Kelebeğin ömrü
Gülseren Hanım, Dr. Nüvit Hanım bir hasta gönderdi, "mümkünse hemen alıverin," diye rica etti. Şimdi onu gönderiyorum. Tamam Tuna, bekliyorum. Kapı vuruluyor ve içeri üç hanım giriyor. İkisinin ağlamaktan gözleri kızarmış. Biri ise şaşkın şaşkın etrafına bakınıyor. En yaşlı olan, elime bir kâğıt uzatıyor. Nüvit Hanım'ın bana
MUHAMMED FAZIL PAŞANIN BAĞDAD'DAKİ HAYATI VE HAYVANLARA MERAKI Babam, pek az zamanda bir çok dostlar edinmiş, tevazu, güzel ahlaki, cömertliği ve mertliği ile kendini herkese, her millete sevdirmişti. Hele zeki Araplar onun ne cevher olduğunu çabuk anlamışlardı. Meraklı olduğu bir çok hayvanları toplamış, at ve kısraktan başlayarak bir
Reklam
Düşünür Arne Johan Vetlesen, araştırma komisyonlarının, savaştan sonraki uzlaştırma süreçlerinin zayıf noktası kurbanlarından beklenenin, saldırganlardan beklenen aynı olmasıdır ve burada bir haksızlık söz konusudur, der. Bu laf üzerine çok düşündüm, aile içindeki uzlaştırma süreci benden, annem, babam ve kardeşlerim beklenenden fazlasını beklemekteydi. Ayrıca savaşlardan sonra kurulan araştırma komisyonları kimin kurban, kimin cellat olduğu konusunda büyük ölçüde hemfikir olurdu. Bu konuda bile anlaşamayacaksa nasıl uzlaşma sağlanır ki?
Sayfa 207 - Siren Yayınları
❛❛Biz artık hakiki manada Allah'a emanettik.
Kız evladı için baba en büyük kahramandır. Erkek evlada tamah eden babalar yanı başlarında duran kızlarının ne hazinelere bedel olduklarını göremezler. Oysa kız çocuklarıdır babalarına aşkla bağlı olan. Her kız çocuğuna bak, babasına baktığında öyle bir gururla bakar ki daha önce hiçbir kadın böyle güzel ve şefkatli bakmamıştır. ••••• Peygamberimiz bu yüzden Hz. Fatîma için der ki; "babasının annesi" her sözü binlerce hikmet barındıran Efendimiz sence bunu ne için söylemiştir? Çünkü o babasına bakan kız çocuklarının anne şefkati ile baktığının farkındadır. Biz babamı, babam da bizi böyle bir sevgi ile sevdi. Şu fani ömürde hiç kimse annem ve babam gibi o şefkat dolu gözlerle bakıp öylesi ilahi bir merhametle ellerimizden tutmadı. Ve babamın dünya ayrılığından kısa bir müddet sonra aynı sessizlikte annem de göç etti dünyadan. Biz artık hakiki manada Allah'a emanettik. Çünkü Allah'tı yetim ve öksüzlerin koruyucusu, gözetleyicisi. Ve bizim payımıza da en çetin biçimde bu imtihan düşmüştü.
Koca eve gelir, eşinin burnu bir karış aşağıda. Niçin? Başlar anlatmaya: "Annen var ya, annen. Beni hiç sevmiyor. Şöyle yaptı, böyle yaptı." Erkek ne yapsın? Başlar annesini savunmaya. Bu savunma gelini daha da kızdırır, "Ne kadar haklıymışım. İşte kocamı elimden alıyor kadın" der. Erkek, "Annemdir, tabii ki savunacağım" deyip çıkışır. Böylelikle kriz başlar, büyük umutlarla kurulan ailede çatlak doğar. Bu yanlış bir tavırdır. Gelin algıyla hareket etmeyecek. Hareket etse, koca eşini susturacağına onu dinlemeyi tercih etmeli. Gelin konuşarak, içindeki yarayı dışarı atarak rahatlayacak. Koca anlatılanlar üzerinde biraz düşünmeli. Doğruluk payı varsa, eşine dönüp, "Tamam haklısın hayatım. Annem biraz böyledir, annelerin hepsi biraz böyledir. Ama yine de kötü niyetli değiller. Niyetleri iyi ama yaptıkları yanlış... Mesele onları kırmadan, saygıda kusur etmeden durumu yoluna koymak" demelidir.
Sayfa 156
Tokat'ta Ortaokul: İlk Gazetem Yaltırık'ı Çıkartıyorum Tokat'ta en büyük kazancım Yekta [Güngör Özden] olmuştur. Yekta ile Tokat'ta tanıştık. En eski arkadaşım Türkiye'de halen Yekta'dır benim. Yekta da Tokat Lisesi'nde. Ben ortaokul 3'deyken o Lise 1'deydi, leylîydi [yatılı]. Oradan ahbap
Reklam
48 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.