358 syf.
5/10 puan verdi
·
Read in 8 days
Baz ve Kevok'un hikayesi
Mehmed Uzun
Mehmed Uzun
'un okuduğum ilk kitabı. Giriş olarak iyi. Kitap 18 bölümden oluşuyor. Ölüm ile başlıyor ve ölüm ile bitiyor. Kitabın baş kahramanı Baz ve uğruna bütün hayatını feda Kevok'un kısa bir süreliğine birleşmelerinden sonra ölüm ile sonuçlanan bir aşk hikayesini anlatıyor. Tâbi bu aşkın oluşumu sırasında cereyan eden birçok olay oluyor. Evlerinden,yaşadığı yerlerden,köyünden kavulmuş insanların hayatlarına da bir perde aralıyor yazar. Kitaplarda en sevdiğim şey betimlemedir. Yazar bu işi o kadar iyi yapıyor ki inanın mesela dereyi mi anlatıyor o derenin sesini duyabiliyorum. Romanın başka bir yüzü de -benimde anlam veremediğim- kadınların cinsel bir objeymiş gibi lanse edilmesi. "Kadınla beraber oldular." Demek yerine "kadının şuyu böyle buyu böyle şeye çağırıyor vs." Yani kadının ziynetlerini çok açık bir dille yazıya döküyor yazar. Bazen olay ne anlayamıyor insan. Kitapta kadın lafı geçtimi yazar çok uzatıyor.Hatta yazar ilk 100/120 sayfaya yakın Baz'ın kadınlarını anlatıyor. Şimdi bazıları diyecek "hayatın gerçeklerini büyük bir çıplaklıkla anlatmak lazım" ben bu görüşü reddediyorum. Yazar toplumunu yansıtmalı toplumu için yazmalı. Sırf birilerinin yanında yer almak veya dikkat çekmek için etik değerlerinden uzaklaşmamalı. Bu abes bir iştir. Tâbi bu kendi yorumum. Harici bir kavgada var roman da Büyük Ülke ve Dağların Ülkesi kavgası haklılık payını yazar okuyucuya bırakıyor. Ve bu kavgaya verilen,yetim öksüz şahin bakışlı komutan Baz'ın hayatı. Bu hayatın bu kavganın ne kadar kolay harcanabileceğini geç bir zamanda öğrenmesi ve ölüm. Hayırlı okumalar.
Aşk Gibi Aydınlık Ölüm Gibi Karanlık
Aşk Gibi Aydınlık Ölüm Gibi KaranlıkMehmed Uzun · İthaki Yayınları · 20209.6k okunma
269 syf.
9/10 puan verdi
·
Read in 12 days
Yegâh, dügâh, segâh
İhsan Oktay Anar ile ilk tanışmam çoğu okurun olduğu gibi Puslu Kıtalar Atlası ile oldu. Devam eden zamanda tüm romanlarını okudum. Şahsım adına en büyük yazarlardan birisidir. Birileri bana Türk edebiyatından 10 yazar sorsa kesinlikle ismini sayarım. Puslu Kıtalar Atlasından sonra okuduğum romanları biraz sönük kalmıştı ta ki Suskunlar’ı okuyana kadar. Yazarın diğer eserlerini de ayrı ayrı seviyorum. Ancak benim için en güzel eseri Suskunlar oldu. Kitapta birçok anlatı ve öykü var. Kutsal kitaplardan kıssalara yer verilmiş. Hatta romanın ana konusu kutsal kitaplardan alınmıştır. Karekter kurguları her ne kadar iç içe geçmiş görünse de son bölümlerde her şey netlik kazanıyor. Ana hikayeden kopmalar sandığımız bölümler sonraları bir bütün haline geliyor. İhsan Oktay Anar edebiyatımızın okunması gereken bir yazardır. Tüm eserleri okunabilir. Suskunlar ise büyük bir zeka ve bilgi birikimi sonucu oluşturulmuş nadide bir eserdir. Mutlaka okuyunuz.
Suskunlar
Suskunlarİhsan Oktay Anar · İletişim Yayınevi · 20219.5k okunma
Reklam
416 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
Psikolojik tahlilleriyle, ruhsal çözümlemeleriyle, duyguduruma yönelişiyle, birbirinden etkili iç monologlarla, karakterlerin bizi başarıyla iç dünyasına çekmesiyle çok çok iyi bir okumadan geldim sevgili okurlar! Evet, Peyami Safa'nın son romanı olan "Yalnızız"ı harika buldum. Pek çok Peyami Safa eseri okudum; ancak bana göre
Yalnızız
YalnızızPeyami Safa · Ötüken Neşriyat · 202322k okunma
351 syf.
