Türkiye 'de her şeyin Üstün yoğun bir acı Kaplamış: gülüşümüz bile acıdır bizim. Büyük bir ulusun son küçük parçası üstüne bırakıldık."10 milyon kilometre karemiz nerede?" "Insanımızı kardeş kardeş bir arada yaşatan Ülkü nerede?"
Muharrem Dayanç:
"Türk edebiyatında en çok ilgimi çeken bahislerden biri “yazarlar ve anneleri”dir. Konu bu kadar genel değil elbette bahsi biraz daha daraltarak söylemek gerekirse “küçük (hatta çocuk) yaşta annesini kaybeden yazarlar”dır. Başlangıçta Tevfik Fikret (12), Ahmet Hâşim (7), Yahya Kemal (13), Ahmet Hamdi Tanpınar (14), Ziya Osman Saba
𝒜ğ𝒶𝒷𝑒𝓎𝒾𝓃𝑒 Ç𝒾ç𝑒𝓀 𝒯𝒶şı𝓎𝒶𝓃 𝒦ı𝓏- 𝒩𝒶𝓉𝓈𝓊𝓀𝒾 İ𝓀𝑒𝓏𝒶𝓌𝒶
İꪀᥴꫀꪶꫀꪑꫀ
Kitapta bir erkek ve kız kardeş olan iki anlatıcı kahraman vardır. Tetsuro (erkek) ve Kaoru (kız kardeş).
Ailesinin beklentilerine uymayan Tetsuro, üniversiteye gitmek yerine ressam olmayı tercih eder. İlginç bir yaşam tarzı olan karakter her yılın büyük bölümünü
"Aklın Mertebeleri
Ehl-i tevhid olanların hepsinde bir tevhid düşüncesi oluştuğu halde bunlar arasında da diğerlerine göre temayüz edenler vardır. "Ben bazı peygamberleri bazısından üstün kıldım" (2-253) ayetinin bir delaleti de budur. Herkes kendi üstünde olandan istifade edip onun vasıtasıyla uyanacaktır.
Her insan nasibi kadar
Yıl 1876 Sadullah bey ve eşi Adviye hanım kızları Nerime ve Nebiye, çalışanları Rezzan Kalfa ile istanbul /Emirgandaki konaklarında huzur içinde yaşarlar. Büyük kardeş Nebiye sadelik seven kitap okuyan maskülen tarzda bir genç kızdır. Küçük kardeş Nebiye ise tam tersi günümüz tabiri ile kokoş bir cimcimedir. Adeta evin maskotudur. İlginin onun enerjisi yüzünden, üzerinde olmasından dolayı daha çok sevdiklerini düşünen Nedime kendinden 14 yaş büyük ud hocasına aşık olup evden kaçar.
Kötü bir evlilik yaşadığı için daha fazla dayanamaz ve elinden tuttuğu 8 yaşındaki oğlu ile geri döndüğünde ise kapıyı bir yabancı açar ve ailesinin yazlık eve taşındıklarını öğrenir,babası bütün mal varlığını kaybetmiş kendinin hasretiyle gözlerini hayata kapamıştır.
Anne ve kız kardeşi kol kanat gererler.
Böyle hüzünlü başlayan kitap zamanla Osmanlı'nın bitiş zamanına da dem vurarak Abdülhamit zamanı ve Osmanlı Rus savaşı zamanlarını da anlatırken konu yıllar geçip Atatürk ün samsuna çıkışına gelince tüylerim diken diken oldu. Ardından Halide Edip in konuşması ve Anadolu'daki hazırlıklarla devam ederken yazarın milliyetçiliği hem Osmanlı zamanındaki hayatı hemde sonra olanları anlatımıyla kalbimi öyle bir yerden yakaladı ki anlatamam.
Kitapta en çok Selahattin beye ve küçük feriduna çok üzüldüğümü söylemeden geçemeyeceğim bunlar kim derseniz okuyup öğrenin derim.
Hem zamana yolculuk,hem aile bağlarına atıf,hemde umudunu kaybetme bittiği yerden tekrar başla diyen bir eserdi.
