Mihenk
- " (...) Şeriat’e aykırı hiçbir hakikat olamaz; insanda zâhir ve bâtın soyundan tecelli eden her faaliyet ve bilgi, doğrudan ve dolaylı onun mihengi içindedir... "
İBDA YayınlarıKitabı okudu
YÜCE RUHLU İNSANLAR ve SARSAKLIK...
- " (...) Yüce ruhlu insanlar, gökyüzünde dolaşan geniş kanatlı deniz kuşları gibidir. Bu kuşların, kanatlarının büyüklüğü yüzünden yürüyememeleri gibi, büyük ruhlu insanlar da halkın arasına karıştıklarında sarsaklaşırlar!.."
İBDA YayınlarıKitabı okudu
Reklam
SÜMÜKLÜGİLLER FAMİLYASI... 2
- " (...) Bunlar, Batı dünyasının fikrî, içtimaî, iktisadî hiçbir mezhebini, 19. yüzyılı takip eden ruhî buhranları tanımazlar, fikir çilesi çekmezler, hiçbir insan ve cemiyet problemi üzerinde muhasebe ve murakabeye girişmezler... Satırlar üzerinden kaydırak gibi giden nazar ve anlayışlar için ayrıca tercümesi gereken -ve yapacağımız- bu hususlar yüzünden, bu dirayetsizlik, basiretsizlik, eşya ve hâdiselere mahkûmluk tiplerine karşı cemiyette her unsur isyan ve ihtilâl hâlindedir de, bu salak ve manyaklar -sırf şeriata sövdükleri için- aydın(!) ve ileri(!) insan(!) olmaya devam ederler...
Sayfa 27 - İBDA YayınlarıKitabı okudu
Takdim...
- " (...) İlim ve tefekkür tarihinin akışı içinde, insan aklının umumî bilgisinin hususî asıllar hâlinde çeşitlenmesi şeklinde mefhum ve kavramların teşekkülü, kategorileşmesi Hikemiyat ve felsefede "kategoriler" denilince, tümevarım ve tümdengelim yoluyla onlardan, diğer mefhumlardan yön aldığı ve kendilerinden daha yüksek bir mefhuma çıkması mümkün olmayan en yüksek tür mefhumları anlaşılır. "Umumî aklın" gördüğü, "insan ve toplum meselelerinin muazzam bir kâinat muhasebesi" çerçevesinde "birliği" meselesine nazaran da, söz konusu kategorileri birbirine nazaran izâh cehdinin ortaya çıkardığı "sistem" çapları."
Sayfa 7 - İBDA YayınlarıKitabı okudu
MUTLAK FİKİR GEREKLİ...
- " (...) Düşünüş ve varlık, ruh ve tabiat arasındaki münasebetlerle ilgili meseleler; elbette "zorunlu varlık" ve insan, şöyle veya böyle "zorunlu varlık" ve âlem ilgisi. Zaman, mekân, madde, mânâ, sebeb, netice, eşzamanlılık, hareket, keyfiyet, kemmiyet, şekil, muhteva, zıddıyet, mahiyet, tezahür, imkân, gerçek, zaruret vesaire; say sayabildiğin kadar. "Bütün ve parça" ilişkisi veya "parça" niteliğiyle, ilim ve tefekkürün kendine mahsus "teferruatı kendine bağlayan asıl"ın billûrlaşması hâlinde işlediği bu mefhumlardan önce, büyük mesele şudur: -"Acaba düşünüşümüz gerçek kâinatı doğru olarak tanıyabilecek bir durumda mıdır ve yine tasavvur ve mefhumlarımız gerçeği doğru aksettirebiliyorlar mı?" Bu da umumî aklın gördüğü ve tafsilde her görüşten istemesi gereken "kefalet" meselesi ki, iş nihayetinde "Mutlak Fikrin Gereklliliği" davasına çıkar."
Sayfa 7 - 8 İBDA YayınlarıKitabı okudu
ASLI GÖSTEREN TEFERRUAT...
- " (...) Akıl bir şeyin cüz'iyatına değil, sadece bütünün bilgilerine sahip olabilir. Yâni hususî ve özel değil de, umumî ve genel "bütün" den kasıt bu. Meselâ, alışverişin doğrulukla yapılması, adalet gereği umumî olarak bilinir; işin aslı ve niçin'i, sistem çapında düşünceye kadar genişler. Hastalığı bilmek umumîdir, tafsili ise tıb ilmi keyfiyetindedir. "İnsanî öz" deki müştereklikler, "aslı gösteren teferruat" da farklı ve aykırı nitelemelere mevzu olmakta, "teferruatı kendine bağlayan asıl"ın mutlak zaruretini ihtar etmektedir: Varlık ve bilgi probleminin, birbirinin aynı hâlinde hakikatinin görünüşü, ancak böyle mümkündür."
Sayfa 8 - İBDA YayınlarıKitabı okudu
Reklam
230 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.