Örneğin, elektrik gibi bir teknolojik imkân, güçlü bir sosyolojik silah olarak kullanılabilmektedir. Bir toplumun elektriğe kavuşturulmasında ne kötülük olabilir veya böyle bir yeniliğe kim karşı çıkabilir ki? ”Elektriğin köy hayatında yapacağı pek çok değişiklik olacaktır. İnsanlar, havanın kararmasıyla yatmaktan kurtulacaklar, serinlemek için biıvantilatör, yiyecekleri muhafaza için bir buzdolabı, seyretmek için bir televizyon alabileceklerdir. Köylerde küçük ölçekli endüstri kurumlarının yer alabilmesi elektrik sayesinde mümkün olacaktır.”33 Evet, bu modern araçla, bir topluma nüfuz etmek son derece kolay, hatta o toplumun bizatihi kendi talebi ile gerçekleşecek bir şeydir. Elektrik sayesinde, sosyolojik savaş silahları olan kitle iletişim araçları o toplum içinde kolayca konuşlandırılmıştır. Bu araçları kullanacak, pazarlayacak elemanlar kolayca servis ağları ile ülkenin her yöresine dağılmıştır. Bayiler yerli olabilir. Ama ürünlerin kaynağı daima üretici ülkelerdir. En yaygın kitle iletişim aracı olan televizyonu düşünelim. ”Hükümetler, televizyon istasyonlarmı kurduktan sonra, ekranı doldurabilmek için yabancı kaynaklı yapımlardan yararlanmak zorunda kalmışlardır. Bu filmlerin büyük kısmı da Amerikan yapımıdır. Amerikan filmleri vasıtasıyla bir tüketim toplumu insanının yaşam tarzı, Üçüncü Dünya insanına empoze edilmektedir."34
Sonunda Drogo ne olduğunu anladı ve tepeden tırnağa bir ürpermeyle titredi. Şuydu bu, evet çevredeki kayaların tepelerinden dökülen uzak bir çağlayan. Fışkıran suyu titreten rüzgar, yankıların gizemli oynaşması, suyun çarptığı taşların çıkardığı değişik sesler, sürekli konuşan bir insan sesi oluşturuyordu: Bizim yaşamımıza değin sözler söylüyordu, hep anlayacak gibi olup bir türlü seçemediğimiz sözlerdi bunlar.
Sayfa 77 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Suydu bu, evet, çevredeki kayaların tepelerinden dökülen uzak bir çağlayan. Fışkıran suyu titreten rüzgâr, yankıların gizemli oynaşması, suyun çarptığı taşların çıkardığı değişik sesler, sürekli konuşan bir insan sesi oluşturuyordu: Bizim yaşamımıza değin sözler söylüyordu, hep anlayacak gibi olup bir türlü seçemediğimiz sözlerdi bunlar.
Adalet bir çağlayan gibi köpürerek akmalı...
Börüm, benim korkusuz savaşçım! Aynı can kardaşım gibi oğlu da korkusuz bit yiğit. Tahmin ettiğim gibi ölmemiş. Ölmemekle de kalmayıp, kanının, öcünün peşine düşmüş.
Sayfa 254 - Panama Yayın No: 326Kitabı okudu
Her şey, kalın bir sis perdesinin arkasına gizlenmiş gibi yok oldu!
Reklam
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.