İnsanlık suçu 1 - Theodore Dreiser
1. Dünya Savaşı sonrası Amerika halkının yapısına, gelişmesine ve sosyal yaşantısına ışık olan bir kitaptır. Dostoyevski'nin Suç ve Ceza kitabindan etkilenerek yazılmış naturalist bir kitaptır.
Insani duygulardan çok maddi yasantıyı, lüks hayati örnek alarak hayallerinin ve kendi yıkımını hazırlayan Clyde isimli genç adamın trajik hikayesiydi. Bu genç adam kendini büyük hayaller kurup gerçekleştirmek isterken hayatın karanlık tarafıyla ve yalanlar dünyasında bulur. Esta, Clyde, Julia, Frank ; dört kardeş olup Esta evden kaçtıktan sonra Clyde'ın aklı kendi dünyasıyla karistiktan sonra hayatının peşinde koşmaya başlar. Çalışkan, durust, akıllı bir genç olmasıyla birlikte kısa zamanda güzel bir otelde iş bulur ve arkadaşlar edinir. Sonrasında ise hayat bir taraftan gülerken bir taraftan sillesini geçirmeye başlar.
İnsanlık Suçu 1Theodore Dreiser · Ayrıksı Kitap · 201976 okunma
Merhaba gençler! Nasılsınız bakalım? Bendeniz iyiyim. Akşam annemlerde leziz bir çupra yersek daha iyi olacağım inşallah. Akşama doğru Metro'ya gidip bakacağım.
Bu kış çok az balık yedim. Açıkçası endişeleniyorum zekâ geriliği olacak, bağışıklık sistemim çökecek diye. Neden böyle oldu bilemiyorum. Bir iki defa balık haline baktım. Canlı
Babalarının ölümünden sonra başka bir şehre yerleşen ve Moskova özlemi ile yanıp tutuşan üç kız kardeşin hayatlarından, duygu durumlarından bir kesit okuyoruz. Büyük bir evde normal olmayan insanların arasına sıkışıp kalmış bu genç kızların aslında yaşamak istedikleri hayat çok başkadır. Fakat yaşadıkları hayatın alakasızlığı onları hatalı davranış ve düşüncelere itmektedir.
4 perdeden oluşan bu tiyatro metnini severek okudum. İlginizi çekiyorsa tavsiye ederim
Üç Kız KardeşAnton Çehov · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20167,5bin okunma
Ah bu serii Gizem, bilmece ve sırları seviyorsanız bu seriyi direkt okuyun
İlk kitaba beklentisiz başlamıştım ve büyük bir keyifle okudum. Yazarın anlatımı çok akıcıydı ve karakterlerle birlikte ipuçlarını takip ederken kitap bir anda bitti Tabi ki “yok artık” dediğim noktalar oldu ama kitabın geneli gayet mantıklıydı
Hawthorne Mirası da ilk
Yokluk, kardeş olmak, savaş, göç, gurbet, vedasız kopuşlar ve kendini yeniden ve yeniden var etmek…
Bu büyük gerçek yaşam macerası şifa veren minicik bir homeopatik remedi hapı gibi yalnızca kırk sayfaya sığabilir mi? Agota Kristof bunu öyle sade, öyle akıcı başarmış ki hayran kalmamak mümkün değil.
Arka kapakta Kirkus Reviews’in yorumundaki gibi “Bu kitap küçük bir mücevher”
Okumaz YazmazAgota Kristof · Can Yayınları · 20231,125 okunma
Herkesin basım hatası var sandığı kitabı bana bir arkadaşım önerdi ve bu yorumları da görünce kitabı daha çok merak ettim. ( Bendeki kitap özel basım olduğu için farklı büyük ihtimalle sizin de hafızanızda yeşil tonlarda bir kapak, boş bir koltuk ve beyaz renklerdeki yazı karakteri ile yer almıştır. Evet, siz de o kitabı merak ediyorsanız şimdi ben de kendi yorumumu bırakacağım)
Kitap, bir adam ve bir kadının günlüğünü paralel şekilde anlatıyor. Sol sayfalar adamın, sağ sayfalar kadının. Bazı kişiler önce sol sayfaları okuyup bitirmiş, sonra sağ sayfaları okumuş. Bence aynı günü bir kerede okumak konuyu anlamak için daha iyi. Çünkü başlarda sanki birbirinden farklı iki insanın hayat hikayesini anlatıyor gibi görünse de, bir yerden sonra birbirine cevap gibi okuyorsunuz günlükleri. Aynı olay iki karakterden farklı şekilde anlatılıyor bazen.
