ATSIZ'DA TARİH ANLAYIŞI: Atsız'ın lisans öğrenimi, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü (Edebiyat Zümresi) olduğu hâlde bilim adamı olarak tarihle daha çok ilgilenmiş, bu konuda daha çok eser vermiştir. “Türk tarihinin içinde yüzüyorum. Diyebilirim ki her günüm 27 asrın içinde geçiyor." diyecek ölçüde (Atsız 1992: 67) kendisini tarihle
Avrupa'nın şuurumuzu felce uğrattığı kelimelerden ikisi de kültür ve medeniyettir. "Çağdaş uygarlık düzeyi"nin dışında bazı hakikatler olabileceğini idrâk edemedik. İkinci Meşrutiyete kadar kültür kelimesi yok bizde. Nasıl olur? Kültürü karşılayacak kelimemiz yok mu? Kültür tek başına bir Babil kulesidir. Balıkçılık, ziraat, mikrop
Reklam
Türk tarih kitaplarında Yunanlar ve Yunanlık:
Okul kitaplarında Eski Yunan, Bizans, Rum ve Çağdaş Yunan konusunda tam bir kargaşa vardır. Örneğin bir yazar “Anadolu medeniyetleri” kapsamında, “Yunan” ile ilişkisinden söz etmeden lyonya kültüründen söz etmekte (Uğurlu I, 96), on sayfa sonra “Yunan medeniyeti” başlığı altında gene aynı lyonya’dan söz ederken, bu kez “bu kentler Yunan medeniyetinin önemli sanat ve kültür merkezleri durumuna geldiler” demektedir. Yazar başka bir kitabında Bizans’ı “bir Hristiyan Helen devleti” diye nitelemekte (II, 57), “halk ‘Rumca’ (Eski Yunanca) konuşurdu” demektedir (193). “Yunanlıların cetleri Elenler değil Dor Akalar’dır” cümlesi de bir ansiklopedide görülür (Resimli, 5/3053). Kimi tarihçiler ise Yunanlılar’ın Bizans mirasını, Yunan tarihçileri ile uyum sağlayarak kabul etmişlerdir: "Roma devlet tarzı, Grek kültürü ve Hristiyan inana birleşerek Bizans’ı ortaya çıkardı. Bizans’ın bu üç unsurunu birbirinden ayırmanın imkânı yoktur. Bunlardan biri çıkarılsa Bizans’ın varlığı düşünülemez. Dolayısıyla daha sonraki yüzyıllarda Türk-Yunan ilişkilerinde Ortodoks kilisesinden söz etmemek imkânsızdır” (Ercan 197). Türk-Yunan ilişkilerini, Osmanlı-Bizans ilişkilerine dayandıran M. Hatipoğlu ve Bizans ve Yunanca geleneğinin “kilise eğitimi ile devam ettiğini” gösteren 1. Ortaylı da (1985) “mirası” görmektedir
Çağdaş Türk Kültür ve Medeniyeti
Bilhassa yeni olmak isteyenlerin eskiye büyük ihtiyaçları vardır.
Sayfa 83 - Dergâh YayınlarıKitabı okudu
Falih Rıfkı Atay
_Çocukluğumuzda Türk, kaba ve yabani demekti. İslam ümmetinden, Osmanlı idik. Vatan sözü yasaktı. Padişahın kulları idik. Okul çıkışında ’Padişahım çok yaşa’ diye bağırırdık. Arap’a Arap, Arnavut’a Arnavut, Rum’a Rum, fakat kendimize Osmanlı derdik. Bütün ekonomi, bütün iç ve dış ticaret, bakkallara kadar çarşılarımız, kadrolarında bir tek Türk
Diyalektik Politik - Hile, Laiklik, Cahiller, Din
_Kanun ve Adalet_ _John Trenchart ve Thomas Gordon: Hukuksuz gücü savunup, keyiflerine göre hareket etmek isteyenler kadar arsız ve bencil sahtekarlar emin olun yoktur. Dilediklerine zulmederler ama kendilerine her ne zaman küçücük bir zarar dokunduğunu zannetseler, mağduriyette en gürültücü, davranışlarında ise en insafsız olanlarıdır. Ancak,
57 öğeden 31 ile 40 arasındakiler gösteriliyor.