Merhaba dostlar
Bugun sizlere geçen gün serinin ilkini paylaştığım #candostum #egeninhikayesi kitabinin ikinci kitabiyla geldim.
Ahmetaki ve Caferaki...
Onlar can dost,
Onlar kan kardeş,
Onlar vatan sevdalisi,
Onlar mucadeleci ruhlara sahip #efelerimiz
Katildiklari savaslardan sağsağlim kurtulup Soke'de yasayan Ahmet Efe'nin yanina gidip dostuna kavuşan Cafer Efe eski gunlerde ki gibi yaşamaya başlarlar.
Rumlar Soke'deki halki gönderme niyetindelerken halk da kolay yolu secerek Soke'yi terk etme niyetine girer. Gel gelelim bizim iki can dostumuz Ahmet Efe ve Cafer Efe'miz Rumlar'in dedigini degil de vatanlari icin terk etme niyetine girmemistir ki Rumlar'a karsi gelerek ki halkda bu sefer bizim iki can dosta destek olarak Rumlar'a istediklerini vermezler. Kaldi ki efelere kafa tutanin hali nicedir diyebilirim.
Sizlere kitabimizin ana olayindan bahsettim neden mi aslinda biliyorsunuz. Mutlaka ama mutlaka okumalisiniz. Ben tarihimizi, gerçekleri arastirarak yazilmis yasananlarin kaleme alinmasina hayran biri olarak okurken yasadim. Eserde gecen tum duygulari resmen yasadim. Agladim, uzuldum, huzunlendim, kizdim, yoklugu cektim, aciyi yasadim, hastaliktan ayrilaga zulme kadar hissettirdiginiz icin oncelikle #huseyinutku ustadimi tebrik ediyorum. Tarihi roman olarak bizlere sunulan cogu kitapta bu duygulari okuyucuya gecirmek hani derlerya her yigidin harci degildir diye sizi bu yuzden tebrik ediyorum ustadim. Varolun. Beni Ahmet ve Cafer Efe ile ve ismi duyulmamis nice kahramanlarimizla tanistirdiniz...
Her Ay Okuyanlar Kulübü
ŞEREF (!) Motel
Sürekli klasikler, bilimsel kitaplar, popüler kitaplar okuyup duruyordum. Kitapçıda dolaşırken farklı bir yazarla tanışmanın vaktinin geldiğini düşündüm. Karşıma çıkan kitap ve yazarlardan biri de bu kitap ve yazarı oldu.
Yazarın okuduğum ilk kitabı olmakla birlikte beklentimi yükseltmediğim için bazı tespitlerini beğendiğim bir kitap diyebilirim. (Örn. Dayı meselesi :) Kitabın geçmişiyle övünen geleceğiyle dövünen bir ailenin motelinde geçtiğini söyleyebilirim. Yazarın kitaptaki en büyük başarısının da farklı tipteki uç nokta insanları iyi bir şekilde tanıtması diyebilirim. Bu tiplerle tanıştıkça ülkemizde ve dünyada hala tartışılan konulara yazarın ufakça değindiğini görüyoruz. Mesele bir anda 
Kadının Adı Yok eserinden bahseden yazar, ardından homoseksüel bir erkeğe sonrasında ise cinsel istismara maruz kalmış bir kadının hayatına geçiş yapabiliyor. Açıkçası bu geçişlerde bazen kafa karıştırabiliyor. Okuduğum kitaplar içerisinde ne çok iyi ne çok kötü diyebileceğim eserlerden biriydi. İlginizi çektiyse okuyabilirsiniz. Keyifli okumalar.