Günlükleri yazan karakterlerimizin en belirgin özellikleri; biri mutsuzluğu kendine çeken adam, diğeri ise anne babasını kaybetmiş, abisine toksik bir şekilde bağlı kız kardeş…
Yarım kalan duygulara ithafen yazılmış bir kitap.
Ben kitabı hızlıca okudum bitirdim. Bir soldan bir sağdan aynı tarihleri takip ederek kitabı okumak eğlenceliydi ama konu eski zamanların adını kullanıp o dönemi hakkıyla işlememesinden dolayı biraz içerik olarak zayıf buldum.
Yine de kitabın okuma tarzı farklı olduğu için bunu tecrübe etmeye değer buluyorum. Keyifli okumalar dilerim
Suzan DefterAyfer Tunç · Can Yayınları · 202212,9bin okunma
Bir varmış, bir yokmuş, Tanrı'dan gayrı hiç kimse yokmuş,
Ve Tanrı yalnızmış,
Yer varmış, gök varmış, dağ, deniz, çöl, sahra, güneş, ay, yıldız, bulut, çiçek, bitki, hayvan... devler, periler...
Ama Tanrı'yı tanıyacak, Tanrı'yı sevecek, Tanrı'yla konuşacak hiç kimse yokmuş... Tanrı'nın söyleyecek çok fazla sözü varmış,
Türk edebiyatın en büyük ne harika şairlerinden olan Ümit yaşar oğuzcanın İki kişiye bir Dünya adlı şiir kitabı bence en iyi şiir kitabı başyapıt şiirleri bu kitaptadır.Oldukça uzun biribinin devamı niteleğinde çok harika başayapıt şiirleri Sana bir tanrı getirdim,Kardeş değiliz seninle,Kader kapıyı çalıyor ve karanlıkta isimli şiirleri biribirine takip eden şiirler gerçekten çok harika şiirler kitabınn bütün zaten muazzam kesinlikle okunması gereken çok harika bir kitap.
ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN
Sana bir tanrı getirdim
Bir teninin aklığını
Sonra sıcaklığını dudaklarının
Gel bak
Sana bir tanrı getirdim
Gel bak
Bir tanrı yarattım senden
__Kardeş değiliz seninle
Haydi git
Çok olduk* iki olduğumuz yerde
Haydi git
Bir kalırsak yine var olacağız
__Kader kapıyı çalıyor
Haydi uzat ellerini
Geçmiş yılları yeniden yaşayalım bir bir
Bak dinle
Bir seslenen var uzaklardan
Bak dinle
Kader kapıyı çalıyor
Gelme diyorsun
Gelme diyorsun
Bu gel demektir.
Uzun zamandır okurken gururlandığım, gözlerimi dolduran, duygudan duyguya sürükleyen, hele böyle merakımı arttıran, bitirdikten sonra da uzun uzun araştırmalar yaptıran böyle bir kitap okumamıştım. Zaten Nevşehir'i ayrı severim, kitapta da masal şehir olarak bahsedilmiş, bence fazlasıyla haklı. Belki o da bende bir bağ kurdurmuştur bilmiyorum
Öğrenim seviyemiz arttı fakat anlayışımız azaldı.
Daha fazla bilgiliyiz ama, daha zor karar veriyoruz.
Çok biliyoruz ama, nedense az gelişiyoruz.
Daha fazla uzmanız fakat daha fazla problemliyiz.