Düşmüştük karanlığın içine. Karanlık kadar ışıktan yoksun insanların arasına. Işıklarını yitirmişti insanlar. Her şeyi görmeden yaşıyorlardı, ne kadar yaşamak denirse. Hisleri de sönmüştü içlerindeki ışıkla birlikte. Yalnızca içlerindeki içgüdüyle yaşıyorlardı hayvanlar misali. Ne görev biçilmişse onu yapıyorlardı, verilenle yetiniyorlardı. Sorgulamıyorlardı, sorgulamamaları öğretilmişti çünkü. Yaşamdan koptuklarının, yaşamadıklarının farkında dahi değillerdi. Yalnızca bir hayvandan farksız yaşıyorlardı, yaşatılıyorlardı.