Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

elif bayram

Ne fena şeydir şu noksanlık hissi. İnsan, her şeyin yolunda gittiğine inanamaz bir türlü. Sanki öyle unutttuğumuz, eksik bıraktığımız bir şeyler var bugün.
Reklam
Kendi derdimiz yetmiyormuş gibi başka dertler de yüklüyoruz üzerimize. Deyim yerindeyse işimize bakamıyoruz bir süre sonra. İbrahim Aslaner, “Yılların ona öğrettiği tek gerçek de önüne bakıp usul usul yürümesi gerçeğiydi.” der. Kalabalıklar arasında ruhunuz daraldı mı, sessizce yürümek ve sadece kendini düşünmek iyi gelir.
Hani bazı sabahlar içimizde bir kıpırtı vardır, anlamsız fakat bir o kadar da iyi hissettiren bir güne gebedir o şey her neyse. Tuhaftır. Mişima, "Hâlâ her doğan günün ne getireceği belirsiz, mavi gökyüzüne içim umutla dolu bakıyordum." der. Bir gün güneş, güzellikler getirmek için doğacak...

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
N-e-d-e-n? İnsan varoluşunu sorgulamaya bir başladı mı delirecek gibi olur. Bu yüzdendir ki çoğumuz, bu arayışı bir kenara bırakalı çok olmuştur. John Berger, "Bu dünyada ne yaptığını bilen o kadar az insan var ki." der. Belki de bilmemek en iyisi. Bazen sebepleri bilmek öyle büyük bir yük ki...
İnsan kaybedince anlar diyorlar ya, epey doğrudur. Sahip olduğumuz her şey ama her şey -canlı ya da eşya- bir gün yitince kıymete biniyor. Geç kalıyoruz her zamanki gibi. Refik Halid Karay, "Bazı ufak tefek, hiçten şeylerin hasretini nasıl çekiyorum?" diye soruyor. Kıymet bilmek mühimdir...
Reklam
İnsan olmak, yalnız etten kemikten olmak değil. Kimseye köle olmamak, hür yaşamak; insan gibi insan olma onuruna yakışarak. Fenalığı da, bayalığı da, vasatlığı da kabul etmemek; ruhuna da saygı duyarak. Genazino, "İnceliğine yaraşan bir şeyler yaşamak istiyor ruhum." der.
Murat Uyurkulak - Bazuka April Yayınları, s.15-17
Edebiyatçının eseri kalır, okuyucu ise ölür... Okudukça zevkleriniz incelir, daha tuhaf, daha rafine kitaplara, yazarlara el atmaya başlarsınız, bu meşgale sırasında muhtemelen hayat gailesi bakımından dibe doğru kaymaktasınızdır... Okuduklarınızı, müstesna olduğunu düşündüğünüz satırları birilerine anlatmak istersiniz, zira şahsa mahsusun hazzı kısa sürer, ömrü uzun olan paylaşmaktır... Fakat ortalığı her zamanki gibi kaba saba kelimeler, düşük cümleler işgal etmiştir, o gürültüde kimse sizi duymaz... Okumak hem bir hayat başarısızlığının, ki unutmayın okumak mağlupların işidir, hem de derin bir yalnızlık hissinin sebebi olup çıkmıştır... Okuduğunuz onca kitabı, hayatınızı yatırdığınız o zorlu ve hassas meşgaleyi mezara götüreceğinizden korkmaya başlarsınız... Ve siz de bilirsiniz ki yalnız ölmek zordur, arkanızda mutlaka birkaç müttefik, birkaç şahit bırakmak istersiniz..
Pembe fili düşünmemem gerekiyor. Tamam, o zaman kocaman, gri bir balina düşünürüm. Pembe fili düşünme. Balinalardı değil mi su püskürten? O kadar zaman nefeslerini mi tutuyorlar, ne yapıyorlar? Pembe fili düşünme. Geçenlerde aldığım kitabı da düşünebilirim. Pembe fili düşünme. Çok heyecanlıyım başlamak için. Pembe fili düşünme. Pembe fili düşünmemem lazım. Acaba kaç defa düşündüm? Pembe fili düşünme. Böyle de düşünmemem lazım galiba. Pembe fili düşünme. Pembe fili düşünme. Mini mini bir kuş donmuştu, pencereme konmuştu. Pembe fili düşünme. Of kaç dakika oldu acaba? Pembe fili düşünme. Dakika tutmayı unuttum galiba. Pembe fili düşünme. Pembe fili düşünme. Acaba telefonum nerede? Kılıfı da pembe! La la la la. Pembe fili düşünme. Pembe fili düşünme.
