o zaman kendime ne büyük saygı duyardım. Tembellik de olsa belirli bir özelliğe sahibim, buna eminim diye kendime saygı duyardım. Benim için, "Kim bu adam?" diye sorulunca "Tembelin biri" cevabını verirlerdi ki, bunu duymaktan son derece hoşlanırdım. Benim de kendime göre bir niteliğim , hakkımda söylenecek söz olurdu. (s.21)
Reklam
Hasan Ali Yücel'in çalı gibi kaşları gözümün önüne geldi :)
Filozof İlânasam, kalın kaşları gözlerini örten biridir. "Bu kalın kaşlarla, bu sevimsiz ve yalan dolancı yüzü ile hiç de bir Hatti'ye" benzememektedir. "Büyük babası Asur'dan gelmiş”tir. “Keyfine düşkün, tembel bir adam"dır, "fakat kendisini satmasını bilir.” Kendisinden başka kimseyi düşünmeyen, hain bir adamdır. Ünlü bir filozof olup şiirler de yazmaktadır (s. 21)
Çoğu kadın için seks bir epifenomen, motordan çıkan dumandır. Bu dumanın yakıtı da akıldadır. Nasıl mı? Şöyle: "Beni güldürüyor musun? Beni düşündürüyor musun? Benimle konuşuyor musun?" Ama şöyle değildir he: "Yakışıklı mısın? Zengin ve başarılı mısın? Aletin büyük mü?, , Herhalde düşündüğünüzden çok daha fazla­sıyla durum budur. Hatta bakın şöyle bile değildir: "Sen bir erkek misin yoksa kadın mı?, , Aslında yalnızca şöyledir: "Orada mısın ve beni anlıyor musun?"
Belki de kadınların bu konudaki suçu kibirdir. Biz kendimizi ev­renin duygu falcıları zannediyoruz. Bizim dünyamızda hakimiyet duygulardadır. Biz�e duygu var. Biz duyguları anlıyoruz. Biz duy­guları karşılıyoruz. Erkeklerinse bunu hiç yapmadıklarını düşünü­yoruz. Ama bowling turnuvasındaki ve farklı yerlerdeki arkadaşla­rım arasında öğrendiğim üzere bu asla doğru değil ve tamamen de saçmalık. Elbette erkeklerin de tıpkı kadınlar gibi pek çok duygusu var ama bu duyguların pek çoğu sıklıkla kadınların gözlerine ve kulaklarına ulaşamayacak kadar sessizce ifade ediliyor yahut halı altına süpürülüyor. Tannen işte bu konuda haklıydı. Kadınlar ve erkekler çoğu zaman tamamen zıt şekillerde ve farklı usullerle iletişim kuruyorlar. Ama erkekler bizi memnun edemediği gibi biz de onları memnun edemedik işte. Algılamadığımız hiçbir şeyin orada olmadığını yahut da sözlü olarak dile getirilmeyen hiçbir şeyin anlaşılır olmadığını sanmak biz kadınların en büyük kusurlarından biridir.
7.cilt
1736. İbni Ömer radıyallâhu anhümâ'dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: "Bir adam din kardeşine, ey kâfir derse, bu söz ikisinden birine döner. Eğer böyle denilen kişi söylenildiği gibi ise söz doğrudur; yerini bulmuş olur. Aksi takdirde bu söz söyleyene geri döner." Buhârî, Edeb 73;
Reklam
Ama ne varsa geyikli gecede idi Bir bilseniz avuçlarınız terlerdi heyecandan Bir bakıyorduk akşam oluyordu kaldırımlarda Kesme avizelerde ve çıplak kadın omuzlarında Büyük otellerin önünde garipsiyorduk Çaresizliğimiz böylesine kolaydı işte Hüznümüzü büyük şeylerden sanırsanız yanılırsınız Örneğin üç bardak şarap içsek kurtulurduk Yahut bir adam bıçaklasak Yahut sokaklara tükürsek Ama en iyisi çeker giderdik Gider geyikli gecede uyurduk
Kayra, bir gün bana "Mutsuzluğuna hiçbir çare aramıyorsun" demişti. "Ve en büyük acının kendininkinin olduğunu düşünüyorsun. Dünyadan haberi olmayan bütün geri zekâlılar gibi. Ölmesine çeyrek kalmış, herkesi yaşadığına pişman etmeye çalışan, sağlıklı oldukları için suçluluk duymalarını isteyen hastalıklı, yaşlı bir kadın gibisin." O an çok sinirlenmiştim. Ama haklıydı. Ben hiçbir şey yapmıyordum. Hiçbir şey yapmayan adam bendim. Herkesin koştuğu saatlerde ben saniyeleri sayıyordum. Ne yaparsam yapayım, hiçbir işe yaramayacaktı çünkü. "Yarar yok bu dünyada! Ölüm varsa yarar yok! Ölüm bütün sihri bozar. Kurtardığın hayatlar da ölür. Aldığın Nobeller de paslanır. Doğ- duğun evler de yıkılır. Bin yıl yaşa, görürsün!" dedim kendime... Ve beklemeye başladım
ancak hayatta bazı durumlarda, insan kararsızlığından kurtulmak uğruna öylesine büyük bir ihtiyaca kapılır ki ne olursa olsun bir şeyler yapmak ister, yapacakları ne kadar yararsız, ne kadar anlamsız olursa olsun, halen kendi iradesiyle karar verebildiğini görmesi açısından önemlidir, tıpkı girmemizin yasak olduğu bir kapının deliğinden bakmamız gibi.
Ben istemekten hep imtina ettim. Hayatta en büyük korkum bir şeyi talep eden adam olmaktır. Bundan hep sakındım.
Sayfa 76 - YKY 6. Baskı Eylül 2020Kitabı okuyor
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.