Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Özcan Türkoğlu

“Bizdeki kitapların çoğu iri harflerle basılıyor Olric. Kültür seviyemizi gösteriyor bu iri harfler. Okumayı yeni öğrenen bir millet olduğumuz için iri harfleri tercih ediyoruz. Daha harfleri yeni söktüğümüz için, onları satırlar arasında kaybetmekten korkuyoruz. Az gelişmiş harfleri seviyoruz. Geniş aralıklı satırlar, sayfanın kenarlarında büyük boşluklar, içimizi serinletiyor. Bütün babalar oğullarına: ‘Oku adam ol’ diyorlar. Gene de kimse okumuyor. Biz adam olmayız Olric. Efendim?”
Sayfa 577Kitabı okudu
Reklam
“Korkuyoruz. Düşünmekten ve sevmekten korkuyoruz. İnsan olmaktan korkuyoruz. İnsan yerine bir yığın kuklalar yaratıyoruz. İnsana benzetirsek, onlara acımaktan korkuyoruz. İşin içine bir kere acıma girerse, ondan bir daha kurtulamamaktan korkuyoruz.”
Sayfa 453Kitabı okudu
“Daha beter olun, diye homurdandı Turgut. Aşk fesadına uğrayın.”
Sayfa 427Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
“Bir saniye geçti, ama sonsuzluk gibiydi. İçimde kör gereksinimlerin, değiştirilemeyen şeylerin tüm yılgınlığını duyumsadım: zamanın tutukevi; şimdi doğmak, ne önce ne de sonra; bize verilen ad ve beden; nedenler zinciri; şu adamın fışkırttığı tohum: istemeksizin babam olan; bu tohumdan dünyaya gelişim; o adamın istemeksizin meyvesi olmak; o dala bağlı olmak; o köklerde dile getirilmek.”
“Şimdi, boşlukta, ürkmüş bir sessizlik; anlamdan ve biçimden yoksun, durgunluk içinde suskun, ruhun erişemeyeceği tüm nesnelerle ağırlaşmış bir sessizlik.”
Reklam
“…bu güneşte bu düşüncenin nasıl olup da aklına gelebildiğini bir türlü anlayamıyorsun; zorunluluktan, anlıyor musun, seni böyle sevmek zorundayım.”
“Gece hepimizi korkularımıza, acılarıma daha bir yakınlaştırır.”
“İnsanların ruhunu çürümeye mahkum etmek, onları içki şişelerinde, hayal dünyalarında teselli aramaya itmek çok daha büyük bir suçtu ve bunu yapanların ikiyüzlülüklerini, sığlıklarını suratlarına çalmak istiyordum.”
“İnsanlara karşı her zaman korku dolu bir ürperme hissettiğim ve insan gibi konuşma, insan gibi davranma yeteneğime hiçbir şekilde güvenmediğim için tüm korku ve endişelerimi toplayıp göğüsümün derinliklerinde bir kutuya sakladım. Melankolimi ve öfkemi gizlemek için büyük çaba sarf ettim ve bunun yerine kendimi masum bir neşe havası geliştirmeye adadım. Böylece yavaş yavaş eksantrik bir soytarıya dönüştüm.”
“Görünürde her zaman gülümsüyor olsam da içeride çaresiz bir mücadeleyle debeleniyordum, bir ipte yürüyordum, ter içindeydim, onları eğlendirdikçe felaket ihtimali her an yaklaşıyordu.”
Reklam
“ ‘Parya’ diye bir kelime vardır. İnsan toplumunda bu kelime başarısızlıkları, eziklikleri, ahlaksızlıkları belirtmek için kullanılır. Ben doğduğumdan beri kendimi bir parya gibi hissettim ve toplumun da böyle damgalanmaya layık gördüğü biriyle tanıştığımda her zaman derin bir şefkat duygusu hissederim. Şefkatim o kadar derindi ki bazen kendimi ona sessiz bir hayranlık duyarken yakalardım.”
“Kimsenin gözlerine uzun süre bakamazdı. “
Sayfa 313Kitabı okudu
“Ben, sadece namuslu olmakla öğünen kişiyi adamdan saymıyorum; toplumu iyiye, güzele götürmek için kendi gibi namuslu insanlarla bir çaba harcamamışsa, çevresindeki uygunsuz gidişe başkaldırmamışsa, o kişi namussuzdur benim için.”
“Tanımadığım bir telaş içindeyim Selim.”
“Bazen insan bir şeye çocuk gibi sevinir ve bunun sürdürmesine müsaade ederek, hissedeni daha mutlu etmek varken bu neşeyi söndürmek kötülük olur.”
190 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.