Veda
Hoşça kalın dostlarım benim hoşça kalın! Sizi canımda canımın içinde, kavgamı kafamda götürüyorum. Hoşça kalın dostlarım benim
Tarık Akan
Tarık Akan ve abisi Turgut Üregül ne kadar birbirinden alakasız iki insan... Acının ölçüsü olmaz ya da şu çok üzülmüş bu az üzülmüşü de olmaz ama adamın kardeşi vefat etmiş ve bir muhabirin "nasılsınız?" sorusunu "valla iyiyim, bir yaramazlık" yok şeklinde bir gevşeklikle cevaplayabiliyor. Tabii canım ne yaramazlığı olacak kardeşin ölmüş ne olcakki ölümlü dünya neticede dimi nasıl olsa sende öleceksin bir gün... Miras kavgan bitmiştir umarım! Kaç kere benim miras hakkımı gasp etti diye dava açtın ama hepsini de kaybettin neden? Çünkü haksızdın, çünkü kötü kalpliydin. Umarım kardeşinin yardım için kullandığı paraların üstüne çöreklenmeye çalışmazsın!
Reklam
Tarık Akan
Cuma sabahına kara bir haber ile başladık... Maalesef Türk sinemasının efsanevi aktörü Tarık Akan'ı asıl adıyla Tahsin Tarık Üregil'i kaybettik. Evet bu dünyadan bir Tarık Akan geçti ve gidiyor... Hemde arkasına bakmadan, bakamadan, vedalaşamadan. Edoşumun deniz arkadaşı, benim her karşılaştığımda okuma azmine, bilgisine hayran olduğum güzel adam huzurla uyu! Sevenlerin seni hep hatırlayacak!
Biz insanoğlu, bazen kendimizi üzecek yüzlerce neden bulur, içimizi sıkar , kendi kendimizi yiyip bitiririz. Sinir olduğumuz, sevmediğimiz şeylerin listesini yapar ama hiç sevdiklerimizin listesini yapmayız. Mutsuz olduğumuz bir anı saatlerce düşünürken , mutlu olduğumuz anı sadece beş dakika düşünür sonra unuturuz. Mutlu olmamız gereken onlarca neden varken, neden böyle davranıp günümüzü, yaşadığımız anı, hayatı kendimize zehir ederiz ki? Her şey mükemmel olabilir mi ? Böyle bir ihtimal dahi var mı ki ? Hiç sanmıyorum. Hepimizin hayatında sorunlar, prüzler var hatta ayağımıza taş olup takılan dertler var. Ama yapılması gereken birinin gelip ayağımızın önünde ki taşı almasını beklemek değil taşı yolumuzdan alıp yola devam etmektir. Bu her zaman kolay olmayabilir çoğu zamanda zordur ama biz kendimiz için varız öyle değil mi? Kendimiz için zoru başarmayacaksak eğer kimin için yapacağız bunu? Herkese her şeye rağmen yola devam etmeliyiz,neden mi ? Çünkü hayat buna değer, çünkü yaşam buna değer. ELİF BAYRAM
Sevgi
Her birimizin bir türlü sevemediği insanlar vardır. Bunun nedeni çoğu zaman en başta karşımızda ki insanın bize zıt gelmesi olabildiği gibi kimi zaman da bizden kaynaklanan sorunlardan da olabiliyor. Peki ama neden? Bunun cevabı ego mu? Karakter zıtlığı mı? Yoksa karşımızda ki insanın bize çok benzemesi mi? Bu duygudan kurtulmanın bir yolu var mı? Bence var ve olmalı da...Çünkü bu sevememek en başta bizi yorar, kendi kendimize yük ediniriz karşımızda ki insanı. Nefretin gölgesinde büyümeye başlarız, yeşereceğimiz yerde kararırız, solar ve en sonunda yapraklarımızı dökeriz. Bu yüzden sevmeyi denemeliyiz, ön yargılı olmadan, yargısız infaz yapmadan, kimseyi bir kalıbın içine koymadan sevmeyi denemeliyiz. Kim bilir belki başarırız severiz ve daha çok seviliriz... ELİF BAYRAM
Herkese , hayatımda ki her bir insana söylemek istediğim o kadar çok şey var ki ve bir o kadar da susmak istiyorum . Çünkü biliyorum ki konuşursam anlaşılmayacağım , biliyorum ki onlar kendi anlamak istediklerini anlayacaklar . Belki de bazı durumlarda susmak en zoru ama en gerekli olanı .
38 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.