Yüzü ülke sınırlarına dönük bir hâlde görevine devam eden ordu, arkasındaki halkın hu­zurunu ve çalışma özgürlüğünü sağlamış olur
Hep iş, hep çalışma, hep açlık, hep yoksulluk, hep gelecek korkusu içinde olacaklar. Bu korkular onları kör, sağır, sersem, beyinlerini işlemez yapacak. İnsanfiller, insankarıncalara hep böyle yaparlar.
Sayfa 166
Reklam
Dışarıdaki işlerin çoğunu erkeklerin yaptığı zamanlarda, kadınlar evi erkek için konfor ve rahatlama mekânı haline getirmek için çalışırlardı. Kadın için ev, sadece erkekler ve çocuklar yokken bir rahatlama yeriydi. Evdeki tüm zamanlarını, diğerlerinin ihtiyaçlarını karşılamaya harcadıkları zaman ev, kadınlar için bir çalışma alanıdır; rahatladıkları, konfor ve huzur buldukları bir yer değil.
Çalışma ve çalışmanın anlamsızlığı üzerine biraz düşündüm. Çalışma hayatında benim canımı en çok sıkan şey “izinli” olma haliydi. Günün en güzel saatlerini işte geçirdikten sonra akşam evimize gitmemize izin verilmesi, bir yıl çalışmadan sonra 15 gün denize, yüzmeye gitmemize izin verilmesi, Cuma günü kotla işe gelmemize izin verilmesi bana çok saçma geliyordu. Kot da, g.t de, deniz de her zaman, oldukları yerde hazır olarak bulunuyordu ama sürekli veya istenilen zamanda bir araya gelmelerine izin verilmiyordu, geleceği zamana ve süreye ise izin veriliyordu. İşte bu çok anlamsız geliyordu. Şimdi burada “özgürlüğüme çok düşkünümdür” diye oturduğum yerden g.tü sağlama alarak konuşuyormuş gibi gözükebilirim ama bunları o gün sokakta elinde CV si ve takım elbisesiyle kalmış bir işsiz olarak düşünüyordum. Ayrıca beni bıraksanız ne denize giderim ne de gezerim tozarım, hiçbi şey yapmadan evde otururum ama hiçbir şey yapmasam bile buna ben karar vereyim istiyordum.
Sayfa 190 - Can ErikKitabı okuyor
Bir şeyler yapmasına olanak sağlanmadan, elleriyle çalışarak öğrenmesine izin verilmeden bugüne gelen çocuk, cesareti kırılmış bir şekilde artık çalışma isteğinden yoksundur.
Sayfa 65 - Kaknüs YayınlarıKitabı okuyor
Vitruvius’un Çalışma Prensibi
…İşte Vitruvius da benzer şekilde önce zihninde tasarladığı binanın her bir parçasını kağıt üstünde tek tek sıralar, ölçülendirir, düzenler, sonra yerli yerine yerleştirdiği bu parçaların yapının bütünlüğüyle uyumlu olup olmadıklarına, bir araya geldiklerinde ahenkli bir yapı sergileyip sergilemediklerine, hem kendi aralarında hem de tüm yapıyla ilişkisinde ortak bir ölçüye (modulus) göre ölçülebilir olup olmadıklarına bakar; ardından da tasarladığı bu yapının daha önce yapılmış emsallerine ve yerleşik kurallara aykırı düşüp düşmediğini kontrol eder.
Sayfa 16 - SunuşKitabı okuyor
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.