Kestirme yollar, bazı insanların A noktasından B noktasına çok hızlı bir şekilde gitmesini,bu sırada başka insanlann da B noktasından A noktasına çok hızlı bir şekilde varmasını sağlayan buluşlardır. Tam ortada bir nokta olan C noktasında yaşayan insanlarsa sık sık şunu merak ederdi: A noktasında ne var ki bunca insan B noktasından oraya gitmek için can atıyor ve B noktasında ne var ki bunca insan A noktasından oraya gitmek için can atıyor? Çoğu kez insanların hangi lanet olası yerde olmak istediklerine kesin bir karar verip bu duruma bir son vermelerini dilerlerdi. Bay Prosser D noktasında olmak istiyordu. D noktası belirli bir yer değildi, A, B ve C noktalannın çok çok uzağındaki herhangi bir uygun nokta olabilirdi. D noktasında, kapısının üzerinde baltalar olan küçük bir kulübesi olacaktı ve D noktasına en yakın bar olan E noktasında birazcık iyi vakit geçirecekti.
Sayfa 29 - Alfa YayıneviKitabı okuyor
148 syf.
9/10 puan verdi
·
19 saatte okudu
“Fevkalade olağan bir gündü. Bir çocuk ellerinin ve burnunun kıpkırmızı kesilmesine aldırmadan basılmamış karlara basma telaşında değildi,çünkü kar yağmıyordu. Yalnız bir kadın penceresine vuran yağmur damlalarının camdan aşağı kendilerince bir yol çizerek süzülmelerine bakarak akıp giden hayatı için kederlenmiyordu, çünkü yağmur da yağmıyordu. İşe yetişmek için topukları sırtına değecek kadar hızlı koşmasına rağmen kaçırdığı vapur için hayıflanan genç adam , bir sonraki çarpında hayatının aşkıyla karşılaşmadı… Kulübesinde kendi halinde yaşayan, yüzü yılların yorgunluğunu gösteren kırışıklıklarla dolu olan yaşlı balıkçının can yoldaşı olan çoban köpeği , gecenin bir vakti sessizliği yırtarcasına havlamaya başlamadı. Kimse yepyeni bir hayata başlamak için terminalden kalkan ilk otobüse atlayıp yol boyu başını cama yaslayarak düşüncelere dalmadı… Olağanüstü sıradan bir gündü. O gün anlatılmaya değecek hiçbir şey olmadı…” Yukarıdaki alıntıdan da anlaşılacağı gibi hayatın bize sundukları, sunmadıkları.. Neler yaptığımız ve neleri yapmaya çalışırken başımıza nelerin geldiği…Anlatılanlar kısaca bunları çağrıştırıyor insana… Samimi bir dil ve akıcı bir anlatım tarzı ile belki de bir solukta okunacak bir Aylin Balboa kitabı…
Belki Bir Gün Uçarız
Belki Bir Gün UçarızAylin Balboa · İletişim Yayınevi · 20211,970 okunma
Reklam
Akaki kefene sarıldı ve kilise mezarlığında ebediyete uğurlandı. Güzel Petersburg şehri de böyle biri hiç yaşamamış gibi varlığına devam etti. Böylece hayatında hiçbir zaman bir arkadaşı ya da koruyucusu olmamış, kimsenin kalpten değer verdiği ve normalde az görülen bir böceği bile mikroskopa sokup incelenmeye can atan doğa bilimcilerinin dahi dikkatini çekmeyen bir insanın hayatı da sona ermiş oldu.
Sayfa 114
400 syf.
·
Puan vermedi
·
365 günde okudu
"Ben hatırlama takıntısı olan bir insanım," diyor Eduardo Galeano, tarihçi olarak anılmasına itiraz ederek. "Her şeyden çok da Amerika’nın, unutkanlıktan mustarip Latin Amerika’nın geçmişini hatırlama takıntım var." Ancak bu kez dünyanın bütün coğrafyalarını dolaşarak, fiziki oldugu kadar zihinlerdeki sınırların da ötesine geçerek, unutulmuş ya da öğretilmemiş bambaşka bir tarihi hatırlatıyor Galeano. Her şeyin özüne inmeye çalışan minimalist ve nüktedan diliyle, fazladan tek bir kelime kullanmayarak; eski çağlardan günümüze tarihi, edebi, politik anekdotlarla ve başka bir bakış açısıyla "Neredeyse Evrensel Bir Tarih". Alternatif tarih yazımının en güzel örneklerinden biri olan Aynalar, insanlık tarihinin acı ancak umut dolu bütün ayrıntılarında soluk aldırarak, dünyaya bakışınızı değiştirmeyi vaat ediyor ve Eduardo Galeano bir kez daha "dünyanin vicdanı" olmaya devam ediyor. Birleşik Devletler’in darbelere sahne olmayan yegane ülke olmasının sebebi orada Birleşik Devletler Büyükelçiliği’nin bulunmamasıydı. 1944 Ağustos’unun sadece bir tek gecesinde 2897 Çingene kadın, çocuk ve erkek Auschwitz’in gaz odalarında can verdi. Bu yıllarda Avrupa’daki Çingenelerin dörtte biri yok edildi. Bunun peşine düşen kimse oldu mu? Bağımsızlık Bildirgesi bütün insanların eşit yaratıldığını beyan etti. Kısa bir süre sonra Birleşik Devletler’in ilk ulusal anayasası bu kavrama açıklık getirdi: her köle normal bir insanın beşte üçü bir değerdeydi.
Aynalar: Neredeyse Evrensel Bir Tarih
Aynalar: Neredeyse Evrensel Bir TarihEduardo Galeano · Sel Yayıncılık · 20201,223 okunma
- Ama hocam ben ne zaman gülsem, kahkaha atsam hemen arkasından canımı sıkacak bir şeyler oluyor. - Hımm, demek haddimi aşıyorum ki Allah da beni ikaz ediyor. Can sıkıntısı ve hüzün, yaptığımız küçük küçük günahlarımızın silinmesi içindir. - Nasıl yani, can sıkıntısı ve hüzün de mi günahlarımızın eseridir? - Hımm, başka ne olacak! Allah'ın kuluna garezi yok ki!
Sayfa 213 - Hayat Yayınları, Ankara 2020, 1. BaskıKitabı okuyor
"Aşk dediğin, Anka kuşunun yüreğinden yaratılmıştı, küllenmiş olsa da küllerinden yeniden alevlenebilirdi."
Sayfa 411Kitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.