Destanlar
Milletlerin hayatlarında büyük, önemli tarihî olaylar vardır. Bunlar zamanla birtakım hayal mahsulü hikâyelerle süslenirler ve gelişirler. Savaşlar, kahramanlıklar bunlardandır. Bunların manzum hâle getirilmiş ve şiirleştirilmiş şekillerine destan diyoruz. Destanlar nesilden nesle aktarılırken değişirler; fakat özde aynı kalırlar. Destanlar yüksek
Rıfat Ilgaz'ın hastaneye yatışı ile ilgili, Başdan gazetesinin, 28.1.1949 gün ve 25. sayısında şu haber verilmiştir: "... hastaneden çıkan Ilgaz, on gün kadar savcılıkta ifadeler ve muhakemelerle meşgul olmuş ve tekrar hastalığı arttığından yatağa düşmüştür. Rıfat'ı para ile yatıracak bir hastane dahi bulunamamış, nihayet Vali Vekili Haluk
Reklam
"Recep Peker Hapı Yuttu", "Kazıklı Resmi Tazim" başlıklı yazılardan başka "Hakkınızı Helal Edin Dostlar" başlığıyla Markopaşa'nın birinci sayısında "Şakalar" köşesinde yazılanlar yeniden verilmiş. Bir başka yazı da "Nasıl Girer" başlığını taşıyor. Okuyalım. 1947 yılında yazıldığını düşünerek son
Sarayda oturan başlıca memur ve san'atkârlar:
1. İ ç - B uy r u k l a r : "Devlet içindeki en yüksek memurlar... 2. Tamgaçı, yani "Damgacı'lar: Damgacılar bir nev'i "mühürdar" lar idiler... Her tayin ve para sarfı işinde, bu mühürlerin fermanlar üzerinde, damgacının imzası ile beraber bulunması, en önemli bir şartlardan biri idi. Göktürk çağında da büyük ve önemli elçilerin çoğu, "D a m g a c ı" lar idiler. 3. Danışmanlar, 4.Hazine memurları, 5. E l ç i l e r : Türkler, devletler arasında gidip gelen Kağan elçilerine bizimki gibi, "Elçi" derlerdi. 6. Kılavuzlar, 7.Saray Tabipleri: Eskiden Şamanlar, aynı zamanda, tabip ve doktor idiler. Fakat Uygur çağında din ile tabiplik meslekleri, artık birbirlerinden tamamen ayrılmış oldu. Türkler "ilâç"a, "Em" derlerdi... Ülke içindeki tabiplerin bir başı da bulunurdu. Bunlara ise, "Otacı iliği", yani "Hekimbaşı" veya "Tabiplerin prensi" denirdi.
HAYAL ALEMLERi • WILLIAM C. CHITTICK
Bütün renkler, şekiller ve nesneler bir ve tek olan, görünmeyen bu ışık sayesinde algılanır Işığın görünmez değil de görünür olduğu iddiasına karşılık, "ışık kendi kendine görünemez" cevabı verilebilir. Sadece karanlıkla karşılaştığında ışık görülebilir. Güneş ile aramızdaki mesafeyi he­ saba katmadan, sırf atmosfer örtüsü olmaksızın
II, APAW, 12,1935. Oğuz Kağan Destam'nın bir nüshası Uygur alfabesiyle yazılmıştır. Büyük olasılıkla 13. yüzyıldan sonra yazılmış olan, ancak bazı söylenlerin oldukça eski biçimlerini yansıtan bu el yazması, Paris Millî Kütüphanesi'nde muhafaza edilmektedir. Radloff (metin Kutadgu Bilig'e göre çevrilmiştir), Das Kudatku Bilig des Jusuf Chass
Reklam