·
Not rated
·
Liked
Linda'nın ilk hatırladığı anısı ham muz tadında, en yakın arkadaşı Kelly'in ismi, şeker gibi tatlı konserve şeftali tadında, "bencil" sözcüğünün bıraktığı tat, yazın en son toplanan mısırların tadı, "anne" sözcüğü, çikolatalı süt tadında. Linh-Dao Nguyen, yani Linda, kelimelerin tadını alan bir çocuk. Çok sevdiği babasından ve bir zamanlar sevdiği annesinden çok farklı.Amerika'ya getirilmiş, evlat edinilmiş, Vietnamlı bir çocuk Linda.Ama o Vietnamlı olduğunu da işitsel tat sinestezisi olduğunu da ileriki yaşlarda tesadüfen öğreniyor. On bir yaşında yaşadığı tecavüzün sonrasında Linda için annesi artık, DeAnne oluyor. Büyük dayı Bebek Harper, koruyucusu, en büyük dostu. Acı, kırılgan bir büyüme öyküsü anlatırken Monique Truong; Virginia Dare'in hikâyesi, Wright Kardeşler'in öyküsü, George Moses'ın öyküsü gibi yan öykülerle, kurguyu zenginleştirilmiş. İlgi çekici bir kitaptı benim için Dilimdeki Acı.Yazarın dilimize çevrilmiş iki kitabı daha var.Okumaya devam edeceğim bir yazar, Monique Truong.
Dilimdeki Acı
Dilimdeki AcıMonique Truong · İletişim Yayınevi · 202029 okunma
556 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
John Steinbeck'in tartışmasız en güzel eseri olan ona Pulitzer ödülünü kazandıran Gazap Üzümleri.Kapitalizm gerçeğini bu kadar net,bu kadar anlaşılır,bu kadar yalın bir dille anlatan başka bir kitap okumadım.1939'da ilk kez yayınlandığında şok etkisi yaratmış, büyük tartışmalara neden olmus kitap.Yaşadıkları yeri pek sevimli göstermediği,hatta küçük düşürdüğü gerekçesiyle California'da yasaklanmış. Yazar, Amerika'da 1930 Büyük buhran ekonomik kriz dönemlerini, insanlığın dramını etkileyici bir dille anlatmış.Joad ailesinin özelinden, genele yansıyan bakış açısıyla emekçi insanları konu almış. Bir somun ekmek için insanların bütün gün çalıştığı,insan gibi yaşamayı unutup köleleştirildigi, sömürü sistemini tüm gerçekçiliği ile anlatmış. Yaşanan tüm zorluklara rağmen aile onurlu insana yakışır yaşamak adına da bir mücadele veriyor kitabımızda. "Ana" karakterinin tüm aileyi birarada tutma çabası, herşeye rağmen direnişçi, mücadeleci ruhu takdire şayan mesela. Başlarda pek akıcı olmasa da sonrasında oldukça akıcı devam etti. Kitabın son sahnesini sanırım ömrümce unutamam. Sonrasında aileye ne oldu? Kafamda bir sürü soruyla bitti .Sarsıcı ve unutamayacağım bi kitap oldu benim için. İyi ki okumuşum dediklerimden.
Gazap Üzümleri
Gazap ÜzümleriJohn Steinbeck · Sel Yayınları · 202035.9k okunma
131 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 3 days
Paul Auster'in çocukluğundan beri en büyük tutkusuymuş yazmak , ailesinin hali vakti yerinde olsa da Amerikan ailelerinde çocuklarının, özel okul paralarını , harçlıklarını vermek, hemen araba almak, hatta evleninceye kadar cebine para koymak gibi adetler olmadığı için hep çalışmış yazar. Çalışmak derken öyle fiyakalı işler , ofis boyluk falan değil yanlış anlaşılmasın gemilerde miçouluk, tuvalet temizliği bile var bu işler arasında, bir kaç satır çeviri yapmak , limonata satmak, bahçivanlık , eleştirmenlik gibi işler de var . Fakat yazar bu işleri seçerken hep yarı zamanlık olmasına özen gösteriyor, çünkü kendine kalan vakitte yazmak istiyor, yazıyor yırtıyor, yazıyor yakıyor yazıyor ve en sonunda beğenip bir yayınevine gönderiyor - ki bir sonraki yazımda bahsedeceğim bir dedektiflik kitabı bu Köşeye Kıstırmak- ama beğenilmiyor. Ama vazgeçmiyor yazar . Bir ara Jery Kozinski ile tanışıyor ki yazarın en önemli kitabını okumuş size anlatmıştım (Boyalı Kuş) Cebi Delik okurken Kozinski ile ilgili satırlarda sanırım Boyalı Kuş'un sırrına vakif oldum. Ayrıca Kozinski'nin kendini öldürdüğünü bilmiyordum onu da bu kitapta öğrendim. Bence bir de azınlık olmanın baskısı var üzerinde Auster'in. Amerika'da yaşayan Musevi bir ailenin oğlu , açıkça yazamamış olsa da bunun zorluklarını çektiğini hissettim ben satırlarda. Sanatçı olmak için sanırım acı çekmek ve çok yorulmak gerek yazmıştırm başka bir hayat hikayesinde şimdi emin oldum, vazgeçmemek ve baskı altında kalmak başarının temeli. Otobiyografi okuyormuş hissi vermeden, roman naifliğinde olan Cebi Delik'i kesinlikle tavsiye ediyorum.
Cebi Delik
Cebi DelikPaul Auster · Can Yayınları · 2019407 okunma
Reklam
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.