1889-1909 arasındaki on yılda, Ermeniler, büyük bö­lümü Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da; yirmi altısı 1895 yılında olmak üzere, 32 isyan ve olay çıkardılar.
General Sarrail, "Boğaziçi sahillerinde bir miktar Rum tüccarı olduğu için, Trakya'nın ve İstanbul'un Rumlara ait olduğunu kabul etmek çok gülünç bir iddiadır" diyordu. İşte bu karışık ve sıkıntılı ortam içinde İngiliz Kabinesi, Lord Curzon'un Türkleri Doğu Trakya ve İstanbul'dan yoksun bırakan planını tartıştı. Planın aleyhinde konuşanlar oldu, özellikle Hindistan İşleri Nazırı Montagu, bu meselenin Hindistan'da büyük olayların çıkmasına sebep olacağını söyledi. Gerçi Lord Curzon, planını kuvvetle savundu fakat bu plan, Lloyd George ve Balfour'dan başka taraftar bulamadığı için, 6 Ocak 1920'de, kabine tarafından reddedildi¹⁰. ¹⁰ Lord Curzon, planının reddedilişini 7 Ocak 1920'de aşağıdaki şekilde protesto etti. "Dün kabinede çoğunlukla alınan karara ...... Türklerin İstanbul'da bırakılması kararına karşı ısrarlı ve ciddi muhalefetimin protokole geçirilmesini istiyorum... Verilen kararın kısa görüşlülük ifade ettiğine ve uzun bir zaman için kararların isabetsiz olduğuna inanıyorum... Hindistan'da karışıklıkları önlemek maksadıyla... Avrupa'nın aşağı yukarı beş yüz yıldan beri beklediği ve bir daha geri gelmeyecek olan bir fırsatı kaybettik. İstanbul'da uysal bir Türk hükümeti görmek... fikri, kanaatimce bir hayaldir... Bütün bunların dışında, uğrunda doğuda dövüştüğümüz ve Gelibolu'da fedakârlığına katlandığımız esas hedefin... tam elde edeceğimiz bir anda bir tarafa itilmesinden dolayı üzülmekteyim". Bak, G. Jaeschke, 4, s. 54.
Reklam
Pontusçular, devlet kurmaya hakları olduğu konusunda büyük devletleri ikna etmek ve onların gücünden yararlanabilmek için bazı iddialarda bulunmuşlardır. Bu iddiaların ilkine göre Pontus Cumhuriyeti'nin kurulmak istendiği Doğu Karadeniz Bölgesi, zaten Yunanların geçmişte devlet kurdukları bir bölgedir. Bir başka deyişle tarihsel olarak bu bölgede hâkimiyet hakları olduğunu iddia etmişlerdir. Bir başka iddiaya göre de Pontus devletinin kurulmasını istedikleri yerlerde nüfusun çoğunluğunu Rumlar oluşturmaktadır. Bu iddia ile de Wilson İlkeleri'nin 12. maddesine dayanılarak Rumların sayıca fazla oldukları bölgelerde yeni bir düzenleme yapılmasını sağlamak amaçlanmıştır. Pontusçuların bir diğer iddiası ise Osmanlı yönetimi altında Rumların mezalime uğratıldığıdır. Bu iddia ile de hedeflenen, hem Türklere karşı bir dış kamuoyu baskısı oluşturmak hem de sözde zulüm gören Rumlara yardım için Avrupalı devletlerinin müdahalesini sağlamaktır.
Sayfa 12 - ATARÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ BAŞKANLIĞI YAYINLARIKitabı okuyor
Frodo hızla yaklaştıkça, büyük sütunlar onu karşılarcasına kuleler gibi yükseldi. Dev gibi gelmişlerdi ona; sessiz fakat tehditkâr iri kurşuni siluetler. Sonra sütunların gerçekten de elle biçimlendirilmiş olduğunu gördü: Eskinin hüneri ve gücü bunlar üzerinde çalışmıştı ve üzerlerine yontulmuş olan o fevkalade suretleri unutulmuş yılların
Kurtuluş Savaşı yıllarında Pontusçu faaliyetlere karşı TBMM Hükümeti de önlemleri artırmıştır. Bu yıllarda Rum çetecilerin sayısı 25 bine ulaşmıştır. Pontusçu çetelerin özellikle Doğu Karadeniz Bölgesi'ndeki gasp, yaralama, yakma, kadın ve kızların ırzına geçme ve öldürme gibi eylemleri üzerine TBMM, çeteciler ile mücadelede Merkez Ordusu'nu görevlendirmiştir. Merkez Ordusu, iki yıla yakın bir süre Rum çeteleri ile mücadele etmiş ve nihayet 1923 yılı Şubat ayında isyan tümüyle bastırılmıştır. İstiklal Harbi'nin kazanılmasından sonra toplanan Lozan Barış Konferansı'nda Anadolu'da bulunan Rumların ve Yunanistan'da bulunan Türk ahalinin yer değiştirmesiyle ilgili olarak bir sözleşme yapılmıştır. Sözleşmeden önce, Büyük Taarruz günle- rinden itibaren Trabzon limanından çok sayıda Rum vatandaşın ülkeyi terk ettiği de bilinmektedir. 30 Ocak 1923'te Türk-Yunan hükümetleri arasında yapılan Nüfus Mübadele Sözleşmesi'nden sonra Türk Hükümeti için Pontusçuluk tarihe karışmıştır.
Sayfa 2 - ATARÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ BAŞKANLIĞI YAYINLARIKitabı okuyor
Ülkücüsü, Akıncısı, Mücadelecisi ,Nurcusu, Süleymancısı, mttb'lisi ,filanı, falanı diye hiçbir tefrike yer vermeksizin bildireyim ki ,Allah ve Sevgilisi'ne hüvesine bağlı her genç hangi çevreden ise o çevrenin yanlış ve doğrularını gösterici nurdan ,alnında bir pertev taşıyor demektir ve başımın tacıdır.
Reklam
Tesebbüben ;Bir zararın insan fiilinin dolaylı etkisiyle meydana gelmesi.
Batı ile İslam arasında ilimde, fikir de ve sanatta ittisali imkansız bir kopukluk vardır. Batı, batı; İslam'da islam'dır. Nitekim kitle imha silahlarını icat etmek Batı nazarında bilim; İslam'da ise tesebbüben katliam suçudur.
"Size son kez veda etmek için ve yolunuz açık olsun diye sizleri ülkemizden inayetle yollamak için geldik," dedi. "Bizim konuklarımız olduğunuz halde," dedi Celeborn, "henüz birlikte sofraya oturmamıştık; o yüzden sizi burada, Lörien'den alıp götürecek akar sular arasında bir veda şölenine davet
Hasis sarraf, kendine bir başka kese diktir! Mezarda geçer akçe ne ise onu biriktir. NFK
Batı ile Doğu arasında medcezir yaşayan Doğu'dan vazgeçemeyen Batısız da yapamayacağına inanan ve bu yüzden her ikisinin sentezinden yana bir tavır alan Müslüman modernistler de Üstad'a göre mevcut halleriyle "fikir ihaneti" içerisindedirler.
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.