Çocuk: varsayalim ki ormandasin v birden 10 kaplan etrafini sardi. . Ne yaparsin?
Anne: himm . . . , sen ne yaparsin?
Çocuk: çok kolay! Varsaymayi birakirim. .
"Büyük bir hayal kırıklığına uğramaktan korktuğundan; sadece hayal kurmakla yetiniyor birçok insan.
Oysa:
Bir düşün gerçekleşmesini bir tek şey olanaksız kılar: Başarısızlığa uğrama korkusu"
"İnsanlar bizi görmek istedikleri gibi görmezlerse, hoşnut olmazlar, canları sıkılır.
Çünkü, herkes bizim nasıl yaşamamız gerektiğini elifi elifine bildiğine inanır.
Ne var ki kimse; kendi hayatını nasıl yaşaması gerektiğini kesinlikle bilmez."
"Çünkü ben ne geçmişte ne de gelecekte yaşıyorum. Benim yalnızca şimdim var ve beni sadece o ilgilendirir.
Her zaman şimdide yaşamayı başarabilirsen mutlu bir insan olursun.
O zaman hayat bir bayram, bir şenlik olacak; çünkü hayat, yaşamakta olduğumuz andan ibarettir ve sadece budur.."
"Öyleyse neden yüreğimi dinlemek zorundayım?
Çünkü onu susturmayı hiçbir zaman başaramazsın.
Hatta onu dinlemiyormuş gibi yapsan da, o yine. oradadır, göğüs boşluğunda..
Hayat ve dünya hakkında ne düşündüğünü sana tekrarlamayı sürdürecektir."
Hırslı olamayacak kadar tembelim, O yüzden bırakıyorum Dünya kendi başının çaresine baksın. Çantamda on günlük pirinç; ocağın yanında bir deste çalıçırpı.
Yanılsama ve aydınlanma hakkında gevezelik yapmaya ne gerek var? Çantamdaki gece yağmurunu dinleyerek, bacaklarımı uzatmış halde rahat rahat oturuyorum.
Bana doğru çekilen yeni kişi sen misin?
İlk önce, uyarımı dikkate al - kesinlikle senin sandığından çok farklıyım;
Bende ülkünü bulacağını mı sanıyorsun?
Beni sevgilin yapmak çok mu kolay sanıyorsun?
Benimle olan dostluğunun katıksız bir memnuniyetten ibaret olacağını mı sanıyorsun?
Benim güvenilir, vefakâr olduğumu mu sanıyorsun?
Bu yüzeyin ötesini, bu sakin ve hoşgörülü tavrımın ötesini görmüyor musun?
Gerçek bir zeminin üzerinde, gerçek bir kahramana doğru ilerlediğini mi sanıyorsun?
Ey hayalci, hiç mi aklına gelmedi hepsinin maya, illüzyon olabileceği?
Kollarım ve bacaklarım tutmuyor, dilim ağzımın içinde kupkuru,
Bir ürperti geçiyor tüm bedenimden ve Korkudan diken diken oluyor tüylerim;
Kuvvetsiz elimden kayıp düşüyor güzel yayım Gandiv;
Bir humma yakıp kavuruyor tenimi, güçlükle ayakta durabiliyorum;
İçimdeki hayat çekiliyor, soluyor adeta;
Elem ve yas hariç hiçbir şey göremiyorum önümde!
Hiç iyi değil ey Keshav! Hiçbir iyilik
Çıkamaz bu karşılıklı katliamdan!
Ah, nefret ediyorum,
Böyle acıyla kazanılan zaferden ve egemenlikten,
Zenginliklerden ve rahattan! Ah! Hangi zafer Tat verebilir Govinda! Hangi ganimetler Fayda sağlar, hangi hükümdarlık bunun karşılığını verebilir,
Yaşamın hangi ânı tatlıdır, böyle kanla gelince?
Milyonlarca insan fiziksel işler yapmaya yetecek kadar uyanmış durumda;
ama sadece milyonda biri etkili zihinsel gayretler gösterecek kadar uyanık,
sadece yüz milyonda biri gözlerini şiirsel veya yüce bir yaşama açmış durumda. Uyanık olmak canlı olmaktır.
Şimdiye kadar gerçekten uyanık olan bir insanla tanışmadım,
yüzüne nasıl bakabilirdim ki?
Bize alçak zevkler sunmayan,
içindeki her bir düşünce alışılmadık ölçüde cüretkâr olan kitaplar;
tembellerin okuyamayacağı,
ödleklerin zevk alamayacağı,
hatta bizi var olan kurumlar için tehlikeli kılacak kitaplar,
işte ben bunlara iyi kitap derim.
Tüm paradoksların yok olduğu, hiçbir sorunun kalmadığı bir yer var, ama bu yeri betimlemeye çalışmak faydasız. Cevaplanamayacak gibi görünen tüm sorulara verilebilecek tek kusursuz cevabı vermişsin:
Gelin, kendiniz görün.
Ben artık oradayım.
Onu görüyorum.
Her zaman oradaymış.
Sanki gerçeğim bedeli her şeymiş gibi görünüyor ama aslında değil.
Nasıl görememişim?
Gerçeğin bedeli hiçbir şey değildir..