Savaş atından farksız hayat. Büyük bir kalabalık içindesin, yanında senin gibi nice at. Herkes avazı çıktığı kadar bağırıyor, her ağızdan büyük bir uğultu kopuyor. Üstünde demirden zırh yük oluyor sana, sanki o yükü taşımak için doğmuşsun gibi. Büyük bir kargaşa, ne için ordasın ne yapacaksın bilmiyorsun, tek bildiğin arkandan sertçe gelecek bir hadi git darbesi. Yine karşında içinde olduğundan müsvedde bir kalabalık. Ötüyor borazan tek yapman gereken koşmak, koşmak, koşmak! Korkuyorsun, bilinmezin verdiği korkuyla, geleceğin kaygıyla, ne olacak sorularıyla amansıza koşuyorsun, sonu ne olacak bilmiyorsun. Her adımında her koşuşunda sona yaklaşıyorsun, ama işte koşmaktan başka ne çare. Durursan ezilirsin, amansızca geçerler üstünden, arkalarına bile bakmazlar. Koşacaksın işte! Bilinmez dediğime bakmayın aslında bilinen ama bilinmiyormuş gibi yapılan sona doğru. Koşuyorsun Yüz metre, elli metre! Koş, amansız çığlıklar içinde daha hızlı koş! Beş metre! Senden bu istenmiyor mu? Devam et, yaklaştın! Hayatındaki en büyük ve sonuncu korkunu yaşıyorsun. Dehşet verici! Gözlerin kıpkırmızı, kalbin göğüs kafesini parçalayacak, tek dokunuşla gözlerin kapanacak ve sonra…
İşte Sonra ne mi olacak? Ömrün boyunca taşıdığın o yükle beraber yıkılacaksın yere. Hepsi bu kadar işte.
Çağrı Karaköse
Şudur çelişki: İnsan olduğu biçimiyle yadsır dünyayı ama ondan sıyrılmaya da yanaşmaz. Gerçekte insanlar dünyaya bağlıdırlar, en büyük çoğunluğu onu bırakmak istemeyenler oluşturur. Hep onu unutmak istemek şöyle dursun, birer garip dünya yurttaşı, kendi yurtlarında birer sürgün olarak, ona tümüyle sahip olamamanın acısını çekerler. Gelip geçici doluluk dakikaları bir yana, her türlü gerçek, tamamlanmamış birer gerçektir onlar için. Eylemleri başka eylemler içinde ellerinden kaçıverir, sona geri döner, beklenmedik yüzler altında yargılarlar kendilerini, Tantalos’un suyu gibi, bilinmedik bir ırmak ağzına doğru akıp giderler. Irmak ağzını tanımak, ırmağın akışına istediği gibi yön vermek, yaşamı en sonunda yazgı olarak tanımak, işte gerçek özlemleri. Ama, hiç değilse bilgi alanında, en sonunda kendi kendileriyle barışmalarını sağlayacak görüntü, görünse görünse, ölüm denen şu geçici anda görünür gözlerine; her şey onda tamamlanır. Dünyada bir kez var olmak için, bir daha hiç var olmamak gerekir.