Ahmet Hamdi Tanpınar olarak seçtim. Tanpınar'ın muhteşem bir kalemi vardır, Türk edebiyatında çıtayı çok üste taşımış bir yazar bence. Her romanını hâlâ yeterince anladığımı düşünmüyorum. Bazılarını ikinci kez okumak bile yetmiyor gibi hissediyorum. Fakat anladığım kadarıyla
İnsanoğlunun huyudur, bilmediği şeyi hikayeleştirmeye, yavan şaaşalı büyülü efsanelere çevirmeye, ballandıra ballandıra kafasın da büyülü dünyalar kurmaya çok meraklıdır.
Şu anki bilinciniz ayniyle korunacak.
İlk aşamada İslam literatürünün ahiret dediği spatyoma düşeceksiniz.
Burası zamanında kadrini kıymetini bilmediğiniz her şeyin sonsuz
Agathe, uçtuğu var mı ruhunun arasıra,
Büyülü, mavi, derin ve ışıl ışıl yanan
Bambaşka denizlere, bambaşka semalara,
Şu kahrolası şehrin simsiyah havasından?
Agathe, uçtuğu var mı ruhunun arasıra?
Charles Baudelaire
Gece yazıyorum, düşüncelerim tenha, ruhum kalabalığa gebe. Ağırdır gece yaşamak, her şeyin ağırlığından daha ağır. Mola veremiyorum hiçbir satırda, en yakın duraklarda inemiyorum. Rüyaları
reddedilmiş bir yolcu gibi... Kompartımanda uyuyan bir hüzünbaz.
Sabrım zırhtan güçlü, koruyor varlığımı.
Görünmezliği düşündüm bir an. Gizlenmek, görünmez
Okuyamadigim dönemdeyim şu sıra, bazi zamanlar oluyor bana.Son okuduğum eserleri fazlaca icsellestirdiğim için belki yeterli geldi. Kurgu da olsa içinde çokça duygu barındırıyor her bir kitap bence.Çok sürmez ama bir süre sonra tekrar dalarim kitapların o büyülü dünyasına.
“Şehrin şu büyülü ışıkları
Uğramaz kalbimin hiçbir ücrasına
Çünkü bilirim kelebek ömrü misali
Bir yüzgörümlüğüdür yaşamak.
Bu derin dünyaya aldanış,
Bir bilinmezden kaçış
Bu ne hız, bu ne tantana
Seni senden sıyırır da
Sürükler bir bilinmez diyara doğru
Hayırdır?
Bir sen misin alemin ihtiyacı olduğu
Dur, nefes al
Ve bil, sen değilsin tüm mahlukatın sorumlusu
Bir olandır dergahında paklayacak,
Dünyayı tüm kirlerden arındırarak”